İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Sireli Hrant Dink’ diye imzalayamadım

 

BUKET UZUNER
Benimkisi de öyle… Dört yıldır yazmakta olduğum romandaki bazı karakterler için birkaç kelime Ermenice, Kürtçe, Levantence, Rumca ve Ladino öğrenmeye çalışmış, tam ‘Sireli’nin ‘Sevgili’ anlamına geldiğini öğrenmiş ve (romandaki) Ayda Seferyan’ın bölümüne ‘Parev Si-reli İstanbul’ başlığı koymuşken, yetişeme-menin çok bencil ama içten üzüntüsü…

Bir gazeteden duygularımı öğrenmek için Cuma öğleden sonra arayıp, ‘başınız sağolsun!’ dediklerinde içime düşen ateş, az sayıda yetiştirebildiğimiz, ancak çoğunu beyin göçüyle, kalanları da kurşunlarla, hapislerle susturduğumuz akıllı ve kaliteli, samimi ve mert insanlardan birini yitirmekten kaynaklanıyordu. Ancak bu kadar değildi. İtiraf etmeliyim ki, bir de bencilce bir nedenle çok üzülmüştüm.

Artık birbirimizden korkmadan, kendimiz kalarak ve ortak refah için çalışarak yaşayabileceğimizi haykıracak yeni romanımın tezi, bir bakıma Hrant Dink’le beraber yok olmuştu. Kolum kanadım kırıldı. Hem daha önce -ne garip ki, başka bir cenazede tanışıp, selamlaştığım Hrant Dink’i hem de umutlarımı yitirmiştim. Demek ki, hayal kuruyordum, kimliğini koruyarak birarada yaşamamız hayaldi hâlâ…

Ancak bugün katıldığım cenazede gördüğüm ‘kimlik ve vatandaşlık temelinde beraber yaşama’ arzusunun gücüyle, şimdi inadına ‘farklı ötekiler’i düşmanlaştırmaya karşı olan romanımı çöpe atmak yerine onu yayımlamak gerektiğine inan-mak istedim.

Özellikle bugün cenazede buna çok inanmak istedim! Belki de romancının idealizmi, hayalperestliği, ileri görüşlülüğü ve edebiyat sanatının kalıcı gücüne gizlice inanmak inadı… Ah inanmak ve inatla inanmak!

İçine ‘Sireli Hrant Dink’e diye yazıp yollamaya yetiştiremediğim romanımın adı da inadına İstanbullular! İnadına ve sevgiyle, inadına ve umutla… Güle güle Sireli Hrant Dink!

Yorumlar kapatıldı.