İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hrant bizim Abdi İpekçimizdi

 

Süleyman Alcal, Hrant Dink’i son yolculuğunda yalnız bırakmayan on binlerce insandan biri. AK Partili İl Genel Meclis Üyesi olan Süleyman Alcal, Ermeni cemaati içinde ‘Soğomon’ olarak tanınıyor. Dink’in son duruşmasında yanında olmadığı için kendini suçlu hisseden Alcal ‘Bizler de onu yalnız bıraktık’ diyor

Hrant Dink upuzun sessiz bir yürüyüşle uğurlandı 23 Ocak Salı günü. Slogan atmak isteyenler ‘sessizce’ susturuldu. Rakel Dink, hayat arkadaşına yazdığı son mektubu okurken on binlerce insana yüreğini ‘sessizce’ açtı.

Süleyman Alcal, AK Partili İstanbul İl Genel Meclis Üyesi. Ermeni cemaatinde tanınmış bir sima. Ancak cemaatte Süleyman değil ‘Soğomon’ olarak biliniyor. Alcal, röportaj talebimizi önce ‘Sessizliği bozmayalım, Rakel ve Patrikimiz söylenecek her şeyi söyledi. Acımız yeni, yanlış anlaşılmak istemem’ diyerek karşıladı. ‘Herkesin duyabileceği ancak kimsenin saygısızlık olarak addedemeyeceği bir tonda konuşuruz’ dediğimizde ise ürkekliği kırıldı.1966’daki Varto depreminden sonra ailesiyle birlikte İstanbul’a gelen Alcal, Gedikpaşa Ermeni Yetimhanesi’nde yetişmiş. 14 yaşında sakız satarak çalışmaya başladığı Mahmutpaşa’da bugün bir tekstil firmasının ortağı. Yeşilköy Surp İstepanos Ermeni Kilisesi Vakfı’ndaki ikinci başkanlık görevinden kısa süre önce ayrılan Alcal, 2004’ten bu yana siyasetin içinde bir isim.

Alcal’a soruyoruz: ‘Kendinizi güvercin gibi hissediyor musunuz?’ Cevabı, kulaklarını tıkayanların dahi duyabileceği tonda bir sessizlik oluyor önce. Daha sonra şöyle diyor: ‘Ben sevgiye inanan insanların hepsini güvercin olarak görüyorum.’

İsminiz Süleyman mı Soğomon mu?

Kimlikte Süleyman. Ama cemaat içinde Soğomon olarak bilinir.

Ermeni cemaatinde yaygın bir isim midir Süleyman?

Pek değil. Mesela benim büyük ağabeyimin ismi Gragos, küçük ağabeyimin ismi Petros.

Sizinki neden Süleyman?

Aile büyükleri o dönemlerde kendi bilgi birikimlerine göre daha güvende olabileceğimizi düşünmüşler. Bir de ismimin şöyle bir hikayesi var. Batman, Beşeriliyiz biz. Dedem Tomas’ın Süryani cemaatinden çok sevdiği bir arkadaşı varmış. Dedeme ‘Tomas, beni kırma çocuğun ismine benim babamın ismini ver. Adını Süleyman koy’ demiş. O da arkadaşını kırmamış.

Sizin çocuklarınız var mı; onların isimleri nedir?

İki oğlum, bir kızım var. İsimleri Tomas, Tamara ve Murad.

Siz, çocuklarınızın ismini koyarken büyükleriniz gibi düşünmemişsiniz.

Değiştiremeyeceğimiz bir geçmişin sahibiyken şekillendirip sahibi olabileceğimiz bir gelecek bizi bekliyor. Çocuklar da bu geleceği kuracak olanlar.

Siyasete nasıl başladınız?

Halamın oğlu Tacettin Kümet yıllarca siyasetin içinde bulundu. Hep ‘Cemaatin sıkıntıları var diyorsun. Siyasete gir’ derdi. Bir gün beni AK Parti Bakırköy İlçe Başkanı Emine Nalbantoğlu’yla tanıştırdı. Oturup konuştuk. Kendisi bana AK Parti’yi anlattı. Açıkçası ilk önce ‘AK Parti iyidir, hoştur. Ama genelde biz, Ermeni cemaati, siyasetten uzak dururuz. İçimize kapanmışız. Acaba yanlış mı olur’ diye düşündüm. Örneğin ticaret hayatında devletle sorunumuz olsun istemeyiz. Maliyeyle bir sorunumuz olmaz. Her şeyimizi temiz çalışır, işimize bakarız. Emine Hanım’a bu durumu açıkladım. Kendisi ‘Sizi aramızda görmek ve cemaati tanımak istiyoruz’ deyip AK Parti’ye girmem için teşvik ettiler.

CEMAATİN DESTEĞİ

Sizden başka Ermeni İl Genel Meclis Üyesi var mı?

Adalar İl Genel Meclis Üyesi Herman Balyan var.

Cemaatten ‘Ne işin var AK Parti’de’ diyen oldu mu?

Tepkilerle karşılaşmadım ama tabii bunu diyenler de oldu. Çünkü o dönem AK Parti, Refah Partisi’nin bir devamı ya da aşırı muhafazakar olarak gösteriliyordu. Daha sonra epey destek aldım. Partinin misyon ve vizyonunu benimsedim. Beni buraya layık gören insanlara vefa borcumu elimden geldiğince yerine getirmeye çalışıyorum.

‘Kurban olam ayına yıldızına’ afişlerini nasıl buluyorsunuz?

Tabii ki üyesi olduğum partinin görüşlerine karşıyım demek abesttir. Ama ülkede milliyetçiliğin bu kadar ön plana çıkartılmamasında fayda var diye düşünüyorum.

‘AK Partili Ermeni’ gibi bir söz rahatsız ediyor mu sizi?

Hayır. AK Parti üyesiyim, Ermeniyim. Cemaat özgürdür, herkes istediği düşünceyi benimser.

Sizin siyasi görüşünüz nedir?

Cemaat adına konuşmam doğru olmaz. Ama gözlemim şudur; bizler daha çok ortanın solunda ya da sağında düşünceleri olan kişileriz.

Sol gelenekten bir partiden ya da AK Parti dışında sağ bir partiden davet aldınız mı?

İlk daveti AK Parti yaptı. Görevim 2009’un mart ayında bitecek. Alnımın akıyla bu görevi tamamlayacağım inşallah.

Ya parti içinde durum nasıl? Size nasıl hitap ediyorlar mesela?

Uyum içerisindeyiz. Her iki ismimi de kullananlar oluyor. İlçeden ya da Meclis’ten devamlı ‘bir ihtiyacınız var mı’ diye soruyorlar. Ama benim şu anda cemaate fazla bir faydam olmuyor, bu bir gerçek.

Neden?

Bireysel olarak insanlarımıza faydamız oluyor. Fakat kamusal bir faydam olabilse daha çok sevinirim. Siyasete girdiğimde hedeflerimden biri de azınlık okullarının eğitim ve öğretim kalitesini yükseltmekti. Fakat bu konuda açık söylemek gerekirse arzu ettiğim hedeflere ulaşamadım. Sanırım bu biraz da bürokrasinin önüme koyduğu büyük bir engeldi. Dolayısıyla bu duruma üzülüyorum.

İl genel meclis üyeliği siyasetin ilk basamağıdır. Gelecekte siyaset hayatınız için ne düşünüyorsunuz?

Hayatımda hiçbir makam için talepte bulunmadım. İnsanların teveccühleri beni buraya sürükledi. Bundan sonra nereye sürükler Allah bilir. Ama hedeflerim var.

DİPLOMALI MİLLETVEKİLİ

Milletvekili olmak ister misiniz?

Benden görev beklenirse elimi taşın altına koymaktan çekinmem. Ama şunu da düşünürüm. Ben tahsilimi tamamlayamadım. Üniversite diploması olan, ilimli bir milletvekili olmak isterim. Her milletvekilinin tahsili üniversite midir; diyebilirsiniz. Ama ben Ankara’ya öyle gitmek isterim.

TBMM’ye bugüne kadar milletvekili olarak Ermeni kökenli iki vatandaşımız girdi. 1960’lardı…

Ne kadar düşündürücü değil mi?

Öyle ama tek cevabınız bu mu? Üstelik cevabınız da bir soru…

Anısına asla bir yara vermek istemem. Yeri cennet olsun. Hrant (Dink) İl Genel Meclis Üyesi olduğumu öğrendiğinde çok sevindiğini paylaşabilirim. ‘Siyasete girmende fayda var. Bu AK Parti ya da başka bir parti olabilir. Hepimiz bir kenara çekilmişiz. Burada Ermeniler’in de yaşadığını insanların görebilmesinde fayda var’ demişti. Kimseye haksızlık etmek istemiyorum ama bazen ‘biz vitrin süsü müyüz’ gibi bir düşünce geliyor aklıma. Çünkü sanırım cemaatlere seçimden seçime bir ilgi oluyor.

Röportajdan önce ‘Hrant bizim Abdi İpekçimizdi’ demiştiniz.

Bu benim görüşüm. Belki herkes benimle aynı fikirde değildir. Ama ben onu öyle görüyorum. Abdi İpekçi’nin yazılarında okuduğum o arabulucu, uzlaşmacı üslubu hep Hrant’ın yazılarında bulurdum ben.

O, barış ve demokrasinin savunucusuydu. Umarım cenazedeki kenetlenme de hep devam eder.

Daha önce hiç böyle bir yürüyüşe katılmış mıydınız?

Uğur Mumcu’nun cenaze törenine katılmıştım. Evet, bir zamanlar çok yürüyüşler olurdu. Ama hep kenarda dururduk, kalabalık gördük mü kenara çekilirdik. Ama bu kez yürüdük. Keşke böyle bir ölüm olmadan yine kardeşçe yürüyebilseydik.

Kendinizi güvercin gibi hissediyor musunuz?

(Susuyor) Ben sevgiye inanan insanların hepsini güvercin olarak görüyorum.

Cenazede ‘Hepimiz Ermeniyiz’ dendi. Sizin için ne ifade etti?

Ağladım. Keşke bu kenetlenme gelip geçici olmasa. Hepimiz hepimize hep sahip çıksak. Çünkü hepimiz bu ülkenin vatandaşıyız.

Buyrun…

Hrant’ın son duruşmasında olmadığım için kendimi suçluyorum. Ama bu sadece benim görüşüm, kimse adına konuşmuyorum. Ama biz de cemaat olarak biraz korkak davrandık. Keşke duruşması olduğu gün, hepimiz adliyeye gitseydik, yanında olsaydık. Bizler de onu yalnız bıraktık. Keşke o zaman destek amacıyla onun yanına gitseydim.

Bu söyleşiyi yaptığımız için hala tedirgin misiniz?

Tabii ki. Çünkü anlattıklarım karşıdakinin anlamak istediği ya da anlayabildiği kadardır.

DİASPORADAKİLER DE LABİRENTİN İÇİNDE

T.C vatandaşlığının sizin için anlamı nedir?

Ermeniyim ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Misak-ı Milli sınırları içinde yaşayan insan topluluğunun parçasıyım.

Arabanızın camı kırılsa ve o camı kimin kırdığını görseniz, o kişiyi karakola şikayet eder misiniz?

Tabii ki. Korkup geri çekilmenin bir anlamı yok. Ama bakıyorsunuz, insanlar inandıklarını söylüyor, cinayetler oluyor. ‘Milliyetçi hislerle işlenmiş bir cinayet’ deniyor. ‘Bizden değilsin’ deyip bir insanın canını almak, bu vatanı sevmek olamaz.

Diaspora hakkındaki düşünceniz nedir?

Bir labirent düşünün, diasporadaki insanlar da o labirentin içindeler. Burada yıllarca Ermenistan nasıl düşman gösterildiyse, oradaki insanlara da Türkiye düşman gösteriliyor. Oysa bu ülkelerin insanlarının birbirini tanımasında fayda var.

Yorumlar kapatıldı.