İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İnsaf… İnsaf yahu

Ali Bayramoğlu 

Adamın adı Mustafa Şenyurt… E-mail göndermiş şöyle yazıyor: “Hrant Dink öldüğünde neden bu kadar yaygaralar çıkartıp insanları tahrik ediyorsunuz anlayamıyorum.

Lütfen bizleri aydınlatın, buna bu toplumun ihtiyacı var.

Yoksa çok Dinkler daha ölebilir…”

Meydan okuma, tehditte cüret ve cesarete hayret…

Bir cenazeye tahammülsüzlük, bir cenazede atılan sembolik slogana tahammülsüzlük, bir cenazede toplanan kalabalığa tahammülsüzlük…

Söyleyin bunlarda insani ne yan var?

Bizim gazetede Yusuf Kaplan, Şenyurt’a destek vermiş.

Diyor ki:

“Cenaze dolayısıyla taşınan ‘Hepimiz Hrant Dink’iz’ ve ‘Hepimiz Ermeniyiz’ başlıklı pankartlar, meseleyi ne kadar çığırından çıkardığımızı, ölçüyü ne kadar kaçırdığımızı göstermek için yeterliydi.

Televizyonlarda bol keseden atıp tutanlar, gazetelerde bir takım köşeleri işgal edenler, özellikle de ‘Hepimiz Ermeniyiz’ pankartının, hem bu toplumu ne kadar rencide edeceğini, hem de aslında berbat bir milliyetçilik kışkırtması yaptığını kavramaktan gerçekten aciz kişiler mi/ydi?

Dahası, cinayet sonrasında özellikle sol-liberal-seküler çevrelerin Türkiye’de dînî azınlıklara, özellikle de Hıristiyanlara ne kadar eziyet edildiğini söyleyerek doğrudan topluma ve bu ülkeye çok rahat şekilde hakaretler yağdırmaları kimsenin gözünden kaçmadı. Oysa bu ülkede başka dinden olanlar değil, asıl Müslüman çoğunluk eziyetlerle, yasaklarla hem de nefesi tıkanacak kadar büyük baskı ve sindirme operasyonlarına maruz kalıyor. Bunu ne zaman göreceğiz peki?”

İnanılır gibi değil…

Acıda, ölümde, cinayette, baskıda mı mütekabiliyet arıyorsunuz?

Herkes sadece kendi dindaşına, kendi ırkdaşına ağlayabilir, üzebilir mi diyorsunuz?

Yuh olsun size…

Yuh olsun sizin vicdanınıza…

Fehmi Koru güzel söylemiş:

“Bir cenaze töreninde, ‘Ermeni’ kimliği yüzünden onun hayatına kast ettiğini kurşunu sıktığı anda etrafa ilân etmiş bir kâtilin elinden ölümü tatmış bir dostun tabutu arkasından yürünürken, sessizce taşınan o pankartların dinî/millî bir mesaj içermediğini görmemek için kör olmak gerekir…

İçimizden birine, kökleri bu topraklarda bulunan bir Ermeni’ye, kalemini kendi doğrularını ifade etmek için kullanan bir gazeteciye, bu kimlikleri sebebiyle sıkılan kurşunlardan hicap duymamız, cenazesi kalkarken kendimizi sorgulamamız gerekirken, bunu yapanları kınamamız?

Akıl alır bir şey değil gerçekten…”

Daha sertini Başbakan söylemiş:

“Kuru kuruya milliyetçilik… Bu milletin huzurunu, mutluluğunu, benim vatandaşımın yaşam standardını yükseltecek bir anlayışı ortaya koyamayan bir milliyetçiliği ben tanımıyorum.

Yok öyle bir milliyetçilik.

Hak ve hukuku tanımayacaksın, savunmasız insanları öldüreceksin ve adını milliyetçilik koyacaksın.

Yok böyle bir şey. Allah’ın verdiği canı Allah’tan başkası alamaz ama teşebbüs ettiğiniz zaman sıfatınız bellidir.

Katilsiniz, canisiniz, zalimsiniz…”

Hangisi size daha uygun?

Vicdan fakirliği mi yoksa zeka fakirliği mi?

İstediğinizi seçip alınız…

Yorumlar kapatıldı.