İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye, Ermeni önerisine “hayır” dememeli

Mehmet Ali BİRAND
 
Ermenistan’ın önkoşulsuz diplomatik ilişki kurma amacıyla görüşmelere başlama önerisi yeni bir süreci başlatabilir. Soykırım iddialarının hızını kesmek ve uluslararası kamuoyundaki ağır havayı dağıtmak için bu açılımdan mutlaka yararlanılmalı.

Ermenistan daha önce yaptığı bir öneriyi yeniledi.

Hrant Dink’in cenazesinde yaratılan hava öylesine bir ortam oluşturdu ki, Ermenistan’ın önerisi yepyeni bir açılım getirdi.

Ermeniler şunu söylüyorlar: “Gelin, hiçbir ön koşul olmadan diplomatik ilişki kurmak için bir diyalog başlatalım.”

Türkiye, bundan önceki aynı yaklaşımı sürekli reddetmişti. Ankara’nın, diplomatik ilişki kurabilmek amacıyla iki temel ön koşulu vardı.

– Türkiye- Ermeni sınırının resmen kabulü.

– Ermeniler’in işgal altında tuttukları Azeri topraklarından çekilmeleri.

Türkiye bu defa tutumunda bir ince ayar yaparak, Ermenistan ile bir diyalog başlatabilir.

Hatta başlatmalıdır.

Masaya oturulur. Diyalog açılır ve ön koşullar sonradan gündeme getirilebilir. Bugünkü ortam, son derece önemli bir olanak yarattı. Hrant Dink cinayetine halk tepkisi, uluslararası kamuoyunda, Türkiye’ye yönelik olumlu bir hava yarattı. Şimdi, Ermenistan’ın bu önerisi kabul edilir ve bir diyalog başlatılabilirse, işte bu olumlu ortam çok daha büyük oranda değişir.

Amerikan Kongresi’nin kapısındaki Soykırım Tasarısı, böyle bir ortamda mutlaka ertelenir. Fransa’daki “Soykırımı reddedene ceza” yasası dondurulur. Herkes, Türk-Ermeni diyalogunun sonucunu beklemeye başlar.

Türkiye, diplomatik ilişkileri başlatmadan önce, Kars Anlaşması’nın, yani bugünkü sınırlarının resmen kabul edilmesini, masaya oturulduktan sonra mutlaka ortaya açacaktır.

Ancak önce bir konuşmaya başlayalım.

Ermenistan ile önkoşulsuz masaya oturmakta tek sorunu, Azerbaycan ile ilişkiler olacaktır. Bakü kızacak ve büyük tepki gösterecek, hatta Baku-Ceyhan hattına petrol vermemeye dahi kalkabilecektir. Türkiye, Azeri kardeşlerimizi ikna edebilmelidir. Erivan ile diplomatik ilişki kurmuş olan bir Türkiye’nin, Ermeni politikaları üzerindeki etkisinin artacağını ve sonuçta, bu durumdan en çok Azerbaycan’ın kazanacağını anlatmalıdır. Kardeşlerimizi ikna edebilmelidir.

Bir de, madalyonun öbür yanına bakalım.

Bu ortam içinde, Türkiye’nin kalkıp “Hayır efendim, siz önce sınırlarımızı tanıdığınızı resmen açıklayın, ardından Azeri topraklarından çekilin. Sonra bakarız” demesi, soykırım tasarılarının hızla ABD Kongresi’nden ve diğer ülke parlamentolarından geçmesine yol açar. Soykırım suçlamaları bir çığ gibi artar ve engellenemez.

Hükümet, torunlarımıza yüz kızartıcı bir geçmiş bırakmak istemiyorsa, bu fırsatı değerlendirir ve kaçırmaz.

Aksi halde, bu ayıbın altından da kolay kolay kalkamaz.

* * *

BU NE BİÇİM SEVİNÇTİR?

Aman efendim bir sevinç gösterisidir gidiyor.

Herkes birbirini tebrik ediyor.

İçişleri Bakanı ve İstanbul Valisi’ni dinlerken hayretler içinde kaldım. Tebrik etmedikleri kimseler kalmadı. Suratlarda gülücükler ve dağıtılan çiçekler. Bu sevinç kaynağı, Hrant Dink’in katilinin 32 saatte bulunmuş olması.

Neden bu kadar memnunsunuz?

Dink’in katilini bulmuş olmak o kadar da önemli değil. Asıl önemli olan Dink’i öldürtmemekti. Onu koruyabilmekti. Ona saldıranları gördükten sonra “demokratik haklarını kullandılar” dememekti.

Bütün bu noktalarda sınıfta kaldıktan sonra, kalkıp “Ne kadar da başarılıyız. Baksanıza kısa sürede hepsini toplayıverdik” diye övünülmez.

Eğer övünürseniz, o zaman da ben size “Neden Trabzon’daki İtalyan rahibi öldürenleri doğru dürüst izlemediniz? Eğer olayın derinine inseydiniz, Trabzon’daki bataklığı bulabilirdiniz” diye sorarım.

Siyasi otorite suçludur.

Trabzon’un imajı, dediler…

Trabzonlular’ı kırmayalım, dediler…

Gelişmeleri ciddiye almadılar.

Bugün anlaşıldı ki, orada korkunç bir gizli dünya var. Küçük çocuklardan tetikçi üreten çiftlikler kurulmuş.

Sizler bunlardan hiçbirini görmediniz, üstüne gitmediniz ve şimdi seviniyorsunuz.

Hayır efendiler, sizin göreviniz, insanlarımızı öldürtmemek olmalıdır.

Yorumlar kapatıldı.