İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hrant’ın beyaz kağıdın dışında kalan ayakları

Ayşe Arman

Hrant Dink’in öldürüldüğünü duyunca, “Allah kimseye böyle bir acı yaşatmasın. Korkunç bir şey. Karısının halini düşünmek bile istemiyorum” dedim.

Ama yine de, kontrollüydüm.

Büyük insanlar gibi.

Hani ağır ve metanetli davranırsın ya.

Öyle.

“Türkiye için bir felaket bu. Yazık ki ne yazık. Şimdi gel de bu işin altından kalk, çok büyük bir şok” filan da dedim.

Hálá büyük insanlar gibiyim.

Ama bir yere kadar. Benim de bir sınırım var. O sınır, o fotoğraf oldu.

Hrant Dink vurulmuş, yüz üstü yerde yatıyor, üzerine beyaz bir kağıt örtmüşler, kağıdın boyu yetmemiş, ayakları dışarıda kalmış.

İşte o görüntü, beni mahvetti.

O fotoğrafı görünce, kendimi koyverdim, katıla katıla ağlamaya başladım.

Birbirine bakıyordu o ayaklar.

Aynen küçük çocuklarınki gibi.

Korunmasız, savunmasız, masum çocukların ayakları gibi.

Vurulmuş, yerde yatıyor…

Benim kızım da öyle uyuyor, baş parmakları birbirine, tabanların dışarıya dönük…

Ben de öyle uyuyorum…

Benim annem de öyle uyuyor…

O kadar naif bir görüntü ki…

Bana hep hüzün veriyor.

Bir de enseler…

O yüzden de çok kalleşçe buluyorum, bir insanın kafasından, enseden vurulmasını…

Çok kalleşçe.

* * *

Bu filmi, biz daha önce görmüştük.

Artık alışmaya, hatta ezberlemeye başladık…

Biliyoruz yani senaryoyu.

O yüzden de, yine benzer huzursuzlukları, gerginlikleri, belirsizlikleri yaşamaktan korkuyorum…

Sizin gibi.

Ben bu ülkede çocuk büyütmekten de korkuyorum…

Ne yalan söyleyeyim, içimden ilk geçen çocuğumu kapıp buralardan gitmek oldu.

Ama sonra utandım. Hrant Dink her türlü tehlikeye, tehdide, şantaja rağmen direndi, gitmedi, kaldı…

Gerçi, kaldı da ne oldu?

Bu ülke onu koruyabildi mi?

Hayır, göz göre göre ölüme terk etti. Bu, affedilir bir şey mi?

Bunun vicdan azabını, hiç kimse çekmeyecek mi?

“Koruma istemedi” demek gerçekten yeterli mi?

* * *

Ailesi ihbar ediyor…

Katil 17 yaşında…

Güya kendini bilmezin biri…

Yok ya!..

Biz de yedik, öyle mi?

Artık bunları deşifre edebilecek kadar büyüdük ve tecrübelendik.

* * *

Yeter artık!

Artık hiç kimse Orhan Pamuk’la ilgili yazı yazmasın.

Elif Şafak’ı da rahat bırakın.

301’le ilgili de hiçbir şey duymak, okumak istemiyorum.

Bu, sadece bir vatandaş çığlığı.

Kemal Kerinçsiz’in adını da anmak istemiyorum. Görmüyor musunuz, bu ülkede birtakım şeylerin bedeli çok ağır oluyor.

Oldu.

Artık Hrant Dink yok aramızda. Hepimizin başı sağ olsun.

HAMİŞ: Umarım 2007, artık bizi rahat bırakır. Bu kadar acıdan sonra, bize nefes aldırır. Üst üste olay, üst üste olay… Daha Adana’dan kalkıp Irak’ta çakılan uçakta ölen hemşerilerimizin acısı dinmemişken, bir de Hrant Dink geldi. Bu vesileyle, Adana uçağında yakınlarını kaybedenlere de baş sağlığı diliyorum. Allah, hiçbirimize başka acı göstermesin. Amin.

Yorumlar kapatıldı.