İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hepimiz Türk’üz, hepimiz Ermeni’yiz

Selami Şahin 

Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan Karabağ sorunu münasebeti ile Ermenistan ile sınırı kapalı tutuyoruz. Soydaşlarımıza yaptığımız bu jestin uluslar arası arenada haklı bir yeri yok. Öte yandan, Ermeni Diasporası’nın dünya ölçeğindeki lobi ve ekonomik gücü , bizi uluslar arası arenada her zaman sıkıntıya sokacak kararların alınmasını sağlıyor. Bütün bunlar yaşanırken İstanbul’da yaşayan gazeteci Ermeni bir vatandaşımız telefonla konuştuğu sırada genç bir tetikçi tarafından üç el ateş edilerek öldürülüyor.

Bizim Ermeni vatandaşlarımız arasında Hirant Dink gibi düşünmeyenlerde vardı. Örneğin Levon Panos Dabağyan isimli Ermeni vatandaşımız 1967 yılında Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne girmiş 1969 yılında İstanbul’dan Milliyetçi Çalışma Partisinden İstanbul Milletvekili adayı olmuştur. Bunun yanı sıra Levon Panos Dabağyan Ülkü Ocakları ile Parti arasında yaşanan amblem krizini ortadan kaldıran kişidir. Levon o dönem bir toplantıda;

– “Bozkurt” Ülkü Ocakları’nın, “üç hilal” ise MÇP’nin olsun diye öneren kişidir. Alpaslan Türkeş, Levon Panos Dabağyan’ı MHP’nin yayın organı olarak kabul edilen Ortadoğu Gazetesi’nde yazılar yazmasını istemiştir. Türkeş’in o dönemdeki Ermeniler ile ilişkileri tesadüf değildir. Çünkü Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak istediğini her fırsatta dile getiren dönemin Ermenistan Başbakanı Levon Der Koçaryan ile görüşmüş ve sorunların çözümü için arabuluculuk yapmıştır. Ne yazık ki dönemin idarecileri Karabağ sorununu bahane ederek ılımlı adımlar atan Petrosyan ile bir araya dahi gelmemişlerdir. Bu süreçte kendi vatandaşlarına verdiği sözlerini yerine getiremeyen Petrosyan’ın yerine daha keskin ve sertlik yanlısı Rober Koçaryan Ermenistan’ın halkı tarafından seçilmiştir. O dönemden bu yana Koçaryan’ın Ermeni Diaspora’sını nasıl kullandığını hep beraber görüyoruz.

Kabul etmek gerekir ki hiçbir düşünce bir insanın öldürülmesi için bahane olamaz. Ben de hiçbir zaman Hirant Dink gibi düşünmedim. O zaman bir Ermeni vatandaşımız onlar gibi düşünmediğim için beni öldürmesi mi gerekir.?

Hirant’ın gazete kağıdı ile örtülü cenazesinin arasında altı delinmiş ayakkabıları bu mesleğin iki yakası bir araya gelmeyen insanlarının da imzası olmuştur. Benim Müslüman ve Türk kimliğim Hirant’ın yaşamı için ne ifade ediyor ise onun Ermeni ve Hıristiyan kimliği benim için aynı şeyleri ifade etmektedir. Yalnız bu süreç sadece bir Ermeni asıllı gazeteci vatandaşımızın haince öldürülmesi meselesi olarak kalmayabilir. Önümüzde ki süreçte siyasi cinayetler süreci yaşanabilir. Siyasi cinayetler il başkanlarına kadar uzayabilir. Bu anlamda Ak Parti, MHP, CHP il başkanlarının daha temkinli davranmalarında yarar var.Çünkü bu ülkede hiçbir cinayet tesadüf değildir.

Gelelim Hirant Dink’in cenazesinden hemen sonra toplanan kalabalığın attığı slogana… Ne diyordu kalabalık? “Hepimiz Ermeni’yiz…”

Bu cümle tesadüfen oradan geçen bir topluluğun attığı alalade bir slogan değildir. Tarihsel bir dayanağı da olan bu sloganda asıl söylenmek istenen; bu topraklarda ölen her vatandaşımızın bu ülkenin vatandaşları olduğudur.

Ayrıca milliyetçi vatandaşlarımızın marşı noktasına kadar yükselen “Çırpınır Karadeniz’in müziği de bir Ermeni ezgisidir. Ermeniler’in ise, Urartular, Sümerler ve Subarlarla birlikte Gurlar yurdundan gelen Türkler olduğunu açıklayan kaynaklar vardır. Bu yüzden Hepimiz Türk’üz… Yeter ki Ermeni, Kürt, Çerkez’i bir arada tutmayı başarabilelim. Sevgiyle…

Yorumlar kapatıldı.