İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

1915 – 2007

Ahmet Altan
 
Pek bir şey değişmemiş galiba.

1915’de de öldürülüyorlardı…

2007’de de öldürülüyorlar…

Ne deniyordu geçen yüzyılın başındaki katliam için.

“Onlar bizi öldürdü, biz de onları öldürdük.”

Peki Hrant’ın öldürülmesi için ne diyeceğiz?

“Hrant bizi öldürdü, biz de Hrant’ı öldürdük” mü?

Böyle demiyoruz şimdi, değil mi?

“Hrant’ı hainler öldürdü,” diyoruz.

Hrant’ın katillerini “biz”den biri olarak görmüyoruz.

Neden doksan yıl önce yüz binlerce insanı, çoluk çocuk, kadın, ihtiyar, bebek demeden öldürenler, Ermenileri kırıp geçirenler “biz” oluyoruz da, Hrant’ı öldürenler biz olmuyoruz?

Aradaki fark ne?

Aradaki fark, bu sefer cinayeti görmemiz, cinayetin amaçları hakkında bir fikrimizin olması.

Bu kez, bize cinayetin nasıl olduğunu “anlatmadılar,” biz kendimiz bizzat gördük.

Eğer 1915’in tarihini bu ülkede “yazanlar” Hrant’ın da cinayetini yazsalar elli yıl sonra bu ülkenin çocukları “Hrant’ın bizi, bizim de Hrant’ı öldürdüğümüzü” söylerlerdi.

Gerçek, yalancıların elinde biçim değiştirirdi.

Hrant’ı biz öldürmedik.

Büyük bir ihtimalle devletin içinde yuvalanmış birileri öldürttü Hrant’ı.

Amaçları, dış dünyanın Türkiye’ye tepki göstermesi, Türkiye’nin bu tepki karşısında içerdeki milliyetçiliği pompalayarak Avrupa’dan kopmasıydı.

1915’de de Ermenileri “biz” öldürmedik.

O zavallı insanları da “devletin içinde yuvalananlar” değil bizzat devletin kendisi öldürdü.

İktidardaki İttihatçıların örgütlediği büyük bir katliam gerçekleşti.

Öldürülen Ermeniler, Osmanlı tebasıydı.

Osmanlı milletinin bir parçasıydı.

Milletin bir parçası, devlet tarafından yok edildi.

“Biz” milletiz.

Öldürülenler “biz”in parçasıydı.

Ama bu ülkede yaşayan her Türk, kendini “milletin bir parçası” olarak değil de “devletin” bir parçası olarak gördüğünden, devletin işlediği bir kıyıma da sahip çıkıyor.

“Onlar bizi, biz onları öldürdük,” diyor.

Bu yalan işte.

İttihatçılar yönetimindeki Osmanlı devleti, örgütlü bir biçimde, Teşkilat-ı Mahsusa denilen istihbarat biriminin planlamasıyla, “bizim parçamızı” öldürdü.

Öldürülen Ermeniler “biz”e dahil.

Öldürülen parçamızın hesabını sormak aslında bizim görevimiz.

“Biz” bu devlete dönüp, “sen Osmanlı devletinin devamı mısın” diye sormalıyız, “sen yıktığın bir devletin işlediği cinayeti niye sahipleniyorsun” diye sormalıyız, “sen niye bir devletin bir milletin parçasını yok etmesinin hesabını sormuyor, bunu başkalarına bırakıyorsun” diye sormalıyız.

“Biz” bunu sormadığımız için “bizden” biri, Hrant Dink öldürüldü şimdi.

Üstelik o atalarının yasını tutarken meselenin sadece “soykırım” kelimesinin içine hapsedilmemesini, bütün tartışmanın tek kelime içine sıkıştırılmamasını, Türkiye’nin dünyayla bütünleşerek demokratikleşmesine izin verilmesini istiyordu.

“Türk düşmanı” ilan edildi.

Hrant, kimseye düşman değildi, düşman olabilecek biri de değildi.

O dosttu.

Ve herkese dosttu.

Neden “cinayetlerden, kıyımlardan” yana olanlar Türk kabul ediliyor bu ülkede de, “dostluktan, barıştan, hukuktan, insanlıktan yana olanlar” düşman görülüyor.

Neden “Türk” sözcüğünü “ölüm” sözcüğüyle eşdeğer kılmak için çabalayanlar “Türk” sayılıyor?

Bütün bir kavmi “katil” ilan ettirmek isteyenler mi gerçekten Türk dostu?

Türk halkı kendisinin “millet” olduğunu kavrayamadığı için eski ve yeni “devletin” suçlarına sahip çıkıyor.

Kendisinin millet olduğunu kavrayamadığı için kendini katillerle özdeşleştirerek “biz” diyor.

Yüz binlerce insanın acılı ölümünün, yaşanan kanlı trajedinin, o “soykırım” kelimesinin yarattığı girdabın içinde kaybolmasına yüreğim hiç elvermedi.

Ama o kelimeyi aşamadığımız için hala Hrant gibi insanlar öldürülüyor.

Yeni cinayetleri önlemek, bu ülkenin bir çıkmaza sürüklenmesine mani olmak için sanıyorum artık o kelimeyi aşmak bize düşüyor.

Osmanlı devleti, yüz binlerce insanı sadece “Ermeni” olduğu için öldürdü.

Ve, bugün de gizli bir güç Hrant’ı “Ermeni olduğu” için öldürüyor.

Bir insan sadece ırkından ya da dininden ötürü öldürülüyorsa buna ne diyeceğiz?

Öldürülenlerin hesabını sormak “bize”, bu millete düşüyor.

Hrant’ın ölümü hepinizin içini yaktı.

1915’te olanlara tanık olsaydınız içiniz gene yanardı.

Ve, “onlar bizi, biz onları öldürdük” demezdiniz.

Utanırdınız.

Hrant’ın katillerinin bulunmasını istediğiniz gibi o Ermenilerin katillerinin de bulunmasını isterdiniz.

Hrant, ölümüyle bize millet olduğumuzu, katillerle kendimizi özdeşleştirmemiz gerektiğini hatırlattı.

Şimdi millet olmanın gereğini yapalım o zaman.

Kim öldürdü Hrant’ı?

Kim öldürdü 1915’te Ermenileri?

Onlar “başkalarına” değil, “bize” hesap vermek zorunda.

Ölen biziz çünkü.

Ölen bizim bir parçamız.

Yorumlar kapatıldı.