İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Güvercinleri de vururlar, değil mi!

Ergun Babahan

Bu topraklarda çağdaş yaşam biçimi istemenin, Türk’ün Türk, Kürt’ün Kürt, Ermeni’nin Ermeni kimliğini koruyarak özgür, eşit bireyler olarak yaşamasını savunmanın, resmi tarihi sorgulamanın bedeli hep olmuştur.
Hrant Dink’in kahpece katli, bu bedelin ne olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Katillerin amacı da bu aslında.
Demokrasiyi, insan haklarını savunmayı, resmi tarihi sorgulamayı tehlikeli bir iş olarak göstermek.
Amaçlanan demokrasi savunucularını sindirmek, bastırmak ve susturmaktır.
Hrant Dink, Ermeni kökenli bir vatandaşımızdı.
Ona sıkılan kurşunlar aslında Türkiye’nin tüm yurttaşlarını eşit ve kardeş olarak gören ve bu koşullarda yaşamasını savunan tüm insanlara sıkılmıştır.
Dink’i siyasi nedenlerle katledenler Türkiye’nin üzerine Osmanlı döneminde yaşanan olayların çamurunu da sıçratmaya muvaffak oldu.
Yabancıların bugün Türkiye’nin üzerine bu lekeyi atmak için maalesef haklı sebepleri olacak.
Çünkü, bu topraklarda Ermeni soykırımı olduğu tezini savunan Hrant Dink, kabul edelim ki, önce işkenceye tabi tutulmuş, ardından acımasızca infaz edilmiştir.
Çünkü…
Yazdığı yazıyı anlamayan bir güruh tarafından “Türklüğe hakaret” iddiasıyla şikâyet edilmiş…
Yine bu yazıyı okuyup anlamaktan aciz bir hukuk sistemi tarafından suçlu bulunmuş ve mahkûm edilmişti.
Bununla da kalınmamıştı, duruşmasında linç edilmeye kalkışılmıştı.
Katil veya katilleri belki onu linç etmeye çalışanlar arasındaydı.
Belki Orhan Pamuk’u, Perihan Maden’i, Elif Şafak’ı, Hasan Cemal’i linç etmeye çalışanlar arasındaydı.
Bunlara gösterilen anlayış bu kahpe cinayetin kilometre taşlarını oluşturmuştur.
Ve sonunda linççilerin yapamadığını tetikçiler yapmıştır.
Bu utançtan Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan herkes payına düşeni alacaktır.
“Türklüğe hakaret” maddesini aslanlar gibi savunan, başta Adalet Bakanı olmak üzere gereğini yapma yürekliliğini gösteremeyen tüm AKP, onlardan daha şoven bir anlayış ortaya koyan CHP ve lideri, linç girişimlerine, ölüm tehditlerine karşı onu korumayı başaramayan İçişleri Bakanı ve İstanbul Emniyeti.
Bizler ise “şimdi sıra kimdi?” kuşkusunu taşıyacağız içimizde.
Çünkü bu cinayetin de fail-i meçhul kalmaya mahkum olduğunu bileceğiz.
Türkiye’yi içe kapatmak, vatansever-vatan haini temelinde kutuplaştırmak, ırkçı-şoven bir ortam yaratmak isteyenlerin oluşturduğu sürecin failleri aslında bellidir.
Bu süreç sonunda Hrant Dink hedef seçilmiştir.
Devlet Hrant Dink’i koruyamayarak ağır bir sorumluluk altına girmiştir.
Son günlerini haklılığına inandığı davasından bir adım geri atmadan, yurt sevgisi hiç azalmadan bir güvercin tedirginliğinde yaşadı Hrant Dink.
“Bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz” diye yazmıştı.
Oysa o güvercin değil, sürüden ayrılan koyundu.
Bu ülkede sürüden ayrılan koyunun sonu hep aynı olur.
Üstelik bu ülkede değil güvercinleri, bir süredir bebeleri bile vurmaktadırlar.
Ey iktidar, hiç olmazsa şu Ceza Yasası’nda ısrar etme de, aydınlatamayacağını hepimizin bildiği bir cinayete kurban giden Hrant Dink’e namus borcunu öde.

Yorumlar kapatıldı.