İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’yi kurşunladılar…

Mehmet Ocaktan 

Türkiye’deki Ermeni cemaatinin ilk ve tek gazetesi Agos’un Genel yayın Yönetmeni Hrant Dink, dün menfur bir saldırı sonucu katledildi.

Türkiye, bu ülkeyi seven değerlerinden birini kaybetti. Çünkü Hrant Dink, dışarıda Türkiye’yi sonuna kadar savunan bir aydındı. Hem Ermeni cemaati kimliğini taşıyan ama aynı zamanda cemaat kimliğini aşan, daha da önemlisi birlikte yaşama kültürümüzün bir simgesiydi.

Biliyoruz ki, Hırant bu ülkeyi gerçekten seviyordu. O kadar ki, 301. maddeden mahkum olduğunda, “Eğer Yargıtay da mahkumiyetimi onaylarsa, bu ülkede milletimin yüzüne bakamam burayı terk ederim, ama terk edemem yolda ölürüm” diyecek kadar içten ve yürekten Türkiye vatandaşıydı.

Her zaman Türkiye’nin ‘barış’ ve demokrasisine kurşun sıkmak üzere pusuda bekleyen, Türkiye düşmanı ‘karanlık çeteler’, bir kez daha düğmeye basmış bulunuyorlar. Kısacası, Türkiye’de bir ‘gerilim’ ve ‘çatışma’ ortamı oluşturmak isteyenler, maalesef Türkiye’ye yapacaklarını yaptılar…

Bir kere bu alçak saldırı, çok açık bir şekilde Türkiye’ye karşı bir suikasttir. Nitekim, Başbakan Tayyip Erdoğan da yaptığı açıklamada, “Bu saldırı, Hırant Dink’in şahsında hepimize yapılmıştır” diyerek karanlık saldırıyı lanetlemiştir.

Bu alçakça saldırının, zamanlaması doğrusu millet olarak hepimizi ürkütüyor. Çünkü Türkiye şu anda, yaşadığı barış ve huzur ortamıyla, ekonomik alandaki gelişme dinamizmiyle ve demokratik açılımıyla bütün dünyada bir cazibe merkezi…

Maalesef, Türkiye’nin barış, birlik ve demokrasi içinde gelişmesini ve dünyada saygın bir konuma erişmesini istemeyen ‘derin çeteler’, gelecek hayallerimizi kurşunladılar, Türkiye’yi kurşunladılar.

Bir kere bu saldırı, bireysel bir manyağın saldırısı değildir. Hele hele bu alçak saldırının, Türkiye’nin cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçim gibi önemli ve kritik gündemlerin arefesinde yapılmış olması, kelimenin tam anlamıyla bildik ve ‘derin’ bir senaryonun sahneye konulmasıdır.

Ancak bu ülkenin toplumsal hafızası, bu karanlık senaryoları aşabilecek güçtedir. ‘Çatışmacı’ ve ‘kutuplaşmacı’ anlayış, sonunda dönüp dolaşıp hepimizi vuran bir silah haline gelmiştir. Eğer ‘kapalı Türkiye’ hayalleri kuranlar kazanırsa bilelim ki, ülkeyi bu kez daha karanlık bir manzara bekliyor demektir.

Şimdi iktidar, muhalefet, asker, medya ve sivil toplum olarak hepimiz bu ‘karanlık senaryolar’a karşı ortak bir bilinci geliştirmek zorundayız.

Yorumlar kapatıldı.