İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hrant: Affedebilmek ve umut edebilmek artık daha da zor

Kürşat Bumin 

Hrant Dink, Türkiye’yi hepimizden çok seven, sevebilen, belki de affedebilen son hümanist arkadaşım.

Senden sonra affetmek mümkün olabilecek mi, bilmiyorum…

Yılar önce Trabzon’da bir toplantıdayız. Salon ağzına kadar dolu. Salona hakim hava besbelli ki “milliyetçi” bir hava.

Herkesin merak ettiği konuşmacı sensin tabii ki.

Konuşmaya başladığın zaman salondan gelen homurtuları da hatırlıyorum.

Ama çok kısa bir zaman sonra, o salon artık başka bir salon, o topluluk artık başka bir topluluk..

Senin, her zaman olduğu gibi, bu ülkenin nasıl oldu ise unutturulan “Ermeni tarihi” hakkında söylediklerin salondaki havayı (“hava”nın ne olduğunu söylemiştim) öyle değiştiriyor ki, “Hrant büyük adamsın!” diye mırıldanmadan edemiyorum.

O gün orada anlattıkların “salonun nabzına” göre seçilmiş şeyler değildi tabii ki. Her zaman her yerde yaptığın konuşmalardan birisini yapıyordun. Ama demek ki, bu ülkenin insanları da, kendilerini peşinen hangi bakışa yerleştirmiş olursa olsunlar, karşılarında sapına kadar hümanist bir hatip buldukları takdirde akıl ve gönül yoluna gelebiliyordu. Seni anlayarak dinleyebilme fırsatı bulabilmiş bir insanın “insanlık durumu”na ilişkin fikrinin alt üst olmaması imkansızdı. İnsanlardan söz ediyorum tabii ki; bu kılıkla aramızda gezen farklı türlerden değil…

Sevgili kardeşim,

Agos gazetesinin yıldönümü yemeğinde bir araya geleli şunun şurasında iki hafta ancak oldu. O gece söylemiştin? “Aile meclisi olarak karar verdik? BURADA KALIYORUZ!”

“Burada kalıyoruz!” Bu karar bana 6-7 Eylül’ün ertesi günü bu kararı manşetine taşıyan bir Rum gazetesini hatırlatmıştı.

Bu kadar iyi yürekli, bu kadar hümanist,bu kadar “altın gibi” bir insana kurşun sıkmak…

Yazıklar olsun…

Seni mahkeme salonlarına düşürenlere de yazıklar olsun…

Seni ekranlarda baştan aşağıya “kötülük” dolu sorularla sıkıştıranlara da yazıklar olsun…

Senin mahkumiyetine izin veren yasaya da yazıklar olsun…

Senin kıymetini bilmeyen, Soykırım konusunun halli için seni ödüllendirecekleri yerde üzerine gelenlere de yazıklar olsun…

Bu ülkede kendilerine “ulusalcı” ya da “milliyetçi” diyerek toplumun hafızası ve aklına el koymak isteyenlere de yazıklar olsun…

Sevgili kardeşim,

Politik hatanın-kötülüğün iki devası olduğu söylenir? Geçmişe dönük olarak affetmek, geleceğe dönük olarak ise umut etmek.

Ama her ikisi de senden sonra çok zor olacak…

Yorumlar kapatıldı.