İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni sorunu bu yıl da çok baş ağrıtacak

Semih İdiz 

Ermeni sorunu Türkiye’nin yakasını bu yıl da bırakmayacak. Fransa’daki manevi zaferlerinden sonra Ermeniler şimdi ABD Kongresi’ni kolluyorlar. Siyasi ortam ise kendileri için çok elverişli. Çünkü ABD Temsilciler Meclisi’nin yeni Başkanı Nancy Pelosi Ermeni davasına tümüyle inanmış biri.
Washington’dan yansıyanlar, Türkiye’ye bu konuda geçmişte destek veren siyasi odakların bu kez pek hevesli olmadıklarını da gösteriyor. Bunun Türkiye’deki yaygın ABD ve İsrail düşmanlığıyla ilgili olduğu anlaşılıyor.
Hükümetin Akdamar Adası’nda restore ettirdiği 1085 yıllık “Kutsal Haç Katedrali”ni 24 Nisan’da törenle “açarak” bu süreci durdurabileceğini de sanmıyorum. Hatta, bu adımın ters tepeceğini dahi görebiliyorum. Zira söz konusu katedral Ermeni tarihinin en önemli mabetlerindendir.

Samimiyetsiz bulunacak
Bu nedenle, “biz bize” açılıp “turizmin hizmetine sunulması”nın dünyada “samimiyetsiz ve hesaplı bir adım” olarak yorumlanması riski yüksektir. Bunun olmaması için yapılması gereken dini açılış törenini ise bugünkü Türkiye kaldıramaz. Bu işe soyunanların, konunun bu boyutunu düşündüklerini hiç sanmıyorum.
Kongre’deki tasarının geçmesiyle bu kez Amerikan mallarının boykotu istenecek, TSK da Amerika ile ikili ilişkileri “askıya aldığını” açıklayacak. Ancak, Fransa ile olduğu gibi, bunlardan somut bir şey çıkmayacak.
Fransız mallarından vazgeçmeyen Türkler, Amerikan mallarından da vazgeçmezler. Askerlerimiz de ABD’li karşıtlarıyla görüşmeyi reddedemezler. (Sadece, “İkili değil çok taraflı olarak görüyoruz” derler.)
Bu yazdıklarımız hoşa gitmese de, “eşyanın tabiatı” bunlara işaret ediyor. Dünyada olabilecek şeyler var, olamayacak şeyler var. Yoksa bu konu yüzünden dünyanın yarısıyla ilişkimizi koparmamız gerekirdi. Fırsat gelmişken bazı bilgiler vereyim:

Suriye’de 6 ‘soykırım’ anıtı var
“Ermeni soykırımı anıtı” bulunduran ülkeler arasında ABD, Almanya, Arjantin, Avustralya, Avusturya, Belçika, Brezilya, Bulgaristan, Etiyopya, Fransa, Gürcistan, Hindistan, Hollanda, İngiltere, İran, İsrail, İtalya, İsviçre, Lübnan, Kanada, Şili, Mısır, Yunanistan, Polonya, Suriye, Ukrayna, Uruguay ve Venezuela var.
Fransa’da halen 33, ABD’de ise 24 anıt var. Ankara için “stratejik önemleri” artan İran ve Suriye’de altışar, Başbakan Erdoğan’ın dün ziyaret ettiği Lübnan’da ise en az dört soykırımı anıtı var. Bu arada, Ermeni soykırımını kabul eden ulusal veya yerel parlamentoların sayısı da günden güne artyor.
Peki, çözüm nedir? Kanımca sorunun tek bir çözümü yok. Ancak konuyu gerçekten “tarihçilere bırakmak” iyi bir başlangıçtır. Bırakın ilgilenenler Esat Uras’tan Christopher Walker’a, Kamuran Gürün’den Vahan Dadrian’a kadar herkesi okuyup hapsi boylama korkusu yaşamadan kendi kanaatlerine varsınlar.
Türkiye’nin elini zayıflatan Ermeni lobisi değil, konunun bu ülkede kaba bir “inkârcılık” zihniyetine oturtulmuş olmasıdır. Oysa gerçek tarih hiçbir zaman tek taraflı değildir. Bizde bu “tabu”nun aşılması Daşnakları tabii ki tatmin etmeyecektir. Ama ellerinden önemli bir kozu alacaktır. Onun için sorunun çözümü açısından en iyi başlangıç budur. 

http://www.milliyet.com.tr/2007/01/04/yazar/idiz.html

Yorumlar kapatıldı.