İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Osmanlı Avrupalı

Osmanlı’nın Avrupa’da önemli izleri var. Macaristan içlerine kadar mirasına rastlıyorsunuz. O bölge Avrupa ise, bazı bölgelerde 500 yıl bulunmuş olan Osmanlı da bir Avrupa devleti idi

SOHBET ODASI
DERYA SAZAK

DERYA SAZAK: Yıldız Sarayı’nda bulunan Seyir Köşkü’nde İslam Konferansı Örgütü’ne (İKÖ) bağlı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi olarak 26 yıldır faaliyet yapıyorsunuz. Ekmeleddin İhsanoğlu, İKÖ Genel Sekreterliği’ne seçilince merkezin genel direktörlüğünü siz devralmışsınız. Abdülhamit döneminde Seyir Köşkü, büyükelçilerin padişahın cuma selamlığı için Yıldız Camii’ne gidişini seyrettikleri tarihi bir mekân. Ayrıca İslam eserlerinden oluşan geniş bir kütüphaneye sahipsiniz.
DR. HALİT EREN: Merkezin esas amaçlarından biri İslam ülkelerinin bilim adamlarını bir araya getirmek, onların araştırmalarını yayımlamak, kongreler sempozyumlar düzenlemek. Bu çalışmaları yaparken şarkiyatçıların “rüyamız” dedikleri bir kütüphane oluşturduk. Tek bir kitapla başladık, bugün İslam medeniyetiyle ilgili tarih, sanat ve kültür alanında 55 binden fazla kitabımız var. Bunların büyük kısmı İngilizce, Türkçe, Arapça Fransızca. Bu koleksiyonları 80’li yıllarda sahaflardan topladık.
Yurtdışından çok önemli koleksiyonlar gönderildi, mesela Kafkasya Cumhuriyeti’nin 1918’de dışişleri bakanı olan Haydar Baymat’ın oğlu Prof. Necmettin Baymat çok zengin arşivini kütüphanemize bağışladı. 2500 ciltlik arşivde 1920’lerden 40-50’li yıllara dek bütün yazışmalar bulunabilir. Prof. Toktamış Ateş’in babası Prof. Ahmet Ateş de ünlü bir şarkiyatçıydı, İstanbul Üniversitesi’ndeki zengin kütüphanesini biz aldık. Bunların hepsi araştırmacıların hizmetine açık.

50’nin üzerinde sempozyum
Kafkasya deyince 1915 Ermeni olaylarına kaynaklık edebilecek Çarlık Rusya’sına ait bilgi ve belgelere kütüphanenizde rastlamak mümkün mü?
– Ermeni külliyatı diyebileceğimiz özel bir bölüm yok. Ermeniler konusunda esas kaynak Osmanlı arşivleridir. Bizde “Baymat koleksiyonu”ndan bazı şeyler çıkarılabilir. Bunlar ikinci dereceden kaynaklar. Rusya’dan bazı savaş dergileri getirdik. Araştırmacılar onlardan yararlanabilir.
Bugüne dek 50’nin üzerinde uluslararası ve bölgesel sempozyum yaptık. Balkanlar, Kafkaslar, Volga-Ural bölgesi, Asya. Daha çok İslam medeniyetini araştırıyoruz. Balkanlar’da İslam Medeniyeti kongrelerinin birincisini 2000 yılında Sofya’da yaptık. İkincisini Tiran’da Arnavutluk Bilimler Akademisi ile ortaklaşa düzenledik. Üçüncüsü de kasım ayında Bükreş’te yapıldı. Konumuz Avrupa’da Osmanlı kültürü idi. Orta Asya’da 2 sempozyum yaptık. Moskova ve Kazan’daki Tataristan İlimler Akademisi ile işbirliği içindeyiz.

Çin’de İslam kültürü
Asya’da İslam medeniyeti ve kültürüyle ilgili araştırmaya başlayınca Çin’e kadar gideceksiniz herhalde, Sincan özerk bölgesi ilginç olmalı. İpekyolu’nun Şian’daki son durağında Müslüman mahallesi ve camii var.
– Çin’de 100 milyon Müslüman var. Dışişleriyle yazışıyoruz. İslam medeniyetiyle ilgili araştırma isteğimizi Çin hükümetine ve akademik kuruluşlara bildirdik. Cevap bekliyoruz.

AB ile müzakerelerde sancılı bir dönemi geride bırakıyoruz, Doğu-Batı meselesinde “Türkiye Avrupalı mıdır, değil midir?” tartışması sırasında Osmanlı’nın 400 yıllık Avrupa serüveninden sıkça söz edildi. Balkanlar’da günümüzde de izlerini sürdüren Türk-İslam medeniyeti AB yolunda bir etken midir?
– “Osmanlı Avrupalı değildir” diyemeyiz. Osmanlı’nın Avrupa’da önemli izleri var. Zengin bir medeniyeti, kültürü görülüyor. Balkan coğrafyasında ta Macaristan içlerine kadar mirasına rastlıyorsunuz. O bölge Avrupa ise bazı bölgelerde 500 yıl bulunmuş olan Osmanlı da Avrupalıdır. Osmanlı bir Avrupa devleti idi.
Anadolu’dan daha çok yatırım Avrupa’ya yapılmış. İmar faaliyetlerine baktığınız zaman Balkanlar’da medreseler, hanlar, hamamlar inşa edilmiş.

Türkiye-AB ilişkilerini etkileyen süreçlerden biri de 11 Eylül’den sonra Batı’da gelişen “İslamofobi.” İslam Tarih, Sanat ve Kültür Merkezi’ne gelen araştırmacı sayısında bir artış gözlüyor musunuz? Türkiye’yi tanıma ve anlama konusunda AB sürecinin olumlu etkisi oldu mu?
– 1980’lerden bu beri Batılı araştırmacıların Türkiye’ye ilgisi artarak sürüyor. Tabii hepsinin objektif olduklarını söyleyemeyiz. Türkiye kendini çok iyi tarif ediyor: Devletin laiklik anlayışı ve dinin yeri çok netleşmiştir. Bazıları bunu anlayamıyor. Yani çifte standart Batılılarda. AB sürecinde sorun İslam faktörü değil. Avrupa’daki fanatizm Türkiye’yi itiyor. Kendilerine ayrı bir kimlik bulmaya çalışıyorlar. Papa’nın başını çektiği bir grup AB’de Hıristiyan kimliğini öne çıkarmak için uğraş veriyor.

Kitap hastanesine 500 bin euro
İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’nin faaliyetlerine dönelim. Bu yıl UNESCO’dan da destek sağlayarak önemli bir projeye imza attınız. Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki elyazması kitapların onarılması ve kurtarılması amacıyla bir ‘Kitap Hastanesi’ kurulacak.
– Süleymaniye dünyanın en zengin yazma eser kütüphanelerinden biri. 100 binin üzerinde yazma eser var. Dünyada böyle bir koleksiyon yok. Bir kısmı süslemeli, bir kısmı süslemesiz kitaplar. Zaman içinde eskiyor, yıpranıyorlar. Kâğıtları bozuluyor. Bunların restorasyon ihtiyacı var. Süleymaniye’de bir restorasyon ünitesi bulunuyordu. Bu küçük üniteyi bir hastaneye dönüştürelim dedik. Bizim merkezimiz (IRCICA) ile UNESCO birlikte proje hazırladık. AB’yi de işe kattık. 29 Kasım’da Paris’te bir protokol imzalandı. Kültür Bakanlığı ile çalışmaya başlayacağız.

Kitap Hastanesi’ne sağlanan maddi destek ne kadar?
– 500 bin euro’luk bir fonla başlanacak. Süleymaniye kompleksi içinde yeni bir yer hazırlanıyor. Türkiye’de bu çapta ilk olacak.

Kütüphanede neler var?

İslam kültürü, bilimi, İslam ülkeleri medeniyeti, tarihi, sanatı, mimarisi, dili, edebiyatı ve benzeri konulardaki kaynak eserlerden oluşan koleksiyona sahip ve sahasında dünyanın önde gelen ihtisas kütüphanelerinden biri olan IRCICA Kütüphanesi; satın alma, bağış ve değişim (dünyadaki 75 ülkeden 490 akademik kurumla aktif değişim programı uygulayarak) yoluyla oluşturulmuş olup her geçen gün süratle büyümektedir.
Üçüncü Halife Hz. Osman’a ait Kuranı Kerim de çoğaltılarak dağıtılacak. Kütüphaneden bazı örnekler:

138 dilde (ağırlıklı olarak Türkçe, İngilizce, Arapça, Fransızca, Almanca, Farsça, Rusça, İspanyolca, İtalyanca, Osmanlıca, Boşnakça, Urduca) 65.000 cilt kitap, 1460 adet süreli yayın,
Vedat Eldem (1906-1983): Kitap, harita ve atlas koleksiyonu,
Prof. Dr. Ahmet Ateş (1917-1966): Şarkiyat koleksiyonu,
Şarjah Emiri, Sultan bin Muhammed el-Kassimi (1939-): Yurtdışındaki çeşitli müzayedelerden Türk edebiyatıyla ilgili yazma eserler ve İbrahim Müteferrika baskılarını toplayıp ‘Bunları vatanına getirdim’ diyerek bağışladığı koleksiyon,
İbrahim Artuk (1915-1996) ve Cevriye Artuk (1918-): Zengin bir nümizmatik koleksiyonu,
Prof. Dr. Oktay Aslanapa (1914-): Türk sanat ve mimarisi koleksiyonu,
Machvumetis Saracenorum Principis, Eius Que ALCORAN, by Robertus-Hermannus Damlata Ketenensis, edited by Theodori Bibliandri, Zürich: Mense Martio, 1550, 3 cilt 1 ciltte. (Latince Kuranı Kerim)

Mostar’dan Kudüs’e

Kudüs 2015 diye bir mimari projeniz var.
– Önce Mostar projesini tamamladık. Köprü yıkıldıktan sonra 1994 yılında “Mostar 2004” diye bir proje başlattık. Mostar Köprüsü onarıldı. Mimar Sinan’a ait Karagözbey Camii başta üç camii restore ettik. Mostar bittikten sonra 2005 yılında göreve başlar başlamaz İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu ile birlikte Kudüs’e gittik. Sur içindeki tarihi Kudüs’le ilgili bir proje başlatıyoruz. Geçen yaz İtalya Bari Üniversitesi’nden bir grup akademisyen ve öğrenci Türkiye’den meslektaşlarıyla Kudüs’e giderek araştırma yaptılar.

Lübnan’da, Filistin’de, Irak’ta kan gövdeyi götürürken Kudüs’te kültürel bir çalışma başlatmak güç olsa gerek. İsrail faktörü de var…
– Doğru, Kudüs’ün zorluklarını yaşıyoruz. Ancak bir kültürü de muhafaza etmek gerekir.

Irak işgali sırasında Bağdat’ta yağmalanan müzeler için de bir şeyler yapılabilir.
– Bağdat’ta vakıflara ait, harap olmuş bir kütüphane var, dağıtılmış. Orayı onaracağız.

İkinci Moğol isyanı

Moğol isyanı sırasında yağmalanan kütüphaneler nedeniyle Dicle’nin sularının siyaha boyandığını yazar tarihçiler…
– İkinci Moğol isyanı oldu, Bağdat’ın başına gelenler. Bağdat’tan o kütüphaneden bize talep geldi, kitaplar yanmış, yok olmuş, destek verir misiniz diye. Hem kendi koleksiyonumuzdan mükerrer kitapları hem Türkiye’den çeşitli kurumlardan kitaplar toplayarak 20 koli gönderdik.

Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü’nü İstanbul’u anlatan kitabıyla aldı. Benim Adım Kırmızı’da da Osmanlı nakkaşlarını anlatır. İstanbul’da İslam ve Osmanlı medeniyeti üzerine araştırma yapan bir merkezin adını daha fazla duyurmak gerekmez mi?
– Özellikle Balkanlar’da yaptığımız sempozyumlarda Osmanlı medeniyeti ve Türklerin hoşgörüsünü anlatıyoruz.

Türklere karşı büyük muhabbet

Ortadoğu ve Arap dünyasında da etkilisiniz, son dönemde Türkiye’yle ilgili olarak Osmanlı’dan ve Birinci Dünya Savaşı’ndan kalma önyargılarda değişim gözleniyor mu?
– Türklere karşı halkta büyük bir muhabbet var: Suriye’de, Mısır’da yaptığımız toplantılarda bunu görebiliyoruz. Şam’da 2005’te Cumhurbaşkanı’nın himayesinde “Osmanlı Döneminde Şam Bölgesi” konulu bir kongre düzenledik. Osmanlı’nın yaptığı imar faaliyetlerini, vakıfları anlattık. Suriye Kültür Bakanı toplantıdan sonra “Tarihimizi yeniden yazmalıyız” dedi. Bizde, ders kitaplarındaki aleyhte bölümleri karşılıklı kaldırmayı önerdik.

Dr. Halit Eren kimdir?
1953 yılında Gümülcine’de (Batı Trakya, Yunanistan) dünyaya gelen Halit Eren, ilk ve orta tahsilini Batı Trakya’da, lise öğrenimini Sakarya’da, yüksek tahsilini 1976’da İstanbul’da tamamladı. 1989’da Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı’nda yüksek lisansını ve 1995 yılında aynı üniversitenin Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türk Tarihi Anabilim Dalı’nda doktorasını tamamladı.
Dr. Halit Eren 1981’de araştırmacı, Kütüphane ve Dokümantasyon Bölüm Başkanı olarak İslam Konferansı Teşkilatı İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi’ne (IRCICA) katıldı. Daha sonra aynı merkezde Genel Direktör Yardımcılığı görevini üstlendi. 2005’te IRCICA Genel Direktörlüğü’ne atandı. İyi derecede İngilizce, Arapça ve Yunanca dillerini bilen Dr. Eren, Farsça ve Slav dillerine de vâkıftır. 

http://www.milliyet.com.tr/2007/01/01/siyaset/siy00.html

Yorumlar kapatıldı.