İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

AB, tren, ray ve Türkiye

Fransa ve Hollanda’da anayasa referandumlarından olumsuz sonuçlar çıkması üzerine, tarihinin en karanlık ve sorunlu yılını 2005’te yaşayan Avrupa Birliği, 2006’da, ‘genişleme’, ‘ortak dış politika ve savunma stratejisi’, ‘kamuoyu ile ilişkiler’ gibi alanlarda ‘düşünme süreci’ durgunluğu geçirdi. AB, 2006’ya, Lük-semburg Başbakanı Jean-Claude Juncker’in, “Olup bitenlerden utanıyorum. Çalışmalarımızı 10 yıl askıya alabiliriz” sözleriyle girdi. Yıl sonunda ise Belçika Başbakanı Guy Verhofs-tadt’ın, “Çıkmazdan çıkamıyoruz” sözleri kayıtlara geçti. Bu iki değerlendirme arasındaki bir yıllık süreçte yeni ve somut adımlar atamayan AB, Ankara Antlaşması’nın ek protokolünü uygulamayı aksatan Türkiye’nin katılım müzakerelerini kısmen askıya aldı.

Brüksel’de, 17 Aralık 2004’te yapılan AB zirvesinde buluşan devlet ve hükümet başkanları, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılmasını kararlaştırmıştı. Liderler, Ankara’dan, bu tarihten önce, Ankara Antlaşması’nı tüm AB üyelerine ve bu arada Güney Kıbrıs’a da uyarlayan protokolü imzalamasını istemişlerdi. Bu gelişmenin, hukuki açıdan, Güney Kıbrıs yönetiminin Türkiye tarafin-dan tanınması anlamına gelmeyeceği, ancak bu yönde atılmış bir adım olarak değerlendirileceği özellikle belirtilmişti. Gümrük Birliği’nin kapsama alanını genişleten Ankara Antlaşması ek protokolü, AB ve Türkiye tarafından imzalandı. Taraflar, Kıbrıs konusunda tavır belirleyen birer deklarasyonu da belgeye ekledi.

ÇALKANTILI MÜZAKERE SÜRECİ
AB ile başlayan müzakere sürecinde 2006 yılında tüm fasıllarda tanıtıcı ve ayrıntılı tarama toplantıları tamamlanırken, sadece bilim ve araştırma faslında fiili müzakerelere geçilebildi. Lüksemburg’a 12 Haziranda, gece geç saatlerde ulaşan Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül başkanlığındaki Türk heyeti, Türkiye-AB Ortaklık Konseyi’ne katıldı. Bunun ardından tarama süreci ve diğer teknik hazırlıkları tamamlanan birçok faslın, alan ve limanların açılmamasını gerekçe gösteren Güney Kıbrıs’ın adını açıkça koymadığı vetosu nedeniyle müzakerelere açılması mümkün olmadı. Müzakere sürecinde Türkiye’nin karşılaştığı diğer bir sıkıntı, bazen AB Komisyonu bazen de üye ülkeler tarafından fasıllara açılış ve kapanış kriterleri getirilmesi isteği oldu. AB Komisyonu, 29 Kasım’da üye devletlere sunduğu önerilerde Gümrük Birliği’yle ilgili 8 fasılda müzakerelerin dondurulmasını ve limanlar açılana dek kalan fasılların kapatılmamasını istedi. Bu öneri, Genel İşler Konseyi’nde ve AB zirvesinde kabul edilerek onaylandı.

İLERLEME’ME’ RAPORU
Türkiye İlerleme Raporu’nu kasım ayında yayımlayan AB Komisyonu, imzalanan Ankara Anlaşması Ek Protokolü’ne rağmen limanların ve havaalanlarının Güney Kıbrıs’ın kullanımına açılmadığı tespitinde bulunması dışında, Türkiye’de reform sürecinin yavaşladığından söz etti, Türk Silahlı Kuwetleri’nin siyaseti önemli oranda etkilemeyi sürdürdüğünü belirtti.

Yargı alanında Türkiye’nin yaptığı düzenlemelere rağmen, Türk Ceza Kanunu’nun 301’in-ci maddesinin şiddet içermeyen fikirlerin ifadesini kısıtlamaya yönelik kullanılmasından şikayet edilen raporda, yolsuzlukla mücadelede Türkiye’nin son 1 yılda özellikle kamu yönetiminde şeffaflık açısından sınırlı ilerleme sağladığından bahsedildi. Raporda, Türkiye’deki azınlıklar konusuyla ilgili olarak, Türk yetkililere göre Lozan Anlaşması uyarınca Türkiye’deki azınlıkların Yahudiler, Ermeniler ve Rumlar oldukları, ancak azınlık olarak tanımlanabilecek başka toplumların da bulunduğu belirtildi. Raporda, aile içi şiddet, namus cinayetleri, kız çocuklarının okula gönderilmemesi, siyasette kadınların yeterince temsil edilmemesi gibi kadın-erkekeşitliğini ilgilendiren konulara da değinilirken sendikal haklarla ilgili Türkiye’nin son bir yılda hiçbir ilerleme kaydetmediği savunuldu. Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu, Hollandalı Hristiyan Demokrat üye Camiel Eurlings tarafından kaleme alınan Türkiye raporunu oylayarak kabul etti. Bağlayıcı özelliği olmayan tavsiye niteliğindeki raporda, Türkiye’ye AB üyeliği yolunda yapılan ‘reformların hızlandırılması’ çağrısında bulunuldu. Raporda, özellikle ifade özgürlüğü, dini haklar ve azınlık hakları, si-vil-asker ilişkileri, kadın hakları, sendikalar, kültürel haklar ve yargının bağımsızlığı alanlarında reformların ve uygulamanın hızlandırılması istendi. Yüzde 10 olan seçim barajının indirilmesi istenen raporda, bu sayede Kürt partileri de dahil olmak üzere TBMM’de daha geniş temsil sağlanacağı belirtildi. AB yolunda yapılan reformları yansıtacak yeni bir anayasaya ihtiyaç olabileceği kaydedilen raporda, Ermenistan ile diplomatik ve iyi komşuluk ilişkilerinin başlatılmasında Türkiye’nin ön koşulsuz olarak gerekli adımları atması ve bu ülkeyle sınır kapısını bir an önce açması istendi. Türkiye’nin limanlarını Güney Kıbrıs’a açması da talep edilen raporda, “Kıbrıs dahil, tüm AB üyelerinin tanınması, müzakere sürecinin zorunlu parçasıdır” denildi. AA

http://www.birgun.net/bolum-63-haber-32649.html#haber_basi

Yorumlar kapatıldı.