İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

KÜRTLER SUÇLANDI, MEZAR BAHARA KALDI

NURİ FIRAT

Yeni yıla girerken, 2006’dan kalan en önemli gündemlerden bir tanesi hiç kuşkusuz Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Xirabêbaba (Kuru) köyünde 17 Ekim’de köylülerce ortaya çıkarılan toplu mezar oldu. Toplu mezar 2007’nin de en önemli gündemleri arasında yer alacak. Çünkü ortada ciddi iddialar var ve h�l� incelenmemiş bir toplu mezar söz konusu.

Türk Tarih Kurumu (TTK) Başkanı Yusuf Halaçoğlu, mezarın 1915 döneminden değil, Bizans döneminden kaldığında ısrar ediyor. Resmi ezberi bozmadan Kürtleri suçlayan Halaçoğlu, ellerinde bunu kanıtlayacak veriler olduğunu söylüyor ve ardından çelişkili bir şekilde, ‘Mezar incelenmeden sağlıklı bilgi elde etmek mümkün değil’ diyor. Prof. David Gaunt ise, söz konusu bölgede 1915’te çok sayıda katliamın olduğunu ifade ederek, benzer mezar sayısının fazla olduğunda ısrar ediyor.

Halaçoğlu, mezar için nisan ayında girişimlerde bulunacağını açıklarken, Köy muhtarı Sadık Koçhan, bir heyetin köyde incelemelerde bulunduğunu söyledi. Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar ise, herhangi bir incelemenin söz konusu olmadığını belirterek, başvuru olması halinde kamuoyu önünde mezarı açıp inceleyebileceklerini açıkladı. İHD de konu hakkında ocak ayından itibaren girişimlerde bulunacak.

TTK’den çelişkili açıklama

Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu, Nusaybin’in Xirabêbaba köyünde ortaya çıkan toplu mezar konusunda girişimlerde bulunacaklarını söyledi. Halaçoğlu, mezarın incelenmesinden sonra sağlıklı bilgi elde edebileceklerini söyledi, ama yine de toplu mezarın Ermeni Soykırımı’ndan kalmadığını, Roma veya Bizans dönemine ait olduğunu savundu. Halaçoğlu, ellerinde bu iddialarını kanıtlayacak veriler olduğunu ve rahatlıkla açıklayabileceklerini söyledi.

Nisanda girişimler olacak

Halaçoğlu, mezardan alınacak bulguların incelenmesi durumunda iddialarının kanıtlanacağını ileri sürdü. Kış koşullarından dolayı şu anda mezarı incelemelerinin zor olduğunu kaydeden Halaçoğlu, nisan ayında girişimlerde bulunacaklarını açıkladı. Halaçoğlu, Meclis başta olmak üzere, ilgili resmi kurumlara mezarın incelenmesi için gerekli başvuruyu yapacaklarını da bildirdi. Halaçoğlu, mezarın açılması için uluslararası bir heyetin kurulması önerisine katıldığını ve heyete Ermenistan’dan da bilim insanlarının dahil olmasının önemli olduğunu söyledi.

Kemikler yeterli

Bu görüşlerinden sonra Halaçoğlu, çelişkili bir şekilde, kesin sonuçların ise bulguların incelenmesinden sonra elde edilebileceğini kaydetti. Halaçoğlu, incelenmenin çok zaman almayacağını, kemiklerin ya da mezardan alınacak toprağın incelenmesinin yeterli olacağını belirtti.

Kanıt: Tehcir güzergahı

Halaçoğlu, toplu mezarın Ermeni veya Süryanilere ait olmadığının en önemli kanıtı olarak ise, söz konusu köyün Ermeni tehciri sırasında kullanılan güzergahta bulunmamasını gösterdi. İsveçli Prof. David Gaunt ise, Halaçoğlu’nun bu iddiasına karşılık, Birinci Dünya Savaşı sırasında Musul’dan sürgün edilerek Mardin’e gönderilen ve burada ev hapsinde tutulan Jacques RhŽtorŽ adlı Fransız Dominiken Rahibi’nin yazdıklarını gösteriyor. Yaşlı bir rahip olan RhŽtorŽ, bu sırada tehcir güzergahının Diyarbakır vilayeti üzerinden olduğunu ve Mardin’in de kullanıldığını yazmıştı. Birçok yerel yöneticinin eylem ve kişilikleri hakkında da bilgi veren RhŽtorŽ, tehcir sırasında söz konusu güzergahta ölenlerin toplam sayısını 200 bin olarak kayda geçirmişti.

Kürtler suçluymuş!

Halaçoğlu’nun en ilginç iddiası ise, katliamı inkar edemeyen resmi çevrelerin bir yerden sonra ‘Türkler yapmadı, Kürtler Ermenileri katletti’ suçlaması oldu. Halaçoğlu, Osmanlı’nın resmi politikası olduğunu kabul etmektense, ‘Katliam yok, olsa bile Kürtler Ermenilerle çarpıştı, onlar tarafından katledildiler, onlar da Kürtleri katlettiler. Ancak Kürtler de bizim yurttaşlarımız olduğu için biz bunları dünyaya açmak istemiyoruz’ şeklindeki iddialarını sıraladı.

Muhtar: Heyet inceledi

Mezarın incelenmesi konusunda hala bir girişim söz konusu değil. Xirabêbaba (Kuru) Köyü Muhtarı Sadık Koçhan’ın verdiği bilgilere göre, Ankara’dan giden tarihçilerin de aralarında bulunduğu bir heyet, köyde incelemelerde bulundu. Koçhan, Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar ile Nusaybin Kaymakamı ve beraberindeki heyetin mezarla ilgili haberlerin basına yansımasından sonra köyde incelemelerde bulunduğunu ve mezardan kemiklerle toprak aldıklarını söyledi. Ancak bu bilgiler Mardin Valisi tarafından doğrulanmadı.

Vali: Kamuoyu önünde açılsın

Mardin Valisi Mehmet Kılıçlar, mezar hakkında bilgi sahibi olduklarını, ancak herhangi bir bilimsel inceleme yapılmadığı için bir şey söylemelerinin erken olduğunu söyledi. Köyde inceleme yaptıkları ve bazı bulguları incelemek üzere Ankara’ya gönderdikleri yönündeki bilgilerin doğru olmadığını belirten Kılıçlar, şimdiye kadar mezarın incelenmesi için herhangi bir başvurunun olmadığını da aktardı. Kılıçlar, mezarın basın ve kamuoyu önünde incelenmesi ve gerçeklerin ortaya çıkarılması gerektiğini söyledi.

‘Dara’daki durumla köyünüzdeki durum aynı’

Köy Muhtarı Sadık Koçhan, ortaya çıkarılan mezara benzer çok sayıda mezarın yörede bulunduğuna dikkat çekerek, köyde incelemelerde bulunan heyetteki bazı kişilerin kendilerine ‘Dara’daki durum ne ise sizin köydeki durum da aynıdır’ dediklerini aktardı. Konuyla ilgili araştırmaları bulunan İsveçli Prof. David Gaunt da 7 Kasım’da Ülkede Özgür Gündem gazetesinde yayınlanan demecinde, Xirabêbaba’daki toplu mezarla ilgili olarak Dara köyüne dikkat çekmişti. Gaunt şunları belirtmişti: ‘Köyün Nusaybin’den çok Dara’ya (bugünkü Oğuz köyü) yakın olduğu dikkate alındığında, toplu mezarda bulunan iskeletlerin büyük bir ihtimalle 14 Haziran 1915’te Dara’dan toplanmış ve katledilmiş olan 150 Ermeni ve 120 Süryani aile reisine ait olduğunu düşünüyorum.’

‘Kuyular mezar yapıldı’

Yörede çok sayıda mezarın bulunması, aynı zamanda Prof. Gaunt’un sözünü ettiği Dara katliamı sırasında kullanılan kuyu ve mağaraları da gündeme getiriyor. Prof. Gaunt, bu konuda şunları söylemişti: ‘Katliamdan kaçıp kurtulmuş olan bir Süryani’nin anlatımına göre, 150 Ermeni ve 120 Süryani, toplam 270 kişi kasabadan çıkarılarak bir süre yürütülmüş, sonrasında öldürülerek cesetleri bir kuyuya atılmıştı. Ancak Süryaniler ve Ermenilerin iki ayrı grup halinde öldürülmüş olmaları, Süryanilerin cesetlerinin kuyuya atılırken, Ermenilerin bu mağaraya atılmış olması muhtemeldir.’
http://www.gundemimiz.com/haber.asp?haberid=26998

Yorumlar kapatıldı.