İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni sorununda Nâzım tek değil

http://www.sabah.com.tr/2006/12/24/gnd101.html

Nâzım tek değilmiş!

Cevad Ulunay ile Halide Edip’in de Ermeni olaylarını yazdığı ortaya çıktı.

Ermeni sorununda Nâzım tek değil

Nâzım Hikmet’in “Akşam Gezintisi” başlıklı şiirinde 1915’te yaşanan Ermeni olaylarından bahsetmesinin ortaya çıkması, o dönemin diğer önemli edebiyatçılarının da eserlerinde aynı konuya yer verip vermedikleri sorusunu gündeme getirdi. Tarihçiler, 1915 olayları sırasında iktidarda bulunan İttihat ve Terakki Partisi’ne muhalif olan birçok yazarın, partinin iktidardan düştüğü 1918 yılından sonra Ermeni olaylarına değindiğini, bu konudaki en ağır ifadeleri ise o günlerin etkin gazetecilerinden olan Ref’i Cevad Ulunay ile ünlü romancı Halide Edib Adıvar’ın söylediğini belirtiyorlar.

‘KATLETME’ DİYE NİTELEDİ
İttihat ve Terakki’nin işbaşından ayrılmasından sonra, 1919 yılında kurulan askeri mahkemelerde parti liderlerinin yanısıra 1915 tehcirinde görev alan bazı idareciler yargılandı ve “Ermeniler’e kötü davranmakla” suçlanan Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey ölüm cezasına çarptırılarak, 9 Nisan günü Beyazıt Meydanı’nda idam edildi. Kemal Bey’in idamından sonra, Alemdar gazetesinin başyazarı ve İttihat ve Terakki’nin önde gelen muhalifi olan Ref’i Cevad, 12 Nisan tarihli başmakalesinde Kemal Bey’i kastederek şunları yazdı: “O, bir kol idi. Şeriatın kuvvetli satırı, insanlık için zararlı bir unsur olan bu kolu kopardı. Sıra, onu düşünen dimağlardadır. Bu kafalar taşın altında ezilmeli, onlar nasıl milletin kadınlarını dul bır a k t ı l a r s a , kendi kadınları da dul kalmalı.” Ref’i Cevad, aynı günlerde çıkan bir başka başyazısında da 1915 olaylarını “katletme” diye niteledi ve bugünün diliyle “…Dünya kamuoyunun aleyhimizde ciltler dolusu eserler yazmasına sebep olan katletme davaları” ifadesini kullandı.

SÜRGÜN EDİLDİ
1924’te hazırlanan meşhur “150’likler listesi”ne alınması üzerine sürgün edilen Ref’i Cevad, 150’liklerin 1938’de affedilmesinden sonra tekrar Türkiye’ye dönerek gazete yazıları ve kitaplar yazmaya devam etti. Türkiye’nin en çok okunan yazarlarından biri oldu. 1968’deki ölümüne kadar politika üzerine tek bir satır bile kaleme almadı. 

‘Bizim için bir şey yap diyorlar ben ne yapabilirim?’

1915 olayları ile ilgili olarak Türkiye’nin o dönemdeki yöneticilerini suçlayan en tanınmış edebiyatçılarımızdan biri de “Vurun Kahpeye”, Sinekli Bakkal” ve “Ateşten Gömlek” gibi tanınmış romanların yazarı olan ve Kurtuluş Savaşı yıllarında cephelerde “Halide Onbaşı” olarak hizmet veren Halide Edib Adıvar idi. Halide Edib, 1917’de “kız okulları” açmak için gittiği Beyrut’tan İstanbul’daki bir dostuna gönderdiği mektuplarda Ermeni tehcirinden söz ediyordu. Ünlü romancı, şimdi özel bir koleksiyonda bulunan mektuplarından birinde, 1 Mart 1917’de, Ermeni tehcirinden sert ifadelerle bahsederken, şöyle yazıyordu:

MEKTUPTA ANLATIYOR
“…Çöllerde ot yiyerek karınları şiştikten sonra kimi anasını, kimi babasını, bir çokları da çocuklarını kaybettikten sonra buraya düşmüşler. …Bu bedbahtlarla hemen birbirimizi sevdik. Çocuklarıyla, kadınlarıyla ayrıca meşgul oluyorum. Küçüklerine bir sınıf açtık, okutuyoruz. Anası açlıktan ölen, babası yanında öldürülen 12 yaşında bir Ermeni kızı geldi, iltica etti. Mahzun büyük gözleriyle etrafımda dolaşıyor, lüzumlu lüzumsuz elimi öpüp ağlıyor. Bahçede bir facia daha var! Oğlunu yanında öldürürlerken birdenbire dilini kaybeden bir bedbaht, öteki oğlunu ve ailesini nereye attıklarını bilemiyor. Ayakları çıplak, gözleri elem içinde, mütemadiyen işaretle felaketini haykırıyor. Bazen geceleri çocuğu ölen bir kadın gibi, başı elleri içinde dövünüyor, dövünüyor. Gündüzleri yazı yazarken bazen hıçkırdığını işitiyorum. Pencereye koşuyorum, aşağıda bahçede ellerini sallıyor, oğlunun kalbinden kurşun geçerken çıkan sesi göklere uluyor, söylüyor. İşte bunlardan binlerce, yüzlerce var. Ermeniler bana diyorlar ki ‘Senin Suriye’ye gelmeni iki aydır uykumuz kaçarak bekledik. Bizim için bir şey yap.’ Ben ne yapabilirim? Şam’da beni bir saat eski dar sokaklarda dolaştırdıktan sonra götürdükleri bir yerde kadın, erkek söylediler, söylediler ve birdenbire çok metin görünen bir erkek başını kollarının arasına alarak yüksek sesle ağlamaya başladı. Bu hep böyle! İşte yeni kabine bu emsalsiz zulüm ve cinayetin hiç olmazsa netayicini tahfif edemez mi? Ben kendi hayatımla bu fena ve çirkin şeyi ödeyebilsem öderdim. Fakat benim hayatım nedir ki?!” 

Mektup Özel Bir Koleksiyoncuda

Cumhurıyet’in ilk yıllarının önemli edebiyatçılarından birisi olan Halide Edib Adıvar, “Vurun Kahpeye”, “Sinekli Bakkal” gibi romanların yazarı. Yazarın 1915 Ermeni tehcirine yönelik gözlemlerinin yer aldığı mektup, şu an özel bir koleksiyonerde bulunuyor.

Yorumlar kapatıldı.