İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ahmet Ertegün’ün rüyası: Cosmos!

Kazım Kanat

‘Ahmet Ertegün’ün ayağı kaydı, düştü. Şimdi hastanede yaşam savaşı veriyor,’ haberini öğrenince bu yaz yaşadıklarımı hatırladım. Ölüm haberini öğrenince ise, sanki çok yakın bir dostu yitirmiş duygularına kapıldım. Bodrum’dan İstanbul’a dönüyorum. Uçağa gitmek için otobüse binerken yanımdaki yaşlı adamın ayağı takıldı. Çok kötü düşecekken havada kolundan yakaladım. Yanındaki şık giyimli bayan İngilizce defalarca teşekkür etti. Yaşlı adam ise içten gülümsedi: “Teşekkürler genç adam!” “Asıl benim sana bir teşekkür borcum var,” dedim. Sonra tuttuğum elini hafifçe sıktım. Sonra da belki beni tanır diye gözlerinin içine bakarak dedim ki: “30 yıl önce başkanlığını yaptığınız Cosmos takımını Türkiye’ye getirmiştiniz, hatırladınız mı?” dedim. “Hatırlamaz mıyım?” dedi. “İstanbul’a geldiğinizi de Türk basınından sadece benimle (o günlerde Hayat mecmuasındayım) röportaj yaptınız. Ayrıca Cosmos’un o ünlü oyuncuları ile beni tanıştırdınız”. Bir kez daha gülümsedi ve yüzüme dikkatlice baktı. Bu kez ben gülümsedim. “Zorlamayın kendinizi. Beni hatırlayamazsınız. O günlerde genç ve uzun saçlı biriydim. Biraz da yakışıklıydım!” Bu kez beraber güldük. Sonra kulağına eğilip o gece resepsiyonda sahneye çıkan dansözle, (Sanırım Nesrin Topkapı’ydı) göbek attığını hatırlattım. “O geceyi hep hatırlarım,” dedi. Kol kola girdiğimiz uçakta yerine oturttum. Yazları yaşadığı Bodrum’da görüşmek üzere ayrılırken eşi Mica’ya beni gösterip bir şeyler anlatıyordu. Bir kez daha birbirimize bakıp gülümsedik. O da benim gibi Bodrum’a aşıktı. Dünyada gidebileceği o kadar yer varken Ahmet Ertegün her yaz Bodrum’a geliyordu. Elbette peşinden dünya starları… Kimi müzisyen, kimi sinema sanatçısı… Elbette Bodrum’a geldiklerinde Ahmet Ertegün’ün evinde kaldılar. Bodrum’un o gürültülü gecelerinden kaçıp mavi tura çıkıp koylarda sabahladılar. Bugün Bodrum, dünya starlarının dinlenme yeriyse bunda en büyük pay sevgili Ahmet Ertegün’e aittir. Şimdi yazıya burada nokta koyuyorum. Geçen gün Hıncal Uluç’u okuyunca ürperdim. Ahmet Ertegün ölüm döşeğinde yatarken Bay Uluç, hiçbir şey hissetmediğini yazdı. Nedenini de yazınca tüylerim bu kez diken gibi oldu. Neymiş efendim, Modern Folk Üçlüsü’nü dünya şöhreti bir grup yapması için Ahmet Ertegün’e gitmiş de o hiç oralı olmamış. O Türklerin yüzüne bakmamış ama yabancıları hep şöhret yapmış. Oysa ben TV’de Ray Charles belgeselini izlerken hep Ahmet Ertegün ismini duydum ve bir Türk olarak gurur da duydum. Vay be! Bu neyi anlatır: Hıncal Uluç’un kötü değil çok kötü bir menajer olduğunu. Hele ölüm sonrası Bay Uluç’un yazısını okuyunca bu duygunun kin ve nefrete dönüştüğünü gördüm. Bir gazeteci olarak utandım. ‘Türkler 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt’ü öldürdü’ diye yazan Orhan Pamuk’a övgüler yağdır; Türk ve Türkiye ismini dünyaya duyuran Ahmet Ertegün’ün ölümünün ardından acımasız yaz! Bunun adı gazetecilik değil!) Öyleyse şu gerçeği yazayım da dünya bilsin: Amerika’da futbol yoktu. Futbol oynayacak stad bile yoktu. Ahmet Ertegün, dünya starlarını topladı ve ismini de yeni bulunan bir yıldızın ismini verdi: Cosmos. Dünya futbol tarihinde bir yenilik yaptı ve ilk kez formaların arkasına futbolcu isimleri yazdırdı. O efsane kadroda kimler yoktu ki… Dünya futbolunun gelmiş geçmiş bir numarası Pele. Almanların imparatoru Franz Beckenbauer. Hollanda futbolunun ‘Sarı fare’ lakaplı efsane ismi Cruyff. Brezilya’nın unutulmaz kaptanı Carlos Alberto. İtalyanların iki metrelik dev santraforu Chinglia. Lafın özeti: Dünyada kim starsa Cosmos o oyuncuyu aldı. (Trabzon’dan Engin bile gitti.) Bu dev kadronun kalecisi ise bir Türk; Yasin Özdenak’tı. Özdenak, Cosmos’un takım kaptanlığını da yaptı. Futbolu bıraktı, o harika takımın antrenörü oldu. Cosmos, Harlem gibi hep dünyayı gezdi. Türkiye’ye de geldi. Cosmos, Coşkun Özar’nın yönettiği Galatasaray’la oynadı ve 1-0 yenildi. (Maçın tek golünü bugün Şeker antrenörü olan o günün 18 yaşındaki starı Metin Yıldız attı. Cosmos’un yenilgisi dünyada olay oldu!) Ahmet Ertegün, futbolu Amerika’ya sevdiren biridir. Yani o bir Türk’tür. Bu bile en büyük gururdur. 

http://www.sabah.com.tr/cp/yaz1047-20-119-20061224-102.html

Yorumlar kapatıldı.