İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Stockholm yolunda Orhan Pamuk peşinde…

Ali Bayramoğlu 

Bu hafta Nobel haftası… Resepsiyonlar, ödüller, yemekler, çeşitli sanat etkinlikleri Stockholm’da birbirini takip ediyor ve edecek.

Nobel Ödüllü yazarımız Orhan Pamuk’un ödül konuşmasını dinlemek, mutluluğunu paylaşmak üzere Stockholm yolundayız.

Pamuk ödül konuşmasını 7 Aralık’ta yapacak, ödülünü ise 10 Ocak’ta alacak; 7 Aralık günü Türk Büyükelçiliği’ndeki, 10 Aralık gecesi ise İsveç Kralı’nın sarayındaki yemeğe katılacak…

Ödül aldığı zaman alkış ile eleştiri arasında kalan, tereddüt geçiren Türk basını Orhan Pamuk’u bu kez önemli ve nitelikli bir kalabalıkla izlemeye gidiyor.

Uçak gazeteci dolu…

Doğan Hızlan, Hasan Cemal, Derya Sazak, Okay Gönensin, Fehmi Koru, Cengiz Çandar, Kürşat Bumin, Soner Yalçın, Oray Eğin, Bal Çiçek Pamir, Ferhat Boratav, Cüneyt Özdemir, Banu Güven ilk görebildiklerimiz…

Türkiye’nin ve Türklerin itiş kakışta, savaşta, siyasette, sporda, şarkı türküde isminin geçtiği, dünya çapında bilindiği ve tartışıldığı olmuştur.

Ama sanat konusunda bu çapta bir gelişme ilk defa oluyor.

Biraz Nazım Hikmet biraz da Yaşar Kemal dışında dünyada sirküle eden, okunan, dünya edebiyatına mal olmuş şair ve yazarımız pek olmadı.

Gazeteci ve gözlemci kalabalığının nedeni bu belki de.

En kuvvetli Türk yerine en yaratacı Türk’ü takdir etmeye gidiyoruz…

Bu tür başarılar insanları ve kültürleri rahatlatır ve özgürleştirir.

Orhan Pamuk’a en karşı olanlar bile onun yazdığı dili konuştukları, onunla aynı kültürü paylaştıkları oranda bu başarının bir parçası oldular.

Bu iş Galatasaray’ın UEFA’yı kazanmasından, Fatih Terim’in Milan’a hoca olmasından, Eurovizyon şarkı yarışmasının kazanılmasından biraz farklı…

Bu dünyada “yaratıcı edebiyat” açısından Nobel Ödülü’nün ötesi yok…

Ama Orhan Pamuk Nobel’i, birçok diğer Nobel’den de farklı…

Entelektüel düzeyi Avrupalı’yı zorlayacak derece yüksek, edebi sorunu ve soruları onu dünya edebiyatının öncülerinden yapacak kadar taşıyıcı, uslüp ve kurgusu romanı içinden yenilecek kadar etkili ve en nihayet tarzı ve temaları Türk roman geleneğini temsil edecek ve global raflara katacak kadar buralı, bir eser onunki…

Ve böyle bir ödüle verilen ödülün parçası olmak farklı…

Orhan Pamuk hemen her söyleşisinde ülkesinde sevilmek istediğini söylüyor.

En doğal, en anlaşılır istektir bu.

Bugün ülkenin belki üçte biri onu seviyor.

Ama gün gelecek tüm ülke onu sevecek, onu anacaktır.

Bugün Türk toplumu hasta. Hastalığı aşırı siyasilikten, aşırı siyasetten kaynaklanıyor. Etrafındaki her gelişmeyi, her unsuru, her meseleyi siyasi açıdan ele almasından ve ülkenin ve kimliğinin acil siyasi çıkarları ya da resmi siyasi çıkarları açısından değerlendirmesinden kaynaklanıyor.

Hastalığın ürettiği bilinç hali istiyor ki herkes aynı şekilde düşünsün, bilgi salt siyasi olsun, vasatlık egemen kılınsın, başarı ve takdir biz bir şey yapmadan gelsin…

Öylesine ki bu toplum Orhan Pamuk’un söylediği kimi sözlerinin kendisini, kendisinin bir bölümünü ve geleceğini yansıttığının farkında değil…

Öylesine ki bu toplum Orhan Pamuk’un aldığı ödülün kendisi ve çıkarları için bir ödül olduğunun farkında değil…

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=07.12.2006&y=AliBayramoglu

Yorumlar kapatıldı.