İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sona doğru

Gündüz Aktan

AB’ye ilişkin gelişmeler nedeniyle Sn. Yayla ve Türk liberalleri konusundaki üçüncü ve son yazımı erteliyorum. Finlandiya Başbakanı’nın dünkü Ankara ziyaretinin sonucunu almadan bu yazıyı yazıyorum.
AB Komisyonu müzakere süreci konusunda 6 Aralık’ta alacağı tavsiye kararını 29 Kasım günü ilan etti. Kıbrıs Rumlarına liman ve havaalanlarımızı açmamamız dolayısıyla sekiz faslın müzakeresinin askıya alınmasını Konsey’e tavsiye ediyor.
Komisyonun acele etmesinin ve Gümrük Birliği’ne ilişkin üç ila dört başlık yerine sekiz başlığın askıya almasını önermesinin nedeni basit: Bizimle pazarlık yapmak istiyor. Bu amaçla da Fin Başbakanı’nı gönderiyor. Yeterli tepki gösterirsek belki kısmi askıya alma kararından bile vazgeçecek. Az tepkiye karşılık üç-dört faslı askıya almakla yetinecek.
Karar çıkmadan Sn. Gül’ün hiçbir faslın askıya alınmasını kabul etmeyeceğimizi söylemesi doğruydu. Daha sonra Sn. Başbakan’ın Riga’dan Komisyon kararının kabul edilemez olduğunu söylemesi de.
Riga’dan dönüşünde havaalanında yaptığı basın toplantısında, Başbakan anlaşılmaz bir tutum değişikliği sergiledi. AB üyelik sürecine devamda kararlıymışız; bu karar müzakereleri sadece yavaşlatacakmış, durdurmayacakmış vb. Sanki hemen ve başbakan ağzından konuşmak ve Türkiye’nin sonuca pazarlıksız razı olduğu izlenimi vermek şarttı.
Denebilir ki kapalı kapılar arkasında pazarlık ediyoruz. Peki neden? AB yetkilileri kamuoyu önünde pazarlık ederken, bizim sessiz diplomasiyi yeğlememiz bile kaybetmek için yeterli değil mi?
AB’nin müzakereleri başlatmak konusundaki 17 Aralık 2004 Konsey kararına da benzer şekilde karşı çıkmamıştık. Dönemin İsveç Başbakanı bu kararı nasıl kabul ettiğimizi anlamadığını beyan etmişti. Bu defa da bu tavsiye kararının kabul edilemez bir ceza olduğunu, İngiliz politikacıları ve basını feryat figan yazıyor. Biz ise eskisi gibi yola devamdan bahsediyoruz.
AB böyle kötü bir karar aldıktan sonra, kararın aslında ne kadar lehimize olduğunu anlatır: ‘Müzakereler aksine hızlanacaktır. Kıbrıs sorunu geri plana itilecektir. Bazı üyeler tüm müzakerelerin askıya alınmasını, Almanya ve Fransa ise müzakerelere 18 ay ara verilmesini isterken, Komisyon lehimize olabilecek en iyi kararı almıştır’ vb.
Bizdeki ‘AB-üyeliğini-çok-isteyerek-istemeyenler’ lobisi de hemen faaliyete geçiyor. Kıbrıs sorununda AB’nin tutumunu göz yaşartacak biçimde eleştirdikten sonra, Komisyon’un tavsiyesinin neden lehimize olduğunu anlatıyor. Bu şaklabanlığa isyan etmemek mümkün mü?
Üyelik müzakerelerinde bir kaza olması halinde AB çapasından mahrum olmamızın borsaları sarsarak ekonomik krize yol açmasından korkuluyordu. Bu korkuların boş olduğunun anlaşıldığı bir sırada, Sn. Başbakan’ın birden teslimiyetçi bir havaya girmiş olmasına ne anlam verilebilir? Acaba Newsweek’te çıkan yazının etkisinde mi kalıyor? Cumhurbaşkanlığı önündeki engeli aşmak için, AB sürecinin sivil otoritenin hâkimiyeti yönündeki baskısını muhafaza etmek mi istiyor?
Amerika’nın ‘sert gücü’ Irak’ın bölünmesi, Türkmenlerin geri plana itilmesi ve PKK’nın himayesi gibi Türkiye’yi son derece rahatsız eden bir durum yaratıyor. AB’nin ‘yumuşak gücü’ ise Batı ile ilişkilerimize son darbeyi vurmak üzere.
AB olabilecek en haksız biçimde Kıbrıs Rumlarını destekleyerek, bize ceza veriyor. PKK’nın AB ülkelerinde faaliyetine göz yumuyor. Ermeni soykırımının inkârını cezalandırma yasaları yasama süreçlerinde ilerliyor. Din temelli kimlik farkından dolayı imtiyazlı ortaklık öneriliyor. Siyasi reform süreci, Kürtlere kolektif haklar verilmesi, Ermeni soykırımının serbestçe savunulması ile Hıristiyanların hak ve çıkarlarına indirgeniyor.
AB hem müzakere sürecini sürüncemeye sokuyor hem de bu ‘reform’ sürecini sürdürmeyi amaçlıyor.
AKP hükümeti, AB’nin bu haksız tutumunun yarattığı tarihi fırsatı küçük siyasi hesaplara heba eder de doğru dürüst pazarlık yapmazsa, AB üyeliği hayali sona ermekle kalmayacak, tüm Batı ile ilişkilerimiz krize girecek. Ve nihayet korktuğumuz rejim krizinden de kaçınamayabileceğiz.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=206208

Yorumlar kapatıldı.