İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Onların papasına karşı, bizim de halifemiz vardı…

Mehmet Barlas

Dünyanın ve toplumların ne kadar çok boyutlu ve karmaşık yapılara sahip olduklarını, her gün yeniden anlıyoruz. Örneğin Türkiye’yi ziyaret edecek olan Papa dolayısıyla, bilgi haznemizi, din – dünya ilişkilerinde “Türban”dan başka açılara da yönlendirmemiz gereği ortaya çıktı. Papa Benediktus veya Patrik Bartolomeus gibi uzak coğrafyalardaki insanların dini lideri olmak, bizim yabancısı olmadığımız bir durum. Neticede Osmanlı padişahları da, 1876 Anayasası ile “Halife” unvanını resmen almışlardı. Avrupa’da toprakları ve çok dinli nüfusu bulunan Osmanlı’da devlet başkanının “Halife” de olması, imparatorluğun yapısıyla ters düşerdi. Ancak özellikle Berlin Konferansı ertesinde Osmanlı’nın dağılma sürecine girmesi sonunda Balkanlarda yaşayan ulusların bağımsızlıklarını kazanmaya başlamaları ve ardından Rusya ile yapılan savaş neticesinde nüfusta İslam öğesi ağır basmaya başlamıştı. 1876 Anayasası’ndaki “Halife” unvanı, bu açıdan bizim tarihimizdeki Osmanlı – İslam sentezinin başlangıcı da sayılabilir. Ancak Hilafetin, Ortadoğu Müslümanlarının, 1. Dünya Savaşı’nda Osmanlı’ya karşı İngilizler safında savaşmalarını önleyemediği anlaşıldı. Geriye Türk – İslam sentezi kaldı. Daha önce padişahlar kendilerine Halife demezlerdi. Bu unvanı ilk kez Kırım Rusların eline geçince, “Toprak senin olabilir, ama oradaki insanların manevi lideri benim” diye Çar’a duyuruda bulunan 3’üncü Mustafa kullanmıştı. Bu hafta Türkiye’ye gelecek olan Papa Benediktus’un “Halife”den daha fazla dünya siyasetinde etkisi var mı, bilemiyoruz. Örneğin Vatikan’ın “Annuario Pontificio 2000″ine göre, aşağıdaki Katolik Kiliseleri ve cemaatleri de “Papa” unvanıyla anılan ve aynı zamanda “Batı’nın Patriği” sayılan “Roma Episkoposu”nun mutlak hakimiyeti altındadır: Arnavut Katolik Kilisesi (62 bin) / Bulgar Katolik Kilisesi (15 bin) / Dogu Asuri Kilisesi (400 bin) / Ermeni Katolik Kilisesi (362 bin) / Etiopya Katolik Kilisesi (201 bin). Hint (Syro – Malabar) Katolik Kilisesi (3 milyon 400 bin) / Hint (Syro -Malankara) Katolik Kilisesi (446 bin) / Kildani Kilisesi (322 bin) / Kipti Katolik Kilisesi (198 bin) / Latin Katolik Kilisesi (988 milyon) / Macar Katolik Kilisesi (278 bin) / Maronit Katolik Kilisesi (3 milyon 124 bin) / Romen Katolik Kilisesi (1 milyon 391 bin) / Rum Katolik Kilisesi (3 bin) / Rum Melkit Katolik Kilisesi (1 milyon 251 bin) / Rutenya Katolik Kilisesi (663 bin) / Slovak Katolik Kilisesi (211 bin) / Süryani Katolik Kilisesi (137 bin) / Ukrayna Katolik Kilisesi (5 milyon 160 bin) / Yugoslav Katolik Kilisesi (49 bin). Hz. İsa’nın devamı olduğu ve hata yapmayacağı kabul edilen Papa’nın bu konumu nereden aldığını, Gazetem.net’te Ayşe Önal şöyle özetlemişti: – Papalıktan ilk söz edilen yazılı doküman İncil’de, İsa’nın St. Peter’e “Ve sana yine söylemeliyim ki o sensin Peter, bir kayanın üstünde öbür dünyanın kapısını açacak olan benim kilisemi inşa edeceksin. Ölüler diyarının kapıları ona karşı direnemeyecek. Sana dünyada ne yaparsan öbür dünyada da aynısını bulacağın öbür dünyanın krallığının anahtarını veriyorum” dediği yazılıdır. – Böyle St. Peter’in ilk papa olduğuna işaret edilmiş onun Roma’daki vekilleri de papa (Yunancadan gelen baba) adını almışlardır. St. Peter’in öğrencisi Linus, Katolik Kilisesi’nin kabul ettiği ilk papadır. İsa çarmıha gerildikten sonra en yakın havarisi St. Peter, Hıristiyanlığı yaymak üzere Roma’ya gitmiş ve elli yılında Neron tarafından işkenceyle ters olarak çarmıha gerilerek öldürülmüştür. St. Peter Vatikan tepesine gömüldüğü için garip bir ironiyle Hıristiyanlığı sonsuza kadar yok etmek isteyen Neron’un cinayeti tam iki bin yıldır St. Peter’i dünyanın ilk Papası, Roma’yı da Papalığın başkenti yapmıştır. Evet… Papa’nın Türkiye’deki tartışmalı ziyareti sırasında, “İşte İnsan” okurlarının asgaride bu bilgilere sahip olmaları herhalde yararlıdır

Yorumlar kapatıldı.