İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mavi Kitap, mektup, münazara…

Murat Belge 

Bir-iki hafta oluyor, Meclis’te Şükrü Elekdağ’ın başlattığı ‘Mavi Kitap girişimi’ hakkında bir yazı yazmıştım. Buna Britanya’dan bir cevap geldiğini, ama bu cevaba karşılık bir şey yapılmadığını söylemiştim. Bunu biraz daha açayım şimdi.
Elime geçen bir kaynaktan okuduğuma göre, Birleşik Krallık Parlamentosu’nda İnsan Hakları Grubu’nun ikinci başkanı olan Lord Avebury bu konuda bir ‘basın açıklaması’ yapmış. Şunları söylemiş:
“Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermeni uyruklarının bir buçuk milyonunun hayatını kaybettiği 1915-16 olaylarını tartışma davetine TBMM’nin 550 milletvekilinden hiçbirinin cevap vermemiş olmasından dolayı çok üzgünüm.
TBMM’den Britanya Parlamentosu’na bir mektup yazılmış ve burada 1916’da Britanya hükümetinin yayımladığı, Osmanlı İmparatorluğu’nda Ermenilere Muamele, 1915-16 başlığını taşıyan Mavi Kitap’ta yer alan kanıtların doğru olmadığı iddia edilmişti. Bunun üzerine bir grup milletvekili ve Lordlar Kamarası üyesi, bir mektup kaleme alarak, Britanya ve Türkiye’nin parlamento üyelerinin, aralarına akademik uzmanlar da alarak, bu kanıtların gerçekliğini birlikte tartışacakları bir toplantı düzenlenmesini önerdi.
Bu mektuba hiçbir cevap gelmeyince, ben bütün Türkiye milletvekillerine ayrı ayrı birer mektup göndererek, böyle bir diyalogda yer almak isteyip istemediklerini sordum. Bir kişi bile cevap vermedi.
Ne toplu olarak TBMM ne de üyelerinden herhangi biri, açık ve eleştirel bir forumda benimsediği konumu savunmaya hazır olduğuna göre, entelektüel bakımdan kararlı ve kapsamlı bir araştırmaya katılmayacakları da anlaşılıyor. İnanıyorum ki TBMM’den gelen ilk mektup, Türkiye ve BK parlamenterleri arasında, 1915-16 olaylarının yorumlanmasına aydınlık getirecek bir iletişim sağlamaktan çok, Türk inkârcılığı cephesini genişletmek gibi bir amaç güdüyordu. Ama davet hâlâ açık ve bu açıklamayı yapmakla, diyaloğa girme cesaretine sahip bazı Türk milletvekillerini teşvik edebileceğimi umuyorum.”
Lord Avebury böyle diyor.
TBMM’nin gururlu üyeleri herhalde sözü edilen mektubu yazıp göndermekle yapmaları gereken işi yaptılar, başka bir görevleri de kalmadı. Birleşik Krallık’taki adamların ‘Gelin tartışalım’ yollu gülünç çağrılarını ciddiye alamayacak kadar ciddi insanlardır kendileri.
Adamın söylediği ağır mı ağır sözleri yutup oturdukça daha da fazla ciddiyet kesbedeceklerdir.
‘Bu iş niye böyle oldu?’ diye Şükrü Elekdağ’a veya Onur Öymen’e sormaya gerek yok. Onlar bu işleri böyle yapan insanlar. ‘Çalışmaya gelen Ermeniler’i sınır dışı edelim’ diye ‘çözüm’ üreten kişilikler…
Ama onların önerisiyle bu mektubu imzalayan, 550’nin geri kalanlarına, onların seçtiği hükümetin üyelerine sorabiliriz ve galiba sormamız gerekiyor: Ne düşünerek yazdınız, şimdi niçin böyle davranıyorsunuz ve başka ne yapmayı düşünüyorsunuz?
Ancak, bir de medyaya sorum var: TBMM bu mektubu yolladı. Bu bir olaydı ve bilgisinin topluma ulaştırılması gerekiyordu (‘haber’, bu demek). Ulaştırdınız. Benim alıntısını verdiğim ‘basın açıklaması’ da bir başka olaydı ve onun bilgisinin de topluma ulaştırılması gerekiyordu (bu bilgiye ulaşmanın hiçbir zorluğu yoktu, bilmem hangi gece kulübünden birlikte çıkan iki ünlünün fotoğrafını çekmekten çok daha kolaydı). Ulaştırmadınız.
‘Vatanperver medya’nın tanımı bu herhalde. Toplumu bu tek-yanlı cehalet içinde tutarak ulusal çıkarlarımızın uzun-vadeli savunmasına medyanın katkıda bulunması, işte böyle bir şey.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=206144

Yorumlar kapatıldı.