İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hollanda soykırım beğeniyor

Yasin Aktay

Türkiye’nin AB yolculuğuna Ermeni meselesini bir engel olarak öne süren ülkelerden birisi de Hollanda. 2004’ün ikinci yarısında yaptığı AB dönem başkanlığının değerlendirildiği son genel kurul toplantısında “Türkiye ile AB’ye üyelik sürecinde bundan böyle yapılacak görüşmelerde hükümet, Türkiye’nin Ermeni soykırımını kabul etmesini sürekli ve ısrarla gündeme getirmesini ister” şeklinde verilen önerge Hollanda Meclisinde kabul edilmiş ve devlet politikası bu doğrultuda belirlenmiştir. En son Kasım ayındaki seçimlerde Ermeni soykırımını kabul etmeyen Türk kökenli adayların kendi partilerinden aday olmalarının engellenmesine tanık olduk.

Türkiye’nin Ermenilerle ilgili tarihi tabii ki pek parlak sayılmaz. Ama bu konu gerek I. Dünya Savaşı şartlarının yarattığı olağanüstü atmosfer, gerek o döneme ait tarih kayıtlarının muğlâklığı ve gerekse de yerinde tespit fırsatının ebediyen kaçmış olmasından dolayı hakkında kesin bir bilgi ortaya koymanın imkânsız olduğu bir konudur. O yüzden bu konuda tarihçilerin vicdanlarıyla baş başa bırakılarak bu konuda özgür kanaatlerini oluşturmasını ummaktan başka yapacak bir şey yoktur ki, bu da az bir şey değildir.

Kuşkusuz tarihçilerin çoğu da bu konuda benimsedikleri siyasi konumdan fena halde etkilenmeye devam edeceklerdir. Ancak tarihçinin kendi öznel görüşünü üretmesinden daha doğal bir şey olamasa da, bu görüşünü bir mahkeme kararı kesinliğine terfi ettirmek de tarih despotizminden başka bir şey değildir.

Oysa Ermeni soykırımı konusunda insancıl rollere soyunan hem Fransa hem de Hollanda’nın öyle çok uzak değil, yakın geçmişleri bile tam bir utanç manzarası arz ediyor. Bir mahkeme kurulsa, birinci dereceden mağdurları, şahitleri ve sonuçları hemen gözler önüne serilecek bir sürü yüz kızartıcı soykırım vakası var geçmişlerinde. Fransa Cezayir, Ruanda ve Uganda’daki sicili hiçbir adalet duygusunu kımıldatmaksızın ortada dururken Ermeni meselesinde giriştiği bu işgüzarlık, gerektiğinde milletlerin acılarından nasıl arsızca siyasi veya ekonomik çıkarlar üretebildiğini gösteriyor

Hollanda ise çok değil, daha 11 yıl önce Srebrenitsa’da yaşanan II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa’da yaşanan en büyük katliamdaki payının hesabını verebilmiş değildir. Hollanda askerleri 1995 yılının Temmuz ayında BM adına korumakla mükellef oldukları on binin üstünde Boşnağı, Srebrenitsa’da, gözü dönmüş Sırp çetniklerine teslim ederek hunharca katledilmelerine göz yumdu. Normalde kendilerini kolaylıkla koruyabilecek olan Srebrenitsalı Boşnaklar BM’nin “güvenli bölge” ilan etmesi üzerine zorla silahsızlandırıldılar. Bu haldeyken onları, sorgulamak bahanesiyle isteyen silahlı Sırplara teslim eden Hollandalı askerler, kamyonlara doldurarak gönderilen her Boşnak grubun az ilerde öldürüldüğünü biliyorlardı. Yani bu katliama seyirci kalmakla yetinmediler, Sırplarla işbirliği de yaptılar. Sonradan Boşnakları korumakla görevli Hollandalı komutan Tom Kerremans’ın, katliam devam ederken Sırp komutan Ratko Mladiç ile kadeh tokuşturduğunu gösteren bir fotoğraf da yayınlandı.

Bu, Türkiye’nin Ermeni meselesi gibi 90 yıl önce olmuş, tanıklarını ve şartlarını tespit etmenin çok zor olduğu bir olay değil. Bu, daha“dumanı tüten bir soykırım.” Sırpların ırkçı yaklaşımlarıyla Boşnak halkını yok etme niyetleri mahkeme kararlarıyla tescil edilmiş durumda. Bu olayın bütün tanıkları ve mağdurları gün gibi ortada; tabi Hollanda’nın bu olaydaki payı da…

Oysa sadece bu olaydaki payı dolayısıyla bile bütün insanlığa karşı ağır bir suçluluk duygusu içinde yaşaması gereken Hollanda, kendi halini kısa sürede unutmuş, başka milletlerin tarihlerinin karanlığında adalet avcılığına soyunuyor.

Şimdi de, yeni bir utanca imza atıyor Hollanda.

Srebrenitsa katliamına seyirci kalan askerler, altın madalya ile ödüllendirilecek. Hollanda Savunma Bakanı Henk Kamp, ‘görevlerini zor şartlar altında yerine getiren’ askerler için 4 Aralık’ta tören düzenleneceğini açıklamış.

Pişkinliğin bu kadarına pes doğrusu… Soykırım gibi insanların adalet duygularını patlatan bir olayın bile ekonomi-politik bir kazanç unsuruna dönüştüğünün resmidir bu.

Not: Bizzat Hollanda halkının duyarlı kesimlerince de büyük bir tepkiyle karşılanan bu karar doğrultusunda 4 Aralık’ta madalya takdimi yapıldığı takdirde “Srebrenitsa için Adalet Girişimcileri” 5 Aralık Salı günü Ankara’da büyükelçilik önünde bir protesto gösterisi yapacaklarını duyurmuşlar.

Yorumlar kapatıldı.