İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘İnkâra ceza’ yasasına karşı AİHM dilekçesi hazır

Süheyl Batum

Fransa Meclisi, “Ermeni soykırımını tartışmayı suç sayan” yasa teklifini kabul ettiği gün, hatırlarsanız, yasa kesinleştiği takdirde, elimizdeki “en etkin yol ve silahın”, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne (AHİM) başvuru yolu olduğunu belirtmiştim. Ve bu “etkin yolun” denenmesi için tüm hazırlıkların yapılacağını, dilekçenin yazılacağını söylemiştim.

Gerçi o günden bu yana hangi Fransız ile görüşseniz, “yasanın aptalca” olduğunu ve “kesinlikle Senato’dan geçmeyeceğini” söylüyor. Ancak kim ne derse desin, er veya geç, yasayı mutlaka Senato’ya getirecekler ve kabul edecekler. Cumhurbaşkanı da, yine kim ne derse desin, hiç bekletmeden yasayı onaylayacak. Tabii o zaman da buna ya “seçimler yaklaştığı” ya da “bizi çok sevdikleri için çıkartıldığı” gibisinden bir gerekçe bulacaklardır.

***

Hiç kuşkusuz bazı Fransızlar yasaya gerçekten de karşı. Ve “yasanın Fransa Anayasası’na da aykırı olduğunu, bu nedenle Senato’dan geçtiği takdirde Fransız Anayasa hukukçularının ve tarihçilerin, Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesi için Cumhurbaşkanı, Başbakan, meclislerin başkanları ya da parlamenterlere baskı yapacaklarını” söylüyor. Ancak, yine de bizim elimizdeki “en etkin” yol, AİHM’ye başvuru yolu. Yani yasanın kabul edilmesi ile yurt dışında yaşayan tüm Türkler; iş adamları, öğrenciler, öğretim üyeleri, sporcular, bireysel başvuru yolu ile yasayı AİHM’nin önüne götürecek. Üstelik “suçu işledikten sonra” değil, “muhtemel, potansiyel mağdur” olarak, derhal, yasa çıkar çıkmaz.

***

Olayı “hukuk boyutuna” çekemezsek, bu “siyasal tavır” ve siyasal “kararlar” her yerde karşımıza çıkacak. Önemli olan, bu olayı “nispeten siyasal kararlara yer vermeyecek biçimde” sonuçlandırmak. Paris Mahkemesi’nin, Bernard Lewis hakkındaki 1995 tarihli “yargısal görünümlü ama siyasal içerikli kararını” görseniz, neden böyle söylediğimi daha iyi anlarsınız. Bu nedenle şu aşamada başvurucuların, AİHM’ye başvuruda kullanacakları dilekçeyi hazırladık. Üstelik hazırlanan dilekçeyi, çok değerli diplomatlarla (İlter Türkmen, Özdem Sanberk, Şükrü Elekdağ, Pulat Tacar gibi) ve birçok hukukçu ile tartıştık. Tartışıyoruz ki, hukuksal yönden söylenmesi gereken hiçbir şeyi atlamayalım, söylenmesi gerekmeyenleri de şimdiden söylemeyelim.

Bir de şu nokta var: Dilekçede “soykırım olup olmadığını” tartışmaya açmıyoruz. Yasanın, “düşünce” ve “ifade” özgürlüklerini ihlal ettiğini ve bizler için “onur kırıcı muamele” oluşturduğunu ileri sürüyoruz. Göreceksiniz, yasa kabul edildiği takdirde, el birliği ile başaracağız.

http://www2.vatanim.com.tr/root.vatan?exec=yazardetay&tarih=23.11.2006&Newsid=94407&Categoryid=4&wid=45

Yorumlar kapatıldı.