İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransız malına boykot ne oldu?

Prof. Dr. Aydın Ayaydın

Bilmem farkında mısınız? Artık kimse ne sözde Ermeni soykırımını suç sayan yasayı, ne de Fransa’yı tartışıyor. Oysa bundan kısa bir süre önce hangi televizyon kanalını açsanız “Fransa’ya boykot”u savunan işadamları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini görüyorduk. Hatta Fransa’ya kadar giden ve “Hadi bizi tutuklayın” diyen işadamları bile vardı. Peki geçen sürede ne oldu? Fransa, sözde Ermeni soykırımını suç sayan yasayı geri mi çekti? Ya da “Türkiye’ye haksızlık ettiğimizin farkına vardık” deyip özür mü diledi? Yoksa tam tersine yasayı Meclis’ten mi geçirdi? Tabii ki yasa Fransa Meclisi’nden geçti.
Pek biz ne yaptık? Her zaman yaptığımız şeyi yaptık ve çok ama çok önemli bir konuyu çok ama çok kısa bir sürede tükettik. Kısa vadeli popülizm ve şov uğruna davanın kendisini feda ettik. Konunun en sıcak şekilde tartışıldığı günlerde, “Boykot fayda etmez. Daha uzun vadeli ve caydırıcı önlemler almalıyız. Aynı sonuçla gelecekte karşılaşmamak için zeki tedbirler bulmalıyız, konuyu diplomatik yoldan çözmeliyiz” diye uyarmıştım. O gün bu konunun da geçmişteki diğer önemli gelişmeler gibi birkaç gün içinde unutulup gideceğinden endişe etmiştim. Ne yazık ki haklı çıktım.
Yine saman alevi gibi parladık ve süt dökmüş kediye döndük.
Eminim nerden çıktı şimdi bu diyorsunuz. Amacım eski tartışmaları yeniden gündeme getirmek değil. Evet Fransa’daki yasa tasarısı meclisten geçti ama senatoda da onaylanması gerekiyor. O konuyla ilgili düşüncelerimi zaten söylemiştim. Sadece millet olarak düşünce yapımızı ve konuları ele alış biçimimizi değerlendirelim istiyorum.
Üzülerek söylemek zorundayım. Çoğu zaman medyayı suçlayan siyasiler ve işadamları sınıfta kalmıştır. Popülizmin alası bu kesimler tarafından yapılmıştır. Evet seçimler yaklaşıyor olabilir. Fırsatı değerlendirmek isteyip gündeme gelmek isteyenler her zaman çıkar. Bu kişiler gelecekte de olacaktır. Ama böyle hayati konuları eğer bu tarz düşünce ile hareket edenlerin eline bırakırsak daha çok saman alevi görürüz.
Gazete manşetlerine çıkan ve televizyon programlarında baş konuk olan kişiler haz duymuş olabilir. Muhtemelen istediklerini de elde etmişlerdir. Ama ya sorunun kendisi ne oldu? Aynı kişiler bugünlerde çıkıp aynı konulardaki gelişmeleri bize anlatıyorlar mı? Peki ya boykot kampanyaları başlatan sivil toplum örgütleri? Onların durumu da pek farklı değil.
Popülizm hiçbir konuda hiçbir fayda getirmez. Kısa vadede prim sağlansa da üç gün sonra konuyu bile hatırlayan çıkmaz. Ama en hayati konuları bile bu şekilde gündeme getirmek bırakın faydayı, zararın en büyüğünü verir. Hem ülke, hem milletçe herkesin kaybedeceği sonuçlar doğurur.
Belki bu konu ders olur diye ümit ediyorum. Biliyorum çok fazla şey istiyorum.
Herkesin söylediklerimi bildiğini düşündüğünü de biliyorum. Ama hiç unutmayın “Bildiğimizi zannetmemiz öğrenmemizin en büyük düşmanıdır.” 

http://www.sabah.com.tr/2006/11/24/ayaydin.html

Yorumlar kapatıldı.