İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tarihin gözü

Güneri Cıvaoğlu

Kurtuluş Savaşı’nda adalet bakanı olan Ahmet Rıfat Çalıka, 1915 Ermeni tehciri (sürgün) sırasında Kayseri Belediye Başkanı’dır. Anılarını okuyorum. Çocuklarına bıraktığı belgelerde bir de liste var.
Ermenilere ve onların mallarına karşı işlenen suçlar için adli işlemleri yansıtıyor.
İşte birkaçı…
…………………..
– Develi Kaymakamı Zeki, Jandarma Muharrem Çavuş ve 8 jandarma eri hakkında, adları sıralanan bazı Ermenilere işkence ve bedene zarar vermek iddialarıyla dava açılmış.
– Kaymakam Zeki ayrıca para almak ve bir kadının zorla ırzına geçmek suçlamasıyla da yargılanmış.
– Mutasarrıf Zekai, Develi Kadısı Sezai, Kaymakam Halil, Nahiye Müdürü Kevkep ile 2 polis memuru, Ermenileri katletmek ve ettirmek iddiası ve cinayet suçlamasıyla mahkemeye verilmişler.
-Tahrirat Müdürü Sabri, İl Encümeni Başkâtibi Nurullah ile eşraftan 8 kişi, Ermenilerin terk edilmiş mallarını, serbest alışverişin belirleyeceği fiyatı düşürmek için işbirliği yapmak ve düşük fiyatla almak üzere hileli yollara başvurmak nedeniyle mahkemeye sevk edilmişler ancak suçları zaman aşımına girmiş.
– Savcı Ziya, Harp Divanı Başkanı Tevfik, Ermenilerin terk edilmiş malları komisyonunun Başkanı Halil hakkında kendilerine emanet olarak bırakılan Ermeni eşyalarını, görevi kötüye kullanarak satın almak suçlamasıyla dava açılmış.
…………………..
Görülüyor ki…
Kayseri’den Ermeni yurttaşlar sürülürken onlara yolda ya da mallarına sonradan tecavüzler olmuş.
Ama…
Bu suçlar cezasız bırakılmamış.
Suçu işleyenler hakkında soruşturma, kovuşturma, dava açılmış, ceza verilmiş.
Üstelik ceza verilenler arasında yörede devleti temsil edenler var.
Soykırım böyle mi olur?..
Sakın Kayseri’de Ermeni yurttaşların canlarına kıyılmadığı gibi bir iddiada bulunduğum sanılmasın.
Belgelerde ve hatta yukarıda yansıttığım olaylarda dahi “birçok Ermeni’yi katletmek ve ettirmek” saptamaları var.
Ancak…
Bu insanlık suçu, bu yüz kızartıcı olaylar, devletin “bir ırkı yok etmek kararı ve soykırımda bulunmak (jenosid)” anlamına gelmiyor.
O yılların koşulları içinde, pek çok Türk de Ermeni çeteleri tarafından öldürüldü.
………………….
Gene Rıfat Bey’in notlarına dönelim…
– “Taçın’dan Durmuşoğlu hacı Ahmet, Soyugunlu hacı Mıgırdıç’ın bir çift öküzünü gerçekten geri vermiş mi?
– Taçınlı deli Baddal, (Ermenilerden) alıp sonra geri verdiği 80 davarı değiştirdi mi?
– Köleli Bayram ……’ın topal Ohanes’ten aldığı davarlar hakkında soruşturma yapıldı mı?
– Elbaşlı derviş Efendi, Ördekoğlu Ohan’dan aldığı 350 koyunu geri verdi mi?”
…………………..
Böyle daha bir dizi not var.
…………………..
Kayseri Mutasarrıfı, İçişleri Bakanı Talat Bey’in emriyle, şehrin ileri gelenlerini toplar ve Ermenileri tehcir kararını açıklar.
“Ermenilerin dış düşmanlarla işbirliği içinde bulunduklarını ve kaçınılmaz bir çöküntüden kurtulmak için hükümetçe, sadakatsizliği şüphe götürmeyen bu cemaati Anadolu dışına çıkarma kararı verildiğini” anlatıyor.
“Ama” diyor, “Devletin bütün kanunları yürürlüktedir. Ermenilerin malına, canına, ırzına zarar verenler hakkında kanunu işlem, müsamahasız yapılacaktır……. Belirlenen cezayı göreceklerdir.
Üst tarafı yurtseverliğinize kalmıştır.”
…………………..
Protestan ve Katolik Ermeniler kalır, diğer Ermeniler büyük çoğunlukla ve baskıyla Müslüman olurlar.
Kimilerini komşular saklar, kimileri evlatlık verilir. Tıpkı Anadolu’nun diğer yörelerinde olduğu gibi…
Dışişleri Bakanı Gül’ün dün söylediği gibi, “sorunun uluslararası tahkime götürülmesi ve buna ışık tutacak çok ciddi tarih araştırmalarına” gerek var.
Hukuk ve bilim, siyasetin gölgesi altında kalmamalı.
http://www.milliyet.com.tr/2006/11/16/yazar/civaoglu.html

Yorumlar kapatıldı.