İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni konusunda ‘çıkış’ yapmak

Taha Akyol

ROMA’DA Katolik aydınların “Paxromana” adlı uluslararası platformu, 10 ve 11 Kasım günlerinde “Hangi Avrupa? Bir İnceleme Konusu Türkiye” başlığı altında bir panel düzenledi. Türkiye ile “Hangi Avrupa?” sorusunun bu kadar ilişkilendirilmesi son derece gerçekçi! Çünkü Türkiyeli bir Avrupa, “medeniyetler ittifakı”nın ruhunu yansıtan çoğulcu bir Avrupa olacak.
Türkiye’yi dışlayan bir Avrupa ise, ‘Hıristiyan Kulübü’ olacak; bugünkü Avrupa siyasetlerinde Hıristiyanlığın giderek artan ‘dinsel’ etkisi daha da güçlenecek.
“Entelektüel ve Kültürel Konular için Uluslararası Katolik Hareketi”nin bu panelinde, Alman Katolik aydını Otmar Oehring, “Ermeni ve Pontus” konularını konuşuyor ve panel konuşmacılarından Prof. Ahmet Davutoğlu’na “Soykırımı niye kabul etmiyorsunuz?” diye soruyor!
Sanki yaşanmış olaylar besbelli bir “soykırım”dır da, Türkler “inkârcılık” yapıyor; giderek bu hale geliyor!

Soykırım tartışması
Davutoğlu’nun Oehring’e cevabı:
– Nazi Almanya’sında parlamentoda, yüksek bürokratik görevlerde, yerel yönetimlerde Yahudileri düşünebilir miydiniz?! Osmanlı’da ise sadece eski asırlarda değil, son dönemde de parlamentoda, hükümette, yüksek bürokratik görevlerde, mahalli idarelerde Ermeniler vardı…
Prof. Davutoğlu, panelde Ermeni ve Pontus konularında uzun izahatta bulunuyor ve diyor ki:
– Madem ‘soykırım’ diyorsunuz, bunun kriteri konulsun ve aynı zamanda Balkanlar’da, Kafkaslar’da 19. ve 20. yüzyılda yaşanmış katliamlar da ele alınsın, tanınsın!
Davutoğlu ile konuştum, “soykırım” iddiasının dilden dile, kulaktan kulağa, yayınlarla, politikalarla sanki “tartışmasız bir olguymuş” gibi bir havanın yayılmakta olduğunu söyledi. Öyle gerçekten.
Bu akıma Yunanlıların da “Pontus”u katmak için iştahlanmaları sebepsiz değil.
Türkiye’nin gerçekten, Batılı politikacıları, hükümetleri, aydınları teker teker görüşmelerle ikna etmesi gittikçe zorlaşıyor.
Hatta Atatürk’ün İttihatçıları suçlamak veya İtilaf devletlerini yatıştırmak için söylediği bazı ‘politik’ sözleri bile cımbızla seçerek ‘soykırım’ kanıtıymış gibi kullanıyorlar.

Çıkış yapmak
Dışişleri Bakanı Gül’ün şu sözleri ‘gidişat’ın ne yönde olduğunu ortaya koyuyor.
“Ermeni itham ve tahriflerinin üçüncü ülkelerle ilişkilerimizi bozma tehlikesini, önümüzdeki on yılın en önemli meselelerinden biri olarak görüyorum.”
Dışişleri Komisyonu’nda CHP’li diplomat Şükrü Elekdağ da aynı endişeyi ifade ederek, Türkiye’nin “Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi” hükümlerine göre uluslararası tahkime başvurmasını önerdi, Ermenilerin bunu göze alamayacağını bildirdi.
Gül, “uluslararası yargı yolu dahil her şeyi düşündüklerini, yerli ve yabancı hukukçulara araştırma yaptırdıklarını” söylüyor.
Gerçekten, “soykırım” sanki maddi bir olguymuş da Türkiye siyaseten inkâr ediyormuş gibi, tartışmanın ve araştırmanın yolunu tıkayan bir bağnazlık Avrupa milliyetçiliği ve ‘Hıristiyan demokrat’ akımla birlikte giderek yükseliyor.
Bu eğilime karşı, hukuki ve tarihi olarak çok iyi hazırlanmak kaydıyla uluslararası yargıya başvurmak gerçekten yararlı olabilir.
Herhalde yerleşen önyargıları sarsıcı, ‘meydan okuyucu’ çıkışlar yapmak gerekiyor.
http://www.milliyet.com.tr/2006/11/16/yazar/akyol.html

Yorumlar kapatıldı.