İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

DÜPEDÜZ İSTİLA İLANI

Sadi SOMUNCUOĞLU

Başta iktidar, AB muhiplerinin “objektif” diye pazarlamaya çalıştığı İlerleme Raporu’ndaki bazı siyasi dayatmalardan örnekler vermiştik. Bir de, AB’nin tek taraflı “ekonomik” dayatmalarına bakalım.
l Yabancı işçilerin serbest dolaşımı sınırlanmamalı,
l Yabancıların çalışma izninde “karşılıklılık” şartı aranmamalı,
l Yabancı şirketlere ruhsat-izin almada, bir ticaret odası, kuruluş veya mesleki örgüte üyelik şartı olmamalı,
l Yabancıların yerleşme hakkı kısıtlanmamalı,
l Belirli meslekler yabancı ülke vatandaşlarına kapanmamalı. Avukat, doktor, dişçi, ebe, hava trafik kontrolörü ve özel güvenlik hizmetleri gibi mesleklerde çalışmak için vatandaşlık şartı aranmamalı. (Doktor ithalatı meselesinin nereden çıktığı şimdi anlaşılıyor)
l TV kuruluşlarında yabancı sermaye payına dair kısıtlamalar kaldırılmalı.
Bazı sınırlamalar olsa da, AB vatandaşları bu sayılanların tümünden yararlanıyor. Ancak AB’de, Türk vatandaşları, kurumları veya sermayesine bunların tamamı kapalı. AB’nin en büyük destekçisi işadamlarımız bile, Gümrük Birliği’nin tanıdığı en basit vize muafiyetinden mahrum edilirken, son olarak bazı AB ülkeleri kendi firmalarını korumak için, pazarda önemli paya sahip Türk nakliyeciliğini çökertme operasyonuna girişti.
Bu tek taraflı bağlanma karşısında, “Biz mi AB’ye gireceğiz, yoksa AB mi bize..” diye sormak gerekmiyor mu?
“BIRAKIN, İŞGAL EDELİM”
Gelelim AB’nin tam ve gerçek niyetini gösteren en can alıcı ekonomik dayatmaya; “Yabancıların gayrımenkul ediniminde önemli kısıtlamalar var. Son dönemlerde kabul edilen mevzuat geriye doğru atılmış bir adım. Değiştirilen Tapu Kanunu, yabancıların Türkiye’de gayrimenkul ediniminde mütekabiliyet ilkesi getiriyor ve ayrıca yabancıların sahip olabileceği arazinin büyüklüğünü ve mülkün yerini sınırlandırıyor. Bakanlar Kurulu da, kamu çıkarı ve ulusal güvenliği korumak amacıyla, arazi satışlarına sınırlama getirebiliyor” diye buyruluyor.
Belli ki dertleri, Tapu Kanunu’nun Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmesinden sonra çıkarılan yeni yasa. Oysa bu yasa da ülke güvenliği açısından sakıncalarla dolu. Ayrıca, “mütekabiliyet” esasına da uyulmuyor, Anayasamız çiğneniyor, ama yine de şikayetçiler.
Ne ala!.. Şu kritere bakın; “İstediğimiz yerde, istediğimiz kadar mal-mülk-toprak alalım. Ama siz bizden aynısını istemeyin. Ülke güvenliğiniz de bizi hiç alakadar etmiyor” diyorlar.
“Mütekabiliyet” e göre, ancak Türklere mülk ve toprak edinme hakkı tanıyan ülkelerin vatandaşlarına aynı hakkı vermemiz gerekiyor. Peki AB ülkeleri bize böyle bir hakkı tanıyor mu? Hayır. O halde biz yıllardır Alman’ından İngiliz’ine, Fransız’ından Yunan’ına sadece konut değil, binlerce dönüm toprak satıyoruz? Bırakın bizi, AB ülkeleri bu hakları kendi vatandaşlarına bile tanımıyor. Taşınmaz satışlarında, tapu yerine kullanma hakkı veriyor. AB’ye yeni üye olan 10 ülkenin konut ve toprak satışına getirdiği sınırlamaları geçelim. Kopenhag kriterlerine adını veren Danimarka’da, toprak değil, konut satın alabilmek için, Danimarka vatandaşı olmak şart.
AB, Türkiye’nin “Bakanlar Kurulu kararıyla mülklerin yerine göre sınırlama getirmesinden” şikayetçi ya, sınır illerimizdeki satışlarda gösterilen hassasiyet kastediliyor. O zaman 25 yıllık AB üyesi Yunanistan’a bakalım. Batı Trakya’nın da içinde bulunduğu Yunanistan topraklarının yarısından fazlası 1938’den beri sınır bölgesi sayıldığından, burada taşınmaz alıp-satmak isteyen Yunan vatandaşlarının dahi, bu iş için kurulmuş komisyonlardan izin almak mecburiyeti var.
Dünya Bankası Türkiye Direktörlüğü görevi sona eren Andrew Vorkingbile, “AB Türkiye’yi şamar oğlanı yapmak istiyor. Her fırsatta tokatlamaya çalışıyor” demiş. Doğru. Niyetin de bu metodla, düpedüz Türkiye’nin istilası olduğu İlerleme Raporuyla resmen ilan edildi.

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazidetay.asp?AuthorID=101&ArticleID=3180

Yorumlar kapatıldı.