İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mavi Kitap girişimi

Murat Belge 

Bir-iki yıl oluyor, Büyük Millet Meclisi, CHP’li milletvekili ve emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ’ın öncülüğüyle, ünlü Mavi Kitap’a karşı, Birleşik Krallık Parlamentosu nezdinde bir girişim başlattı. Zamanında Birleşik Krallık Parlamentosu’nun tasarrufu ile basılmış bu kitabın gerçekleri dile getirmediğinin, Parlamento tarafından kabulü talep ediliyordu. TBMM üyeleri bu yolda resmen başvurdular, BK Parlamentosu’na.
Bunun olmasının nedeni, Mavi Kitap’ın iki yazarından biri (ve çok daha tanınmışı) olan Arnold Toynbee’nin, bu kitabın propaganda için kullanılmış olmasından duyduğu üzüntüyü belirttiği bir yazının Şükrü Elekdağ’ın eline geçmiş olmasıydı. ‘Propaganda’ olduğuna göre, ‘yalan’ olmalıydı. Bu durumda TBMM, Birleşik Krallık Parlamentosu’na bir mektup yazıp bu ‘yalan’ın resmen ‘yalanlanmasını’ talep etmeliydi. Şükrü Elekdağ, TBMM’yi, çoğunluğu oluşturan AKP’yi ikna etti ve bu iş yapıldı.
Sonra, ne oldu?
Araya şunu sıkıştırayım: Britanya, Türkiye’yi ‘Ermeni kıyımı’ konusuyla sıkıştırma politikası güden ülkelerden biri değil. Bu çerçevede, Elekdağ’ın başını çektiği girişim, diplomatik bakımdan çok yanlıştı, durup dururken bir müttefike provokasyon yapmak anlamına geliyordu. Ama Elekdağ ve muhtemelen başka birileri Mavi Kitap’ı çürüteceklerini, sağına soluna bakmadan gözlerine kestirmiş ve harekete geçmişlerdi.
Evet. Sonra, ne oldu?
Birleşik Krallık, işi büyütmeme kararını verdi. Bu yakında buradan ayrılan Britanya Büyükelçisi Sir Peter Westmacott, 8 Temmuz 2005 tarihli bir mektupta, TBMM Başkanı Bülent Arınç’a, mektubun Avam Kamarası Kitaplığı’na konduğunu ve bütün üyelere açık olduğunu bildirdi. İki noktayı vurguluyordu: yazarlar Lord Bryce ile Arnold Toynbee’nin bu kitapta propaganda amacıyla gerçekleri çarpıttığına dair ciddiye alınabilecek bir eleştiri, bir tespit yapılmamıştı ve savaş koşullarında böyle bir kitabın yayımlanması, propaganda anlamında bir işlev görmüş olsa da, böyle olması, kitapta anlatılan şeylerin doğru olmadığı anlamına gelmezdi.
Toynbee’nin anılarını okuyunca, bu kitapta Ermeni kıyımı üstüne söylediklerinin arkasında durduğunu görüyorsunuz.
Yazdığı şeyin son analizde ‘propagandist’ denecek bir kitapta değerlendirilmesinden hoşlanmamış (pek çoğumuz hoşlanmazdık), ama ‘bunlar doğru değil’ anlamına çekilecek tek bir cümlesi yok.
Westmacott eliyle gelen cevaptan beri bir yılı aşkın bir zaman geçti. Mektup, demin de değindiğim gibi, provokatif değil, yatıştırıcı bir üslupla yazılmış; ‘Sizin açtığınız yola şimdilik girmiyoruz, ama ısrar ederseniz girebiliriz, en iyisi siz bir daha oturup düşünün’ uyarısını içeren bir mektup.
Ve galiba TBMM uyarıyı anlamış ve hak vermiş olmalı ki epeydir bu konuda bizim cenahta ses seda yok.
Peki, niçin yaptık bu işleri? Bunlar olurken de yazmış ve gülünç duruma düşeceğimizi söylemiştim. Ama Elekdağ’ı da, ötekileri de, durdurmanın yolu yoktu. Yürüdüler ve böyle oldu.
O patırtı belki Türkiye’de birilerine zaten düşünmek istedikleri bir şeyi düşündürdü. Yani, ‘Bak, şu meşhur Mavi Kitap da propagandaymış, yalanmış’ dedirtti. Ama dünyada kimi etkiledi bu kampanya, olumlu anlamda, kimi kıyımın olduğu bilgisi veya kanısından vazgeçirdi?
Nedir bu sorunun çözümü? Bütün Türklerin aynı şeyi söylemesi mi? Bir ‘iç sorun’ mu bu? 

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=204458

Yorumlar kapatıldı.