İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kasparov: Satranç çocuklara mantığı ve sorumluluğu öğretir

Ermeni bir annenin çocuğu Kasparov, satranç sayesinde insanların yaşamı daha iyi kavrayabileceğini söylüyor. ‘Ermeni soykırımı’ iddiasıyla ilgili ‘Tarih geride bırakılmalı’ diyen Kasparov’a göre eğitim verilerse Türkiye beş yıl içinde harika satranççıyı bulacak 

BAHAR ÇUHADAR

Garry Kasparov, yaşama ‘ekstra lezzetler’ katan bir isim. Yaşama serpiştirdiği entelektüel baharatsa, tabii ki satranç! Eski dünya şampiyonu Mikhail Botvinnik “Gelecek bu genç adamın ellerinde yatıyor” diyordu Garry Kasparov için. Üstelik bu söz söylendiğinde Kasparov 11 yaşındaydı. Kasparov, 17 yaşında büyük usta oldu. Kasım 1985’te 22 yaşındayken Anatoly Karpov’u yenerek dünya şampiyonluğu unvanına adını yazdırdı. 1985-2000 yıllarının kesintisiz dünya satranç şampiyonu Kasparov, iki günlük bir program için İstanbul’daydı. Türkçeye çevrilen ilk kitabı olan, büyük satranç ustalarının yaşamlarını anlattığı ‘Benim Ustalarım’ı tanıttı, yüzlerce imza attı, hayranlarıyla buluştu. 2005 yılında profesyonel satranç oyunculuğundan emekli olan, kitapları, kurduğu vakıflar, yazıları ve konuşmalarıyla gençlerin satranç eğitimine ve Rus politikasına yoğunlaşan Kasparov’la konuştuk.
TÜYAP’ta imza gününüz yoğun geçti, Türkiye’de bu kadar popüler olduğunuzu biliyor muydunuz?
Evet, çok kalabalıktı. Bir saat içinde 500’e yakın kitap imzaladım. Türkiye’de satranç hiç şüphe yok ki gittikçe gelişiyor. Türkiye de satranç eğitimine hükümet tarafından tam destek verilen, aynı zamanda bir bankanın destek verdiği dünyadaki tek ülke. Bu ülkenin çok genç bir nüfusu var ve bir tür entelektüel açlık söz konusu. Sonuçta satranç çok ucuz bir oyun. Geniş bir futbol sahasına ya da bir tenis kortuna ihtiyacınız yok. Satranç eğitimi alan çocukların yüzde 99.9’u satranç oynamayı bırakacaktır fakat yaşam görüşlerini, vizyonlarını geliştirebilir, mantıklı düşünmeyi, sorumluluk almayı öğrenebilirler.
Türkiye’den büyük bir satranç oyuncusu çıkar mı?
‘Bazı ülkelerin satrançta iyi olduğu’ gibi yanlış bir düşünce var. Bence yetenek her yere eşit olarak yayılmış durumda. Mesele, bu yeteneği bulmak için iyi bir ağa sahip olmakla ilgili. Türkiye’de yetenekli çocukları bulmak için çok çalışır, onlara profesyonel satranç eğitimi verirseniz beş yıl içinde birçok harika oyuncu bulabilirsiniz.
Satrancın bir ülkenin gelişiminde önemli bir rol oynayabileceğine inanıyor musunuz?
Spesifik bir rolü olduğuna inanmıyorum. Ama satranç insanlara yaşamın komplike yönlerini anlama, kavrama konusunda yardımcı olur. Satranç eğitimi yaşama ekstra baharatlar, ekstra lezzetler eklememize yardımcı.
Son yıllarda ciddi anlamda politikayla ilgilenmeye başladınız…
İlgilenmek doğru kelime değil. Ben ciddi şekilde politikanın içindeyim. Putin yönetimi ülkeyi otoriter bir şekilde yönetiyor. Ciddi bir yolsuzluk ve yozlaşma söz konusu. 25 yıl boyunca ülkemin renklerini savunan biri olarak, stratejik kabiliyetimi, enerjimi, popülaritemi ülkemin tekrar yola girmesi için kullanmam gerektiğine inanıyorum. Bu zor ve tehlikeli, çünkü bu oyundaki rakiplerim kurallara uymuyor. Bugün, Rusya’da muhalefetin dağınık olduğunun farkındayım. Soldan ve sağdan düşünceler birleşmeli. Bu, ideolojik bir durum değil. Rusya’da demokrasi eriyor, seçimlerimiz olmuyor. Biz seçimleri kazanmak için değil, gerçek bir seçime sahip olmak için mücadele ediyoruz. Yürüttüğüm organizasyon United Civil Front farklı grupları bir araya getirme konusunda başarılı.
Rusya’da bazı hayranlarınız politikayla uğraşmanızı eleştiriyor. Geçen yıl bir hayranınız size satranç tahtasıyla vurmuştu.
Birçok satranç hayranı gitmemi istemedi. Satrancı tam anlamıyla tükendiğim bir dönemde bırakmadım. Belki beş yıl daha satrançta pek çok başarı kazanabilirdim. Fakat ülkemin geleceği için bir görevim olduğuna inanıyorum.
Ermeni bir anne ile Yahudi bir babanın çocuğusunuz. Ermeni meselesi için ne diyorsunuz?
1915 Ermeni ulusu için gerçekten acı bir tarih. Ben herhangi bir bireyin de hata yapabileceğini ve bu tür olayları kabul etme cesareti gösterip ileriye bakması gerektiğini düşünürüm. Bu neredeyse 100 yıl önceki bir olay. O zaman Osmanlı İmparatorluğu dönemiydi. Türkiye yeni bir devlet. Bence tarih geride bırakılmalı, yanlış giden şeyler kabul edilerek ülke yoluna devam etmeli. Kanımın yarısı da Yahudi. Ama ben kültürümle, yetişme tarzımla bir Rusum. Sonu felaket olabilecek İslam-Hıristiyan çatışması tehlikesinde, Türkiye’nin önemli bir rolü olacak. Türkiye’nin 10 yıl içinde AB’ye tam üye olmasını destekliyorum. Bu, medeni dünyaya demokrasinin bir Hıristiyan konsepti olmadığını göstermenin de en güzel yolu.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=203637

Yorumlar kapatıldı.