İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Her eve bir Lozan lazım

Eser Karakaş

Lozan Antlaşması Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu uluslararası antlaşması ve Anayasa Mahkemesi’nin bir kararına göre de yasalarımızın üzerinde, Anayasa ile eşdeğer hükümler içeriyor.

Tüm cumhuriyetçi söylem Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Sevr Antlaşması’nı yırtarak, Lozan’ı yaratarak kurulduğu üzerine inşa edilmiş ve burada bir sorun yok.

Ancak Cumhuriyetimiz için bu kadar önemli bir antlaşma metninin toplum, bırakın toplumu, dillerinden Lozan’ı hiç eksik etmeyenler tarafından dahi hiç bilinmemesi doğrusu son derece ilginç bir konu; sadece bu konunun dahi hiç incelenmemiş olması başlı başına ilginç başka bir konu.

Bu konunun neden önemli olduğunu birazdan açmaya çalışacağım.

TBMM neden erken toplandı?

Bilindiği gibi TBMM 2006-2007 çalışma dönemine olağan süresinden erken başladı ve Meclis’in erken toplantıya çağrılmasının temel nedeni 9. Uyum Paketi’nin AB Komisyonu’nun hazırladığı İlerleme Raporu’nda beklenen kimi eleştirileri engellemeye çalışmak idi.

9. Uyum Paketi görüşülmeye başlandı, bu arada AB Komisyonu da TBMM’ye vakit vermek için İlerleme Raporu’nun açıklanacağı tarihi erteledi ama ortada henüz ele avuca gelecek bir sonuç yok.

İlk bakışta ortada çok önemli bir iyi niyet gösterisi var, TBMM 9. Paketi görüşmek için erken toplanıyor, AB Komisyonu İlerleme Raporu’nun yayınını erteliyor ama örneğin Vakıflar Yasası’nda önemli bir adım hálá atılamıyor.

Vakıflar Yasası neden çıkamıyor?

Vakıflar Yasası’nda önemli bir adımın atılamamasının altında yatan temel neden ülkemizde yaşayan azınlıkların statüsünün devlet katında ve özellikle CHP kesiminde bir türlü anlaşılamamış olması.

Azınlık meselesinin bir türlü anlaşılamamasının altında da Lozan Antlaşması’nın iyi okunmaması, bilinmemesi yatıyor; her eve bir Lozan gerek, dememin nedeni tam da bu.

Başta CHP olmak üzere daha yurttaşlık kavramını iyi anlayamamış kesimler 9. Paket’teki Vakıflar Yasası çalışmaları sırasında ‘mütekabiliyet’ diye bir kavramı hiç sıkılmadan ileri sürebiliyor ve İlerleme Raporu’nun çıkmasına dört gün kala yasa hálá TBMM’den geçemiyor.

Böyle saçma bir mütekabiliyet anlayışı olur mu?

Mütekabiliyetçilerin temel argümanı, Batı Trakya’da Yunanistan’ın Müslüman azınlığa karşı yaptığı iddia edilen hukuk ihlallerinin burada da Müslüman olmayan azınlığa uygulanabilmesi; yani orada ne yapılıyor ise burada da aynı şeyin yapılması.

Mütekabiliyetçilerin unuttuğu temel konu burada mütekabiliyet uygulamak istedikleri insanların bizim Müslüman olmayan yurttaşlarımız oldukları; bir devlet şayet kendi yurttaşına mütekabiliyet uygulamak istiyor ise zaten durum o devlet için pek parlak değil demektir.

Aynı mütekabiliyetçiler Lozan’ın 45. maddesinde mütekabiliyet ilkesi olduğunu söylüyor ama şayet elinizde Lozan’ın orijinal metni varsa, durumun böyle olmadığını, bu maddede yazanların mütekabiliyet ile ilintili olmadığını çok iyi görüyorsunuz.

Sözün özü

‘Her eve bir Lozan metni’ talebim gerçekten çok önemli; bu sayede bir dizi yalan imkansız olacak.

Yorumlar kapatıldı.