İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Soykırım´ Havarileri Kime Hizmet Ediyor?

Özcan Yeniçeri

Tarihin derinliklerinde kalmış olayları bugünün şartlarında üretilmiş kavram ve kuramlarla tarif etmeye kalkmak tam anlamıyla anakronizmdir. Bugünün sorularına dünkü cevapları vermenin en yalın adı da gericiliktir.

Dün, bugünü doğurmuştur. Bugün de yarını doğuracaktır. Dünü ve bugünü hatırlamamak belleksizliktir. Bu doğrudur. Ancak bugünü ve yarını dünün ipoteği ya da rehinesi yapmanın tehlikesi çok daha büyüktür. Hele hele dünü bugüne taşıyarak yeni açılımlar için başlangıç yapmak gibi akılcı bir yaklaşım dururken, bugünü düne taşımak ve dünle kilitlemek hiç yapılmaması gereken bir hatadır.

Hukuku, tarihi ve inancı siyasallaştırıp dayatanların bir gün kendi yarattıkları canavarın kurbanı olacaklarını, yaşanan olaylar bize söylemektedir. Bugün hakim gibi görünenlerin yarın mahkûm konuma düşebileceğinin şahidi de tarihtir. Dışarıdan beslenen, desteklenen ve yönlendirilen projelerin figüranı olanlar sabote ettikleri, zehirledikleri ilişkilerin sonuçlarından en fazla etkilenecek olanlardır.

Bir arada yaşamak zorundaysanız ve bunu tarih, coğrafya, talih dayatmışsa; barış ve kardeşlik içinde yaşamanın kurallarına uymak gibi mecburiyetiniz var demektir. Bunun ilk şartı da tarafların birbirlerinin değer ve duyarlılıklarına saygı göstermektir.

İneğe, güneşe ve ateşe tapmayı saçma bulabilirsiniz ama ona tapan milyonlarca insan varsa, bu konuda hem dikkatli hem de saygılı olmak zorundasınız. Türk ve Ermeni toplumu arasındaki ilişkilere de bu genel ilkelerle yaklaşmak gerekir. Bu bağlamda Türk-Ermeni ilişkilerini “soykırım” lanetine bağlayanlar her iki halka da en büyük ihaneti yapanlardır. Bin yıldır bir arada barış içinde yaşayan toplumlar istisnai şartların dayattığı iki yıllık boğazlaşmanın bütün gerçekleri rehin almasına izin vermemeleri gerekir!

Türkiye’deki bazı Ermeni entelektüelerin bir arada yaşama iklimine katkı yapacak yerde, toplumlar arası gerilimi daha da artıracak bir tutum içine girdikleri gözlenmektedir. Bu zatlar bir zamanlar Ermeni örgütlerinin; İngiliz, Rus, Fransız emperyalizminin işbirlikçisi olmasının ürettiği sonuçları unutmuşa benzemektedir. Amaçları tarihte gerçeği aramak değil, gerçeği kendi kafalarına göre yeniden inşa etmektir. Anadolu’daki Ermeni varlığının azalmasını kendi tutum ve eylemlerinde değil de binlerce yıldır bir arada yaşadıkları komşularının bir anda canavarlaşmasında arayanlar ancak fanatiklerdir.

Onlar son zamanlarda AB’ye, diasporaya ve yabancılaşmış yerlilerin övgü ve ittirmesine kendisini kaptırarak, bir çeşit “soykırım paranoyaklığı” yapmaktadır. Soykırım tacirlerinin takındıkları tavırların bu ülkenin Ermeni cemaatine yararının ne olacağını salim bir kafayla yeniden düşünmelerinde yarar vardır.

İfade özgürlüğünden yararlanıp dolaylı yöntemleri kullanarak Türkleri zalim, cani, katil ve merhamet yoksunu soykırım yapan bir halk olarak nitelendirmektedirler. Açıkcası Naziler’in Yahudilere yaptığını, Türklerin Ermenilere yaptığı iftirasını söyleme hakkını kendilerinde bulmaktadırlar.

Soykırım bir bumerang gibi ilk önce onu kullananın suratını tanınmaz hale getirir. Türk ve Ermeni halklarının 1915’lerde yaşadıkları dram her iki tarafın ortak aklının hatasıdır. Onun için “soykırım” gibi çok ağır iftira, isnat ve ithamın tek taraflı dayatılması ilişkileri iyileştirmeye katkı sağlamayacaktır. Türkiye içerisinde Ermeni cemaati ile Türk halkı arasında; dışarıda ise Ermenistan-Türkiye ilişkilerinin düzelmesini istemeyenler bu halkların acılarını provoke etmektedirler. Soykırım havarilerinin kime ve neye hizmet ettiklerini bir kez daha düşünmelerinde yarar vardır.

Türkiye’nin değil, hiç bir milletin bu tür bir iftirayı kabul etmesinin mümkün olmadığını bildikleri halde ısrarla sanal bir soykırım dayatması yapanlar; her şeyden önce iyi niyetli değiller. Kaldı ki, son zamanlarda “Ermeni Soykırımı” iddialarının kronik bir hal alarak kabak tadı verdiğini düşünenler buna yeni bir versiyon olarak bir de “Pontus ve Rum” soykırım iddialarını eklemelerinin verdiği mesaj da açıktır: Sorun tarihî gerçeklerin ve acıların anılması değil, her yolu deneyerek Türklük aleyhtarlığı yapma noktasında kilitlenmektedir. Acılı geçmişini, geçmişte bırakamayan toplumlar için geleceğin olmayacağını tarih tekraren ikaz etmektedir!

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazidetay.asp?AuthorID=90&ArticleID=2901

Yorumlar kapatıldı.