İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nobel´li ama Kerinçsiz bir Türkiye!

Metin Under

301’inci madde kapsamında açılan davalar nedeniyle Türkiye düşünce özgürlüğü konusunda tehlikeli bir noktaya doğru ilerliyor. Avukat Kemal Kerinçsiz’in önüne gelen için şikâyette bulunması, savcıların da gözünü kırpmadan dava açmasından ürken gazeteciler, yazılarını avukatlara gösterip “sakıncasızdır” onayı aldıktan sonra yayımlatma eğilimine girdi. Otosansür o noktaya vardı ki, aynı korku nedeniyle artık çeviri kitapların içeriği dahi değiştiriliyor. Bu yazı bir avukata onaylatılmadı. Peki avukat Kemal Kerinçsiz başlıktaki “Kerinçsiz bir Türkiye” ifadesini de “Türk’lüğe hakaret” olarak değerlendirir mi dersiniz!

“Türk’lüğü, Cumhuriyeti veya Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni alenen aşağılayan kişi 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”

Son olarak Elif Şafak davası ile tekrar gündeme gelen 5237 sayılı TCK’nın 301/1’inci maddesinde düzenlenen bu hüküm nedeniyle aylardan beri birçok yazar ve gazeteci yargılandı, bir kısmı da yargılanmaya devam ediyor.

Orhan Pamuk davası ile Türkiye’nin gündemine oturan 301’inci madde, Hrant Dink, Perihan Mağden, İsmet Berkan, Hasan Cemal, Murat Belge, Murat Yetkin, Haluk Şahin, Erol Katırcıoğlu gibi pek çok yazar ve gazeteci hakkında açılan davaların dayandırıldığı madde olarak sürekli gündemde kaldı. Bu davaların ortak yönü ise, çoğunun Büyük Hukukçular Birliği Yönetim Kurulu Üyesi avukat Kemal Kerinçsiz’in savcılıklar nezdinde şikâyetçi olmasıyla açılması.

Avukat Kerinçsiz geçen yıl Ermeni Konferansı’nı mahkeme kararıyla yasaklatan hukukçu olarak tanındı. Konferans daha sonra Bilgi Üniversitesi’nde gerçekleştirildiyse de Kerinçsiz’in bir savcılıktan diğerine koşturup şikâyetçi olarak açtırdığı davaların ardı arkası kesilmedi. Kerinçsiz’in sıradaki hedefi kim olacak, sorusu akılları kurcalarken, toplumu bekleyen büyük bir tehlike ise sinsi sinsi göz kırpıyor: Otosansür!

Otosansür başladı!

Peş peşe açılan bu davaların sonuçlarından biri, gazetecilerin yazdıkları yazılar nedeniyle kendi haklarında da dava açılabileceği korkusu yaşamaya başlamaları. İstanbul Barosu avukatlarından Ergin Cinmen düşünce özgürlüğünü tehdit eden bir tehlikenin hayatımıza girmiş olduğu uyarısını yapıyor. “Gazeteciler yazılarını yazdıktan sonra ‘Aman bir gösterelim de başımıza bir dert gelmesin’ diyerek yazılarını avukatlara gösteriyorlar. Benim başıma çok geldi. Biz de okuyoruz tabii avukat olarak” diyerek tehlikenin boyutuna işaret eden Cinmen, işin daha vahim yanının avukatların da kendi bilgilerinde bir otosansür yapmaya başlamaları olduğunun altını çiziyor. “Avukat olarak da bu konuda hukuki görüş sergileyemiyorsunuz. Çünkü Elif Şafak’la ilgili daha Elif Şafak’ı dinlemeden beraat kararı verildi. Ama bir dava açıldı! Diyelim Elif Şafak bana böyle bir şey sorsaydı, hakkında dava açılan o bölümü ben daha önce okusaydım, ‘Bir şey olmaz, yayınla’ derdim. Çünkü bir şey yok. Ama daha sonra dava açıldı! Bu işlerle uğraşan bir hukukçu bile böyle düşünüyorsa, sade vatandaş ya da hukukla pek fazla ilişkisi olmayan bir yazarı ya da romancı da düşünür.”

Haberin devamını Yeni Aktüel dergisinin 67. sayısında bulabilirsiniz!

http://www.yeniaktuel.com.tr/tur102,67@2100.html

Yorumlar kapatıldı.