İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Beklemenin yararları

Gündüz Aktan

Fransız meclisinin inkârı cezalandıran yasayı kabulünden bu yana belli bir zaman geçti. Konu haber niteliğini kaybetti. Artık daha iyi analiz yapılabilir.

Böyle bir yasa çıkarmak Fransa’yı zor durumda bıraktı. Ama bu zorluğu abartmamak gerekiyor. Fransa’ya yöneltilen eleştirilerin tümü ifade özgürlüğünü gereksiz kısıtlamakla ilgili. Yoksa özelde Fransa’da, genelde AB’de halkın büyük çoğunluğu 1915 Ermeni olaylarının soykırım olduğuna inanıyor. Nitekim ağzını açan herkes, yasayı eleştirmeden önce, soykırımı kabul ettiğini, hem de çok ağır ifadelerle belirtiyor. Ya da ancak böyle bir amentüden sonra yasayı eleştirme hakkı elde edebiliyor.

Bizde de Fransa’ya yönelik eleştirilerin büyük bölümü ifade özgürlüğünü sınırlama zemini üzerinden oluyor. Bu nedenle 301. maddeyi kaldırarak, ifade özgürlüğüne Fransa’dan daha fazla saygı gösterdiğimizi kanıtlamanın, en iyi cevap olacağı iddia ediliyor.

Oysa sorun ifade özgürlüğü, hatta akademik özgürlüklerin çok ötesine gidiyor. Soykırım en vahim suç. Her suç gibi bu suçu da hukuk tanımlıyor ve yargı karar veriyor. Yargı kararı olmadan bir kişiye, gruba veya devlete bu suçu isnat etmek mümkün değil. İspatlanmamış suçun inkârı da imkânsız.

Bu nedenle Fransız parlamentosunun 2001 yılında çıkardığı Ermeni soykırımını tanıyan yasa uygulanamıyor. Buna karşılık Nüremberg mahkeme kararlarına dayanarak Yahudi soykırımını inkârı cezaya bağlayan Gaysot yasası (1990) uygulanıyor. Bu basit gerçeği söylemek cesareti gösteren
tek kişi olduğu için, Prof. O. Duhamel, eski bakan Jack Lang’ı hararetle tebrik etti. Ne hazin…

Bu durumda taslak yasalaşırsa Türkiye’nin ve örneğin soykırım işlediği iddia edilen Enver ve Talat paşanın ailelerinin kendilerini ‘savunma hakkı’ yok edilmiş olacak. Asıl vahim insan hakları ihlali bu.

Böylesine bir haksızlık yaptıktan sonra, Chirac’ın ve Fransız hükümetinin yaralarımıza pansuman yapar gibi, kaba tevillere sapmasıysa ancak mide bulantısı uyandırıyor. Ermenistan hükümeti de bu tür sahtekârlıkları yapmaya başladı. Bu girişimleri Ermeni diyasporası yapıyormuş da, kendi sorumluluğu yokmuş da… Aslında biri ticari kazançlarını korumaya, diğeri de Türkiye’deki kaçak Ermenilerin geri gönderilmemesini sağlamaya çalışıyor. Hem maneviyat hem maddiyat peşindeler.

Ermeniler ASALA terörüyle soykırım tezini kabul ettirmeye çalıştılar ve başarılı oldular.

Batılılar teröre başvuracak cesareti göstermeyi, soykırıma uğramış olmanın kanıtı olarak kabul etti. Terörün vahşetine göz yumdu.

Bundan cesaret alan Ermeniler, Amerika’da soykırım olmadığını söyleyen akademisyenleri tehditle, bombayla yıldırdılar. Üniversitelere baskı yaparak işlerinden attırdılar. Yayımevlerinin tezleri aleyhine kitaplar çıkarmasını engellediler. Çıkan kitapları topladılar. Tertipledikleri toplantılarda karşı görüşe imkân vermediler. 1987’de soykırım kararı alması için Avrupa parlamentosunun koridorlarında silahla dolaştılar, milletvekillerinin toplantıya katılmasını önlediler. TARC (Türk-Amerika Barışma Konseyi) üyesi bir Ermeni’ye yaptıkları tehditler, çoluğunu çocuğunu gizli bir adrese kaçırmasına ve bu arada iki kez ameliyatla sonuçlanan kan pıhtılaşması hastalığına yol açtı.

Delicesine para harcayan lobilerle yönetimleri ve meclisleri etki altına aldılar. Oylarını siyasi şantaj amacıyla kullandılar. Satın aldıkları yüzlerce kişiye yalan-yanlış kitaplar yazdırdılar. Talat paşa telgraflarının uydurma olduğu ortaya çıktı. Morgenthau’nın Talat ve Enver’e atfen yazdıklarının gerçek olmadığı suratından akıyor. Adımını Anadolu’ya atmayan Lepsius gözleriyle şahit olmuş gibi olayları anlattı. Mavi Kitap savaş propagandasından ibaret.

Şimde de Türkleri satın alıyorlar.

BM kararı yok, gözümüzün içine bakıp, ‘Var’ diyorlar. Arşivlerimiz açık, ‘Kapalı’ diyorlar. Onlarınki kapalı, ‘Açık’ diyorlar. Teşkilatı Mahsusa soykırım yaptı diye atıyorlar. Lewy ve Ericson’dan şamar geliyor. Pişkinler, susmuyorlar. Rakamları yalan, belgeleri sahte.

Bu rezaletin ifade özgürlüğü mü kalmış?

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=202426

Yorumlar kapatıldı.