İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bayram düşünceleri ve O Ermeni mimar

Cengiz ÖZDEMİR

BAYRAM namazında aklım bir Ermeni’ye takıldı.

Dolmabahçe Camii’nin mihrap ve minberini süsleyen kırmızı mermerlerdeki işçiliği hayran hayran süzerken, caminin mimarı Garabet Balyan’ı düşündüm.

İncelmiş bir zevkin taşlara yansımış biçimlerine bakarken…

18 ve 19. yüzyıllarda hassa mimarı olarak Osmanlı Devleti tarafından yaptırılan önemli pek çok esere imza atan Balyan Ailesi’ni düşündüm.

Son dönem Osmanlı eserlerinin birçoğunda onların imzası var.

O imzalar, taşa atılmış imzalar.

* * *

Bugünü düşündüm.

Bize yapıştırmaya kalktıkları o yaftayı.

Soykırım yaftasını.

Tekrarında beis yok.

Bu, bize yapışmaz.

Ermeni ustaların elinden çıkmış taş işçiliğinin nadide örneklerini düşündüm.

Tarihimizin nişanelerini…

Yeri gelmişken, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in, Çin’de ettiği sözlere katılmıyorum.

Sayın Bakan, “Ermeni meselesiyle ilgili olarak o kadar konuşuyoruz; Ermenice bilen kaç tane uzmanımız var?” demiş.

Başımıza örülmek istenen çorapların da, çözümünün de öyle Ermenice’yle falan ilgisi yok.

Şöyle bir etrafınıza baksanıza…

Kürtçe bilen ve hatta Kürtlüğünü her vesileyle öne çıkartma gayretkeşliği içinde olan sanki çok mu az insan var?

Peki, bunun çözüme ne kadar katkısı var?

* * *

Oysa kesin olan şu ki…

Bizi “manevi” bir Sevr’le karşı karşıya bırakmak istiyorlar.

Kürt, Ermeni, Süryani…

Fark etmiyor.

Amaç, en hafifinden bizim başımızı ağrıtmak.

İlk kanı akıtan ve ilk kanı akıtılandan beri, insanın olduğu her yerde, elbette kan da var.

Adem’in oğulları Habil ile Kabil’den beri bu böyle.

Fakat soykırım denince…

Hele bu bize biçilen bir gömlekse, bize uymaz.

Tehcir sırasında bugün hatırlamaktan “kahır” ve “hicap” duyduğumuz karşılıklı bir kıtal yaşandı.

O güne kadar sadık teba kabul edilen Ermeniler, kışkırtıldı.

O dönem, ne yazık ki yaşandı.

Ancak bu toprağın, bu taşların dili var.

Dolmabahçe Camii’ndeki o mermerlerden…

Anadolu’daki on binlerce esere kadar hepsi tanıktır ki…

Ermeni, Osmanlı’nın sadık tebasıdır.

O taşların dili, bakmasını bilene ilanihaye bunu anlatacak.

* * *

Dil deyince…

Milli Eğitim Bakanı, Çin’de bir de Çince müjdesi vermiş.

Artık liselerde okutulacakmış.

Ermenice vurgusunu da zaten bu vesileyle yapmış.

İngilizce öğretimindeki başarımız apaçık ortadayken…

Ne diyelim, bir Çince eksikti; o da hayırlı olsun.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/5308496.asp?yazarid=170

Yorumlar kapatıldı.