İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Soykırımı inkâra ceza tasarısına tepkiler

İsmet Berkan

Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum, Radikal’in dış yorum sayfalarında epey bir zamandan beri Fransız parlamentosunun alt kanadında kabul edilen ve Ermeni soykırımını inkâr edenlere hapis cezası verilmesini öngören yasaya karşı çıkan yazılar yayımlıyoruz. Bu yazıları Türkler yazmıyor, İngilizler, Fransızlar, Almanlar, Amerikalılar kaleme alıyor ve bu yazılar Fransa’nın ve Batı Avrupa’nın önde gelen gazetelerinde yayımlanıyor.

İngiliz tarihçi ve yazar Ash’in yazısını dün Radikal’de yayımladık. Bu yazı sadece İngiliz The Guardian gazetesinde yayımlanmadı, aynı gün Amerika’daki Ermeni lobisinin en etkin olduğu eyalet olan California’nın en önemli gazetesi Los Angales Times’ta da çıktı.

Bu saçma yasaya ilişkin tepkilerin sadece Türklerden gelmediğini bilmek çok önemli.

O zaman, ‘bütün dünyanın bize karşı olmadığını’ anlayabiliriz belki. Dünyada herkesin aklı tutulmadı, herkes Fransa’daki birkaç politikacı gibi kısa görüşlü ve at gözlüklü değil.

Daha önce birkaç kez söylendi ama ben de tekrar edeceğim: Fransa’da böyle bir yasa çıkıyor olmasının en önemli sonucu, Türkiye’de, bizim tarihimizle yüzleşmemizin güçleşmesi olacak, başka bir şey değil.

İster ‘soykırım’ kelimesini kullanıyor olun, ister ‘katliam’, ister ‘mukatele’, ister ‘tehcir’ fark etmiyor, önemli olan 20. yüzyıl başında Anadolu’nun temel renklerinden biri olan Ermeni nüfusunun neden ve nasıl Anadolu’dan silindiğini anlamaya çalışmak.

Tekrar tekrar söyleniyor, ben de tekrarlayayım: Eğer ortada bir ‘suç’ varsa bile bu ‘suç’ bizim dedelerimizin veya dedelerimizin babalarının suçu olabilir. Ve eğer varsa o da zaten bireyseldir, suçu işleyenleri ilgilendirir.

Ne Fransa ve Amerika’daki Ermeni lobisinin propagandasını yaptığı gibi ulusça suçluyuz ve bundan utanç duymalıyız ne de ‘suç’un ne olduğu konusunda tartışmalar bitmiş durumda.

Tabii bunun tersi de geçerli. Yani o dönem Anadolu’da yaşayan Ermenileri de çoğu zaman toplu halde suçluyor kimi yazarlar veya politikacılar. Bu da doğru değil, zaten olamaz da.

Konunun tarihini, esasını bilmeyenler ve bütün tarafları açısından akıl sınırlarına sığmayan tamamen duygu yüklü bir tartışmaya dönüşmüş olan Ermeni konusunda birbirini yiyor.

Oysa, aklı başında olgun insanlar gibi bu meseleyi önce siyasetin dar kalıplarından arındırmalı ve öyle tartışmayı becerebilmeliyiz.

Fransa’da 106 milletvekilinin yapmaya kalkıştığı şey böylesi konuşmaların, böylesi girişimlerin önünü kapatıyor ve açıkçası aklı başında makul insanlara bile ‘Fransa neden Türklerden nefret ediyor?’ sorusunu sorduruyor. Çünkü böylesi bir girişimin arkasında yatan yegâne sebebin 10 tane milletvekilliği olduğuna, Fransız siyasetçilerin salt oy kaygısıyla hareket ettiğine en azından beni inandıramazlar. Bu çok basit bir açıklama tarzı.

Esas olan, daha derinde olan, bir çeşit ırkçılık ve yabancı (İslam) korkusu. Ve bu da bence hayli hastalıklı bir durum.

Meselenin Ermenilerle, 1915’te ve izleyen yıllarda Ermenilerin yaşadıklarına duyulan sempatiyle ilgisi ya hiç yok ya da çok sınırlı. Mesele, o sempatiyi kullanıp Türkleri ve Müslümanları Avrupa’dan dışlamak, Türk ve Müslümanların ‘Avrupa değerleriyle bağdaşmadığı’nı söyleyerek onları kenarda tutmak.

Oysa aynı Avrupa değerleri, başkalarının bu değerlere uyum sağlamasına yardım etmeyi de içerir. Maalesef bu içerik akılda tutulmuyor.

Hatta tam tersi yönde hareket ediliyor.

Üstelik bu Türklere ve Müslümanlara karşı ırkçılık öyle bir histeri halini almış durumda ki, Fransa bu uğurda kendisini var eden değerlere sırt dönmeyi bile göze alabiliyor.

Aynen bugünlerde Amerika’nın Amerika’yı Amerika yapan en temel değerlerden biri olan adil yargılama hakkına sırtını dönmüş olması gibi.

11 Eylül’den sonra ayrı bir hız ve anlam kazanan bu yeni dönemin geçici olmasını, en sonunda yeniden aklıselimin, demokrasinin, insan haklarına saygının galebe çalmasını temenni ediyorum. Ama inanın iyimser değilim.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=202159

Yorumlar kapatıldı.