İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Yasası´nın Türkiye´ye faydaları…

Ali Bayramoğlu

“Akıl tutulması” bu diyarda yaşayan bizler için yerinde bir deyim… Bu tutulma zaman zaman öylesine kesifleşiyor ki, hemen her şeyi siyasete endeksleyen, hayata, kültüre, bilime, topluma dair her unsuru siyasetin altında hiyerarşik bir bağımlılık şemsiyesi altında ele alan “faydacı mantığı” bile işlemez hale getiriyor.

Fransız meclisinin onayladığı “Ermeni Soykırımını İnkar etmeyi” suç haline getiren yasa tasarısı etrafındaki tartışma ve tepkiler bu durumun tipik örneği…

Öfke seli akıyor… Köşelerde küfür, kıyamet… Sokaklarda siyah bayraklar… Siyasetçilerden Ermenilere sınır dışı, odalardan Fransız mallarına boykot çağrısı…

Oysa, bu akıl tutulması olmasa, soruna şöyle de bakılabilir:

Yıllardır 1915 ve Ermeni meselesi söz konusunda olduğunda Ermeniler mağdur ve haklı, Türkiye inkârcı ve zalim olarak görülürdü.

Açık söylemek gerekirse Fransa’daki Ermeni Soykırımı’na ilişkini yeni yasa tasarısı bu dengeyi bir ölçüde değiştirdi. Türkiye, Fransa’nın girişimi evrensel hukuk ve insan haklarını ihlal ettiği ölçüde Türkiye belki de ilk kez, Ermeni sorununda ilk kez mağdur haline geldi.

Manzara açık:

Fransa’nın en önemli üç gazetesi Le Monde, La Liberation ve Le Figaro yasa tasarına açık cephe aldılar ve tarihsel bir konu hakkında parlamentonun karar veremeyeceği ilan ettiler.

Fransa parlamentosu tarih hakkında hüküm vermeye soyunurken, dünya kamuoyu Fransa’nın bu girişimi hakkında çoktan hüküm vermişti:

İngiliz Guardian gazetesi, Avrupa’nın Türkiye’den yasalarını modernleştirmesini isterken Fransa’nın Ermeni yasası ile tam aksi yöne gitmesini “Avrupa’nın ikiyüzlülüğü” olarak değerlendiriyordu.

İnternational Herald Tribune gazetesi bu sorunun diplomatik çerçevede çözülmesi gerektiği görüşündeydi.

Financial Times Fransa Parlamentosu’nun kararını “diplomatik ahmaklık” ve “seçim menfaatçiliği” olduğunu söylüyordu.

Washington Post gazetesi ise Fransa’dan geçen yasa tasarısı ile ilgili olarak Londra’da bulunan Avrupa Reform Merkezi Başkanı Charles Grant’ın şu sözlerini öne çekiyordu: “Fransa Parlamentosu Ermeni katliamı ile ilgili bir yasa geçirerek kesinlikle saçmaladı…”

Avusturya gazetesi Die Presse de yasa teklifini “saçmalık” olarak tanımlıyordu.

Manzara AB açısında da açıktı:

AB Dönem Başkanı Finlandiya’nın Dışişleri Bakanı Erkki Tuomioja, Fransız Meclisi’nin, Ermeni soykırımı’nın reddini suç sayan yasa tasarısını kabul etmesinin aptalca olduğunu söylüyor, parlamentoların ve hükümetlerin, tarihi gerçeklere dayansın veya dayanmasın, yasallaştırarak bu konuya dahil olmalarını doğru bulmadığını ifade ediyordu.

AB Komisyonu, Fransa meclisinde kabul edilen sözde Ermeni soykırımını reddetmenin suç sayılmasını öngören yasa teklifinin yasalaşmasının diyalog ve konunun tartışılması ortamına zarar vereceğini açıklıyordu.

Özetle Hırant Dink’in deyişiyle Ermeni diyasporası bu kez kurşunu kendi ayağına sıkmıştır…

Üstelik bu tasarı hiçbir zaman yasalaşmayacaktır…

Fransız siyasetçileri bunu da bilerek küçük çaplı bir iç siyaset manevrası yapmışlardır…

Bu kez kullanılan Ermeniler olmuştur…

Türkiye’nin yıllardır binbir çaba ve parayla başaramadığını, kimi Fransız ve Ermeni siyasetçileri başarmış oldular…

Aslında ortaya çıkan sonuç şudur:

Aptallığın her zaman bir faturası olur ve bu çağda insan hakları hilafına ve demokrasi desteği olmadan atılan her adım bir aptallıktır…

O zaman şunu da unutmayalım:

Yukarıda anlatılan 1915’i aklamaya yetmez…

İtiraz edilen tartışmanın ve özgürlüğün engellenmesidir…

Bu konuda kendimize bakmayı yeniden bakmayı bilmeli ve öğrenmeliyiz…

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=17.10.2006&y=AliBayramoglu

Yorumlar kapatıldı.