İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

`Az bile yaptık´ deme özgürlüğü

Ayse Günaysu

Soruna olabilecek en yalın haliyle bakmaya çalışalım: Fransız parlamentosu 1990 yılında Yahudi soykırımı Holokost’un ink‰rını suç sayan Gayssot yasasını kabul etti. 26 yıldır Fransa’da Holokost’u inkar etmek yasak. 26 yıldır Türkiye’nin bu yasa nedeniyle Fransa’yı ifade özgürlüğünü çiğnemekle suçladığını duymadım. Ama Fransız parlamentosu toplanıp Ermeni soykırımını inkar etmeyi de yasaklayan bir yasa çıkarması üzerine Türkiye’de yer yerinden oynadı. Peki neden? Türkiye düşünce özgürlüğü konusunda dünyanın öncü ülkesi olduğu için mi? Nerede düşünce özgürlüğü yasaklansa, orda düşünce özgürlüğü mağdurlarının desteğine koşan, dünyanın düşünce özgürlüğü bekçisi olduğu için mi?

Hayır, mesele şundan ibaret: Türkiye’ye, kendi ülkesinin sınırları içinde sürekli soykırım kurbanlarının torunlarını incitmek yetmiyor, gidip bunu ille de Fransa’da da yapabilmek istiyorlar. Bunun başka izahı var mı? Fransa buna izin vermeyecek olunca da Türklüğe hakaret etmiş oluyor. Nasıl yani? Şöyle: ‘Arandılar, az bile yaptık’ deme ‘özgürlüğü’ Türklüğün gereği, ‘böyle konuşmak, yazmak, insanlık suçunu savunmaktır’ diyen de Türklüğün düşmanı oluyor. Gözümüzün önünde olan biten bu.

Fransa’da toplam 16 azınlık dilinde eğitim ve yayın yapmanın, sanatsal ve kültürel faaliyet yürütmenin serbest olduğunu, dahası devletin bu dillerin kültür ve sanat alanında kullanımı ve geliştirilmesine finansal destek vermekle yükümlü olduğunu (Bkz. Baskın Oran ‘Karşı İddianame’ Internetten kolayca bulunabilir) bilmeyen, Paris’te iki hafta aralıksız süren, 7 binin üzerinde aracın yakılması, binaların tahribi ile sonuçlanan, yer yer polisin üzerine göstericiler tarafından ateş açıldığı varoş ayaklanmalarında, Diyarbakır’da benzer gösterilerde kurşunlanan çocukların tersine, polisin tek bir göstericiyi öldürmediğini bilen ama bunu konu bile etmeyen kanaat önderleri Fransa’nın ‘ifade özgürlüğü’ utancı hakkında konuşuyorlar, yazıp çiziyorlar.

Peki, gerçekten mesele ‘soykırım’ sözcüğü mü? Dünyanın her yerindeki Ermenilerin ve demokrasiden insan haklarından yana dünya vatandaşlarının övgüyle, saygıyla söz ettiği, konferanslara toplantılara davet ettiği ve Türkiye’nin vicdan sahibi insanları olarak görüp tanıttıkları Elif Şafak olsun, Orhan Pamuk olsun, Fethiye Çetin olsun ‘soykırım’ sözcüğünü kullanmazlar. Yaşananın ‘soykırım’ olduğunu kanıtlamaya çalışan bir tek satırları yoktur. Ama kimse, ne Ermeniler, ne Fransa, ne uluslararası insan hakları savunucuları, onlardan ‘neden soykırım demiyorsun’ diye hesap sormuyor, tersine saygı ve sevgi görüyorlar. Çünkü onlar Ermenilerin acısını ‘tanıyorlar’. Beklenen de bu. Türkiye ise soykırımı değil, Ermenilerin acısını tanımıyor. Acısına acı katıyor. Cezalandırılmak istenmesinin nedeni de bu.

Öte yandan muhalifler arasında da Fransa’nın soykırım yasasına diyaloğun önünü kestiği, gerilimi tırmandırdığı, kutuplaştırmayı keskinleştirdiği konusunda hemen hemen görüş birliği var. Günlerdir estirilen teröre bakınca, doğru, Fransız soykırım yasası çeşitli vesilelerle sık sık yaşadığımız bir şeye neden oldu, azgın bir şovenizmin zincirlerinden boşanmasına yol açtı. Ama bunun sorumlusu Fransa mı, yoksa her an zincirlerinden boşanmayı bekleyen bu azgın şovenist dalgayı sürekli yeniden üreten Türkiye mi? Biz muhalifleri bile, en özgür düşüncelilerimizi bile kurallarını kendi belirlediği bir oyunun, sınırlarını kendi çizdiği alanın içinde oynamak ve argümanlarımızı da kendisinin sunduğu zemin üzerinden inşa etmek zorunda bırakan Türkiye mi? Türkiye böyle bir ülke olmasaydı Fransa’da bu yasa çıkar mıydı? Sahi, gelişmekte olan bir diyalog var mıydı? Film festivallerinde hangi filmlerin oynatılacağını bile Kerinçsiz faktörünün belirlediği koşullarda Fransa’daki yasanın darbe vuracağı bir demokratikleşme süreci vardı da bizim mi haberimiz yoktu?

Fransa’nın, kendi topraklarında uygulamak üzere çıkardığı yasa hakkındaki kanaatlerimiz özgürce mi oluşuyor, yoksa sınırları linç tehditleri ile çizilmiş, kuralları MGK tarafından belirlenmiş atmosferik koşullar altında, askeri darbe olasılıkları tarafından verili parametrelere göre mi oluşuyor tezlerimiz? Türkiye koşullarında Ermeni soykırımı konusunda gerçekten ne kadar özgürce düşünebiliyoruz?

http://www.gundemimiz.com/haber.asp?HaberId=21847

Yorumlar kapatıldı.