İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Oyun, çok `büyük oyun´

Altemür Kılıç

Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak, Fransız Parlamentosunun “Ermeni Soykırımı Olmamıştır” diyecekleri hapse atacak kanun tasarısını kabul ettiği için “Fransa adına”, üzgün olduğunu ve bu tasarının yasalaşmaması için “elinden geleni” yapacağını söylemiş! Pekâlâ, Fransız Millet Meclisi kanunları ve kararları, “Fransa-Fransız milleti” adına çıkarmıyor mu? Başbakan’ın hatırlattığı gibi, aynı Mösyö Chirac daha, birkaç gün evvel, Türkiye’yi atlayarak Erivan’a gitti. “Soykırım anıtına” çelenk koydu ve Ermeni Başbakanı Koçaryan’a kanunun çıkacağını da vaat etti. Şimdi nasıl üzgün olduğunu söyleyebilir? Riyakârlık değil mi? Kendisi itiraf ediyor; hem Parlamentosunun kararı, hem de Erivan’a gidip vaatlerde bulunmasının asıl sebebi özellikle, yaklaşan genel seçimlerde Ermeni oyları! Bu, “özrü kabahatinden büyük” mazeret, bu çifte ölçü “özgürlüklerin vatanı olmak” iddiasındaki Fransa’nın Devlet Başkanına yakışmadı! Bunca zarardan sonra, artık davası olmaz, Chirac “elinden geleni” ardına koyabilir…

Hem, sırası gelmişken hatırlatayım, benim bildiğim De Gaulle’dan beri ne kendileri ne de başka bir Fransa Cumhurbaşkanı, Türkiye’yi devlet başkanı düzeyinde ziyarette bulundu! Chirac da bundan önce Türkiye’yi teğet geçerek Yunanistan’ı ziyaret etti.

AVRUPA’NIN GERÇEK YÜZÜ

Fakat işte Avrupa’nın, Fransa’nın çifte ölçüleri, gerçek yüzü bu! Acaba bizdeki, “Avrupa Budalası” gafilleri kanun tasarısına karşı cart -curt ettikten sonra, şimdi bu gerçeği unutacaklar ve kamuoyuna unutturmaya mı çalışacaklar? Çalışırlar, çünkü Fransa’nın ve diğer Avrupa ülkelerinin, benzer yasaları çıkarmalarına onlar çanak tutuyorlar. Avrupalılar, onların bu tutumları ve edilgenliği yüzünden hem uyum yasalarıyla hem de böylesine kanunlarla Türkiye’yi aşağılayabiliyor. “Büyük Oyunları” icabı ,güçsüz hale getirmeye çalışıyorlar. Bu “Oyun” tarihte, Sevr’de kaldı sanılmasın. Avrupalılar hâlâ “Viyana Kapıları sendromu”, yaşıyor ve eğer Türkiye tam üye olursa genç ve dinamik Türklerin Avrupa’da, AB Konseyinde, Avrupa Parlamentosunda, egemen güç olmasından korkuyorlar!

Fransa da şimdi “Ermeni oyları” ve “Türkiye’yi kaybetmenin endişesi” arasında cambazlık yapacak. Kanunu Senato ve Chirac veto edecek? Fakat bu gerçekler ve oyun değişecek mi? Buna inanmak ve eğer kanun veto edilirse, bunun yeterli olacağına inanmak, hatta Fransa’yı bu iktidar “imana getirdi” diye AKP hükümetine övgüler yağdırmak için, hakikaten budala olmak lazım. Oyun,”Büyük Oyun” ve gelecekte başka sahnelerde devam edecek!

Aydınlarımız, köşe yazarlarımız, Fransa’nın, Avrupa’nın, bu oyunlarını çifte ölçülerini görmedikten başka, akılları sıra bunlardan kendilerine hisse çıkartıyorlar. Mehmet Ali Birand, hâlâ, Hrant Dink’i “Ermeni soykırımı vardır” dediği için cezalandırmakla “kendi kazdığımız kuyuya düştük” şimdi Orhan Pamuk Nobel ödülünü alınca, “30l. Maddenin” değiştirilmesinin “tam sırası” diyor . Hangi kuyuya, kim düşüyor? Fransız Parlamentosunun yasasını, hangi “tam zamana” hangi “kuyuya” koymalı? Asıl AB’den kurtulmanın ve “301. maddenin”, değil kaldırılmasının, hatta “ağırlaştırılmasının” tam sırasıdır!

ELEKDAĞ

Şükrü Elekdağ, çok deneyimli bir diplomat, Büyük Elçi idi. CHP saflarında, gerçekleri bilgisiyle ifade eden, başarılı bir milletvekili oldu. Fransız Parlamentosu kararı karşısında, Elekdağ ve Onur Öymen, bilgili konuşmalarıyla, milli infiale tercüman oldular. Ancak geçen akşam ,”Cevziz Kabuğu” programında, Hulki Cevizoğlu, Elekdağ’ın, doğru sözlerinden sonra, ona “Orhan Pamuk konusunda ne düşünüyoruz” deyince Şükrü bey durakladı, tereddüt etti. Anlaşılan liboş takımının yarattığı “Pamuk hayranlığı furyasında” Pamuk adeta, milli bir tabu oldu! Dokunulmazlık kazandı. “AB’ye taraftarız” demek gibi “Pamuk’la övünüyoruz” demek de amentü olacak. Bazı gazeteler ve yazarlar, “Hayır, Pamuk’u sevmiyoruz onunla iftihar etmiyoruz” diyenleri adeta günahkâr ilan ediyorlar.

Maalesef Şükrü Bey de herhalde, bu etki altında Pamuk’u kınayamadı. “Jean Paul Sartre nasıl Fransa’nın bir parçası ise ve Fransa’nın Cezayir katliamlarını kınayınca Fransa’dan dışlanamamışsa, Orhan Pamuk da Türkiye’nin parçasıdır” dedi… Pamuk aslında Türkiye’nin mi parçası, yoksa başkalarının parçası mı? Ferasetinize bırakıyorum!

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazidetay.asp?AuthorID=78&ArticleID=2752

Yorumlar kapatıldı.