İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Meclis´ten beklenen…

Sami Kohen

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Fransız Parlamentosu’nun Ermeni soykırımını inkârı suç sayan kararını bugün tartışacak ve alacağı bir kararla buna karşılık verecek.

Olayın Türkiye’de yarattığı öfke nedeniyle Meclis’teki konuşmaların bu tepkiyi yansıtacağı muhakkak. Alınacak kararın metni de herhalde Fransa’nın bu tarihi hatasını en ağır terimlerle dile getirecek ve bunun olumsuz sonuçları üzerinde uyaracaktır.

TBMM’nin Fransa’ya bu şekilde ağzının payını vermesi, Türk kamuoyu vicdanını rahatlatacak, ayrıca Türkiye’nin uluslararası platformda Fransa’nın bu saçma davranışına karşı sesini duyurmasına yol açacaktır…

Sırf tepki yetmez…

Ancak TBMM’deki tartışmaların sadece “tepki” vermekle yetinmeyip, Fransa’ya en etkin ve caydırıcı karşılığın nasıl verilmesi gerektiğini ele alması isabetli olur.

Yani açıkçası, bugün parlamenterlerimizden beklenen şey, duygusal retoriğin yanı sıra, Türkiye’yi yıllardır zor durumlara düşüren bu tür kararlara ve davranışlara karşı neler yapılması gerektiği konusunda fikirler, stratejiler üretmeleridir. Bu da, sırf karşı tarafa sert çıkıp dik durmak, misillemede bulunmak cinsinden “tavsiyeler”in ötesinde, daha özgün bir yaratıcılık gerektiriyor.

Fransa’yı zarara uğratacak ve böylece cezalandıracak (özellikle ekonomik ve siyasal alanda) birçok şey düşünülebilir. Ancak bunun Türkiye açısından da yarar-zarar hesabı iyi yapılmalıdır. Bir de şu hususu da dikkate almak gerek: Maalesef Ermeni yanlısı karar alan veya almak isteyen bir hayli ülke var. Hatta Afrika ve Asya’da da… Türkiye bu tür yasalar geçiren veya kararlar alan her ülke ile bozuşacak mı? Dostları ile dahi kavgalı duruma mı düşecek? Bu Ermeni militanların istediği şey değil mi?

Yeni fikirler gerek

Bu gibi hallerde sık sık tekrarlanan söz, Türkiye’nin kendi görüşlerini dünyaya iyi anlatamadığıdır. Bu çok doğru. Ama yıllardır, bunun nasıl gerçekleştirileceğini öğrenemedik. Lobi diyoruz, tanıtım sistemini geliştirmekten söz ediyoruz, dış ülkelerdeki Türklerin organize edilmesi ihtiyacını dile getiriyoruz vs…

Ama bu işler pratikte başarılamıyor. Neden? Türkiye birçok alanda harikalar yaratırken bunu da pekâlâ becerebilir. Yeter ki iktidarı ve muhalefetiyle, siyasiler başta olmak üzere toplumun çeşitli kesimleri bu işi ciddi olarak ele alsın, üzerinde kafa yorsun ve yeni stratejiler üretsin…

Şimdiye kadar bazı ülkelerde parlamentoların Ermeni soykırımı iddiasını benimseyen kararlar çıkarması, hükümetler ve liderler üzerindeki baskılarla önlenebilmiştir. (ABD’de olduğu gibi). Ama bu tür girişimlerin tekrar gündeme gelmesi olasılığı, her zaman bir Damokles kılıcı gibi duruyor. Demek ki, sadece yöneticiler değil, toplumun diğer etkin kesimleri üzerinde de çalışmak, onları etkilemenin yollarını bulmak lazım.

Nihayet, bu tür kararların alınmasında büyük rol oynayan Ermeni diasporasının ve Ermenistan’ın nasıl da “nötralize” edileceğini iyi düşünmeli. Yıllardır izlenen politikalar sonuç vermediğine göre yeni bir yaklaşım düşünmek gerekmez mi? Örneğin diyalog… Erivan ile ilişkilerin normalleştirilmesi gibi…

Fransa krizi, daha uzun vadeli ve kapsamlı yeni stratejilerin belirlenmesi için bir fırsat sayılmalı.

http://www.milliyet.com.tr/2006/10/17/yazar/kohen.html

Yorumlar kapatıldı.