İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gökşin’in dostları İstanbul’daydı

Doğan HIZLAN

İSTANBUL MODERN’de Gökşin Sipahioğlu’nun fotoğraflarının sergilendiği Doğru Yerde, Doğru Zamanda başlıklı sergisi için, daha önce de yazdığım üzere 35 Fransız gazeteci, fotoğrafçı geldi.

Ben de oradaydım.

Mesleki dayanışmanın, başarıyı bölüşmenin güzel bir örneğini yaşadık müzedeki öğle yemeğinde.

Hiç kuşkusuz Fransızlara özellikle Fransız Büyükelçisi Paul Poudade’ye Ermeni tasarısı hakkında epey soru yöneltildi, sergiyi gezerken.

Yalnız ona mı, müzeden içeri girdiğimde karşımda bulduğum kameraları ve teypleri ellerinde taşıyan gazeteci arkadaşların iki sorusu vardı:

Ermeni tasarısı için ne diyorsunuz?

Orhan Pamuk’un Nobel Edebiyat Ödülü alması hakkında düşündükleriniz. Siyasal etkiler rol oynadı mı?

Sanırım bir süre Orhan Pamuk’la ilgili soruları yanıtlamayacağım, siyasal platforma kaydırma iddialarını sessizlikle karşılayacağım.

Ben içten düşüncelerimi ilettim. Bir Türk yazarının Nobel Edebiyat Ödülü kazanmasından duyduğum sevinci tekrarladım.

Gökşin Sipahioğlu’nun dostları, İstanbul’un önemli tarihi mekánlarını gezdiler.

Jean – François Leroy, “İstanbul’u Gökşince bulduğunu” söyledi.

Le Monde’dan Claire Guillot, “İkinci kez geldiği İstanbul’u her zaman çok beğendiğini, bu kez Gökşin’le birlikte, bu sergiyi gördüğü için daha da mutlu olduğunu” belirtti.

Yemekte Yaşar Kemal, Ara Güler, Bülent Akarcalı da vardı, hoş geldin konuşmasını İstanbul Modern’in Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı yaptı.

Fransız Büyükelçisi Paul Poudade ile yemekte yan yana oturduk, hiç kuşkusuz, benimle konuşacağı konu gayet doğal olarak Orhan Pamuk’tu. Büyükelçi, Benim Adım Kırmızı’yı okumuş.

BÜYÜKELÇİ: PAMUK’U YALNIZCA DOSTOYEVSKİ İLE KARŞILAŞTIRABİLİRİM

“O kadar önemli, olağanüstü bir roman ki” diyor, “Ancak Dostoyevski’nin romanlarıyla karşılaştırabilirim”.

Romanı üç haftada okumuş, “Çünkü sindire sindire okunacak bir roman” yargısını bana iletiyor.

Benim Adım Kırmızı’nın 16.-17. yüzyıllarda geçmesine rağmen, bugünün modern anlayışını da yansıttığını sözlerine ekliyor.

Geleneksel bir konu, içerikle bugünü birleştirmesinin de onun ustalığı olduğunu anlattıktan sonra, “Beni büyüledi” sözüyle düşüncelerini noktalıyor.

Büyükelçi dışarıya kendimizi tanıtamadığımız kanısında. Bizi tanımalarını bekliyoruz, gerçekten böyle bir tavır var.

“Bakın” diyor sağ yanındaki Ara Güler’den söz ederek, “Onun gibi bir fotoğrafçınız var ama bir fotoğraf müzeniz yok” hatırlatmasında bulunuyor.

* * *

GÖKŞİN SİPAHİOĞLU’na uzun ömürler, parlak başarılar diliyorum. Dostlukların güzelliğini bize ispatladı.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/5259547.asp?yazarid=4&gid=61

Yorumlar kapatıldı.