İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sarkozciyan – Kerinçek elele

Ferhat Kentel

Bugün (yani 12 Ekim Perşembe günü) Fransa’da mukim medeniyet savaşçıları Türkiye’deki ortaklarına büyük bir ihtimalle inanılmaz bir jest yapacaklar.

“1915 yılındaki Ermeni soykırımının tanınmasına” dair 29 Ocak 2001 tarihli yasayı, “soykırımın inkârına ceza” getirerek zirveye çıkaracaklar. Yasaya göre soykırımın varlığını inkâr edenler beş yıl hapis ve 45 bin avro para cezasına çarptırılabilecekler.

O “en büyük, en mağrur, en kibirli ve de tarihleri en temiz” Fransız ulusçularının boyları bir parmak daha uzarken, medeniyet savaşını Türkiye cephesinde sürdürmekte olan “en büyük, en kahraman, en gururlu ve de tarihleri en temiz” Türk ulusçularıyla işbirliğini tazeleyecekler.

Fransa’nın kibirli sağcı jakobenleri, atalarından devraldıkları yeniden tarih yazma geleneğini, “sürekli yeniden tarih yazma” geleneğini bugüne taşıyorlar. Daha geçen sene bize sömürgeciliğin “olumlu rolü”nü satmaya çalışan bu sağcı jakobenler bugün yeniden, fırsat bu fırsat, sahneye çıktılar. Bir taşla bir çok kuş vuracaklar; Ermeni cemaatini esir alıp oylarını çalacaklar, iktidar savaşında geri kalmamış olacaklar; Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin kapısından çevirip, “ulus” adını verdikleri, gettolara bölünmüş Fransa’yı iyice cemaate, hatta gettoya çevirecekler.

Fransalı ve Türkiyeli ikiz kardeşler… Adeta bir al gülüm ver gülüm hikayesi… Hep sırayla… Bir benden, bir senden… Biri diğerine, diğeri birine… Bozacı şıracıya, şıracı bozacıya… Ucuz kahramanlık yapanlar birbirleriyle “takım” gibiler…

Aynı zihniyetin birbirlerine olağanüstü bir ilham kaynağı olan iki versiyonu… Biri diğerinden tarih yazmayı, tepeden aşağıya vatandaş icat etmeyi alırken, diğeri berikinden başörtü konusunda kopya çekiyor. Bugün tarihi esir almak konusunda ise eş zamanlı yürüyorlar… Zamanlamaları harika… Beraber tarihe boyunduruk takmaya çalışıyorlar… Türkiye’deki savaşkan mühendisler de ağabeylerine, ilham perilerine yetişmiş durumda; gurur verici!

Türkiye’deki ulusalcı, milliyetçi ve de bilumum jakoben mühendislerle ortak adımlar atıyorlar. Fransa gettoya dönerken, Türkiye’de bozacılar da geri kalmıyorlar…

Hep beraber hem bugünü hem geçmişi esir almaya çalışıyorlar… Geçmişi esir aldıkları ölçüde bugünümüzü de çalabileceklerini düşünüyorlar.

Ne garip dünya… İki ülkenin savaşkanları, aynı yasakçı mantıkla, birlikte ortak savaşlarını verirken, gene iki ülkede tarihin yasalara sıkıştırılamayacağını dillendiren insanlar da ortak bir mücadele veriyorlar. Çeşitli kesimlerden aydınlar, tarihçiler, sivil inisiyatifler; örneğin Fransa’da tanınmış tarihçileri biraraya getiren “Tarih için Özgürlük Derneği” ve Türkiye’de Etyen Mahçupyan, Hrant Dink ve Ragıp Zarakolu gibi aydınlar, “Tarihe doğru bakmak yasa değil ahlak ve vicdan gerektirir” diyerek aynı sağduyuyu ve demokrat pozisyonu iki tarafın savaşkanlarının yüzüne vuruyorlar.

Ama onlar birbirleriyle “savaşıyormuş” gibi yapıp ortak bir kine hizmet eden birincilerden farklı olarak gerçekten ortak bir ses dile getiriyorlar; ifade özgürlüğünün hiçbir şekilde kısıtlanamayacağını söylüyorlar.

Ne zor bir dünya… İki tarafın savaşkanları birbirlerine saldırır gibi yaptıkça, ortalığı daha çok gürültü ve savaş nağmeleriyle çınlatıp, bütün dünyanın kendilerinden müteşekkil olduğu görüntüsünü yayıyorlar. Bu gürültü ve patırdı karşısında direnebilmek ve anafora kapılmadan, iki tarafın da hastalıklı savaş çığırtkanlarına karşı ahlaklı bir tavrı koruyabilmek ne kadar zor…

Ama zor olsa da, ahlaktan ve vicdandan yana ne kadar anlamlı ve onurlu bir tavır alış…

Türkiye’de 301. maddeye, Fransa’da bilmem kaç numaralı yasaya karşı, tarihin yasayla zapturapt altına alınmasına karşı, aynı anda iki tarafta birden suç işelemeyi göze almak ne kadar cesaret gerektiren bir tavır…

Savaşkanların arasında, her iki tarafına da karşı durup, ahlaka ve vicdana çağrı yapan bu tavır tarihi, her şeye rağmen, özgür kılıyor…

Hem bugünü hem geçmişi kurtarıp tarihin sonsuz birikiminden hep beraber beslenebilmek için…

Yorumlar kapatıldı.