İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Paris’e çifte tepki

Fransa Meclisi’nin perşembe günü ele alacağı “soykırım inkâr tasarısı”, Ankara ile Paris arasındaki ilişkileri kopma noktasına götürüyor. Türkiye, tasarının yasalaşması halinde izleyeceği stratejiyi belirledi. “İfade özgürlüğü”ne saygı göstermeyen Fransa ile siyasi ilişkiler “alt düzeye” indirilecek, ziyaretler iptal edilecek, Fransız şirketleri sivil ve askerî ihalelerden dışlanacak.

Büyükelçinin çekilmesi düşünülmüyor. Paris, 2001 yılında “1915 olayları”nı, “Ermeni soykırımı” olarak tanımlamıştı. Fransa Meclisi’nde perşembe günü o kanuna eklenecek bir maddeyle, “soykırımı inkâr edenler, 1 yıldan 4 yıla kadar hapis ve 45 bin Euro para cezasına” çarptırılacak.

Oylama öncesinde Ankara’da, “ümitsiz” bir hava var. 2007 seçimlerine işaret eden kaynaklar, “Fransa siyasetinde oy kaygısı her şeyin önüne geçiyor. Teslimiyetçi değiliz; ama yapacak fazla bir şey yok.” sözleriyle de bunu dışa vuruyor. Perşembe günkü oylama her şeyin sonu değil; ama sonun başlangıcı olabilir. Ankara’da bir yetkili, Paris’te olup biteni, “aptallık” diye niteliyor.

Yasal sürecin tamamlanması için, senato ve devlet başkanının onayı gerekiyor. Bunun ne kadar zaman alacağı tam olarak kestirilemiyor, birkaç ayı da bulabilir, seçim sonrasına da kalabilir. Fransız siyasetçilerin, “Anayasaya aykırılık” iddiasında bulunmasına da fazla ihtimal verilmiyor. Düzenlemenin iptali için tek yol, bir Fransız vatandaşının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne yapacağı başvuru. Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, “AİHM, ifade özgürlüğüne aykırı olduğu için iptal eder.” görüşünü bildiriyor.

“İfade özgürlüğü” bugünlerde Fransızlara en çok hatırlatılan husus. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, cuma günü görüştüğü Fransız mevkidaşı Douste-Blazy’ye, “Siz bunu, ifade özgürlüğü açısından nasıl izah ediyorsunuz?” diye sordu. Bakan, “Türkiye, hafife alınacak bir ülke değil. İlişkiler tamir edilemeyecek bir darbe alır. Fransa, Türkiye’yi kaybeder.” uyarısında bulundu.

Söz konusu düzenleme yasalaşırsa Türkiye’nin tepkisi ne olacak? 1998 yılında bölücübaşı Abdullah Öcalan’ın Roma’da bulunduğu dönemde İtalya’ya gösterilen tepkileri “aşırı” bulan Ankara, bu kez “hafif değil sert ama ölçülü” hareket edecek. Perşembe günü “sert” bir açıklama yapılacak. Fransızların tutumu “hasmane” olarak değerlendirilecek.

Ankara’nın en büyük kozu ise, ekonomi. Bundan, Türkiye’de yatırımları bulunan Fransız şirketlerinin cezalandırılması, o şirketlerin mallarının boykot edilmesi anlaşılmıyor. Fransızların, Türk ortakları ve bu işletmelerdeki Türk çalışanlar da düşünülüyor.

Ekonomik yaptırım, daha çok “uzun vade”li. Havacılık sanayii ve nükleer enerji ihaleleri ile Fransızların yakından ilgilendiği biliniyor. Ankara açık biçimde, “Yasa çıkarsa 5 milyar dolarlık nükleer enerji santralı ihalesini unutun.” diyor. Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yetkili, “En çok ekonomi acıtır. Siyasi düzeyde de Fransa ile ilişkiler gözden geçirilecek. Eski hava geçmişte kalır. Fransa’yı eskisi gibi muhatap almayız, ilişkilerin seviyesi çok altlara düşer. Karşılıklı üst düzey ziyaretler artık gerçekleşmez.” bilgisini veriyor. İletişim kanallarını zayıflatmamak için, büyükelçilerin karşılıklı olarak çekilmesi gündemde değil.

Dışişleri, Cezayir girişimine soğuk

Dışişleri, Meclis’in “Fransa’nın Cezayir’de yaptıklarıyla ilgili bir düzenleme yapılmasına” sıcak bakmıyor. Bir yetkili, “Çok da fazla duygusal olmamak gerekir. Meclis’in yapacakları, doğrudan Türk-Fransız ilişkileri ile ilgili olmalı. Üçüncü ülkelere bunu sokmamak gerekir. Fransızların ayıbı zaten, söz konusu düzenleme ile ortada.” diyor. Diplomatik kaynaklara göre, sivil topluma düşen görevler de var. Türk sivil toplum örgütlerinin, Fransa’daki muhatapları ile ilişki kurmaları bekleniyor. Ankara, “Sesinizi yükseltin.” diyor. Le Monde, Le Figaro gibi gazetelere, Türkiye’nin tezlerini anlatan ilanlar verilebilir, gösteriler düzenlenebilir. Fransız aydınlarının harekete geçirilmesi de önemli. Mayıs ayında yasa ilk kez ele alınırken bir grup Fransız aydını, “Parlamentolar tarih yapamaz.” biçiminde tepki vermişti. Yasanın çıkmasının ardından verilecek tepkilerin, Türkiye’deki Ermeni kökenlilere bir zarar vermemesi de isteniyor. Ankara, “Onları rencide edecek, üzecek davranışlardan kaçınmak gerekir.” dikkatini sergiliyor.

10.10.2006

SÜLEYMAN KURT / ANKARA

http://www.zaman.com.tr/?bl=dishaberler&alt=&trh=20061010&hn=357757

Yorumlar kapatıldı.