İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransa’nın yaptığı ahlaksızlık

Mehmet Ocaktan

ANKARA GÜNDEMİ

Fransa’da, “Ermeni soykırımı yoktur” diyenlerin cezalandırılmasını öngören yasa tasarısının 12 Ekim Perşembe günü parlamentoda oylanacak olması, Türkiye-Fransa arasındaki ilişkileri tamiri zor bir krize doğru sürüklüyor.

Fransa’nın düşünce özgürlüğünü kısıtlayan bu tavrının ‘düpedüz bir ahlaksızlık’ olduğunu belirten Türkiye Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir diplomat, “Eğer yasa aynen kabul edilirse, bunu Türkiye’ye karşı hasmane bir tavır olarak alacağız. Bütün Fransız yetkililere söyledik, yine söylüyoruz, bu yasa açıkça vahim bir insan hakları ihlalidir” dedi.

ÖZGÜRLÜK AVRUPA KANI TAŞIYANLAR İÇİN Mİ

Demokrasi, özgürlükler ve insan hakları gibi temel ‘evrensel değerler’ için bir araya gelen ve dünyaya bir ‘medeniyet projesi’ olarak sunulan Avrupa Birliği, maalesef son dönemde kan kaybediyor. Özellikle 11 Eylül sonrasında, hemen bütün Avrupa Birliği ülkelerinde özgürlüklerin sadece ‘Avrupa kanı’ taşıyanlara ait olduğu şeklinde bir kanaat yaygınlaşıyor ki, bu insanlık için bir felaketin başlangıcıdır.

İşin daha da vahim olanı, Fransa bu yasayla AB’nin demokratik kriterlerine karşı çok açık bir savaş başlatmış bulunuyor. Öyle anlaşılıyor ki, Türk diplomasisi, bu yasa bağlamındaki mücadelesini Avrupa’nın ve özel olarak da Fransa’nın ‘yumuşak karnı’nı oluşturan ‘demokratik kriterler’ üzerinden yürütecek.

‘AB DEĞERLERİ’NE KARŞI…

Fransa’nın ‘Avrupa değerleri’ne zarar verdiğini belirten Dışişleri diplomatı, “Fransızları eleştirirken, bu yasanın bir özgürlük ayıbı olduğunu, Avrupalı bir davranış olmadığını, AB’nin temel kriterleriyle bağdaşmadığını söylemek Fransızları çok rahatsız edecektir” şeklinde konuştu.

Evet Fransızlar, yüzyıllara dayanan kültürel bir birlikteliği sırf bir ‘seçim yatırımı’ uğruna heba ediyor ve Türkiye’yi kaybediyor. Kuşkusuz, her fırsatta Türkiye’ye özgürlükler konusunda uyarılarda bulunan Avrupalıların da inandırıcılığı kayboluyor. Çünkü, Türkiye’deki özgürlüklerle ilgili eksiklikleri söylerken, üye ülkelerdeki özgürlük ayıpları görmüyor.

YAPTIRIMLAR, TEPKİLER, UYARILAR

Özgürlük ayıbı yasanın Fransız parlamentosundan geçmesi halinde Fransa’ya karşı ne tür yaptırımların ve tepkilerin olabileceği konusunda da yorumlarda bulunan Dışişleri diplomatı, özellikle tepkilerin niteliği üzerinde uyarılarda bulundu:

– İtalyanlara gösterilen tepki çığırından çıkmış bir tepkiydi. Şimdi vakur, demokratik bir ülkeye yakışır bir tepki olmalı.

– Fransızlar’ın canını acıtacak en etkili yaptırım, ekonomik alandaki yaptırımlardır. Mesela yapılacak önemli ihalelerde Fransızlar devre dışı bırakılabilir.

– Ancak bu yaptırımlar, mevcut süren yatırımlar üzerinden olmamalı. Çünkü bundan yerli ortak ve Türk işçisi de zarar görür.

– Fransız okullarını kapatmak değil ama, mesela kültürel etkinlikler yavaşlatılabilir.

-Karşılıklı olarak büyükelçilikleri geri çekmek düşünülmemelidir. Her şeye rağmen, iki ülke için de ilişkilerin sürdürülmesi önemli.

– Göstereceğimiz tepkiler, Ermeni vatandaşlarımızı üzecek boyutta olmamalıdır.

CEZAYİR MİSİLLEMESİ YANLIŞ

Fransızların özgürlükleri katletmeyi amaçlayan son girişimine karşı, ortaya konulacak tepkilerin ve devreye sokulacak yaptırımların kesinlikle iki ülke arasındaki siyasi ve ekonomik ilişkiler düzleminde sürdürülmesi gerektiğine dikkat çeken diplomat, TBMM’nin Fransa’ya ‘Cezayir misillemesi’ ile karşılık vermesinin olmayacağını söyledi: “Üçüncü ülkeleri bu işin içine sürüklememek lazım. Zaten Cezayir de bunu istemiyor. Eğer böyle bir karşılık verirsek, bir bakıma Fransa’nın tavrının yapılabilir olduğunu onaylamış oluruz. Düşünce özgürlüğünü kısıtlamak zaten başlı başına bir ayıptır, bu Fransa’ya yeter.”

SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK

Ayıplı yasanın zamanlama olarak talihsiz bir döneme denk geldiğini belirten diplomat, “Aslında; sağduyu sahibi hiçbir Fransız vekil böyle ayıplı bir yasayı savunmuyor, ancak sorumluluk sahibi vekiller seçim bölgelerinde. Eğer bu yasa 12 Ekim’de geçerse, Ermeni oyları üzerinden rant hesapları yapan sorumsuzların oylarıyla geçecek” diye konuştu.

– Ayıplı yasa önce 12 Ekim’de parlamentoda oylanacak, ardından senatoya gidecek.

– Yasa kabul edilince Cumhurbaşkanı’na sunulacak, Cumhurbaşkanı 15 gün içinde yayımlamak zorunda.

– Cumhurbaşkanı bir defalık, yeniden görüşülmek üzere geri gönderebilir ya da Anayasa Konseyi’ne gönderebilir.

– Ayrıca Meclis Başkanı da, yasa için Anayasa Konseyi’ne gidebilir.

– 60 vekil ya da senatör, yasayı Anayasa Konseyi’ne götürebilir. Konsey bir ay içinde cevaplamak zorundadır.

http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/?t=10.10.2006&y=MehmetOcaktan

Yorumlar kapatıldı.