İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni gücü-Türk gücü

Altemür Kılıç

Avrupalılar “Türk Gücünden” hep korkmuşlardır. 19.Yüzyılda Orta Doğu ve Orta Asya’da, ajanlarının oynadıkları “Büyük Oyun”da -hatta en yenik düştüğümüz zamanlarda bile- “gücümüzü” kırmak için Kürtleri, Yunanlıları ve Ermenileri kullandılar! Bugün bu “oyun”un son perdesi sahnede! Özellikle Fransa’da, Ermenilerin “Diaspora” organlarının oy gücünden ve de şirretliklerinden korktukları için, Türk devlet ve milletinden soykırım -yani 1915 ve sonrasında Ermenilere, sistematik jenosit (soykırım)- yapıldığını kabul etmemiz isteniyor. Avrupa ülkelerinde. “soykırım olmamıştır” diyenlerin cezalandırılmalarını, hapse sokulmalarını öngören yasalar çıkarıldı. 12 Ekim’de Fransız Parlamentosunda böyle bır yasa tasarısı oylanacak. Fransız Cumhurbaşkanı Chirac Erivan’a gitti. “Soykırım Anıtına” çelenk koydu ve Ermenistan Başkanı Koçaryan’a yasanın geçeceğini vaat etti. Hukukun, sağduyunun ve de devletlerarası nezaketsizliğin, “Büyük Oyunu”nun son perdesi!

Fransa’nın bu yaptıkları, Fransızların ne kadar güvenilmez olduklarını bir daha gösteriyor. Tabii 1920’de Maraş ve Antep’te, kadın ve çocukları camilere doldurduktan sonra, benzin döküp yakan Ermeniler Fransız üniformaları giyiyorlardı.

Bu yasa geçerse “Fransa ile ilişkiler kopar” deniyor. Bu kaçıncı Fransız rezaleti! Ticari, ekonomik ilişkilerin kesileceği çok söylendi de, sonra ne oldu? Reel dünyada, az sürer bu “kopmalar”.

Bu, tarihi bir olayı -tek taraflı bir iddiayı- bilimsel olarak kanıtlamadan, “muhakkak olmuştur” -karakuşi- peşin hükmüyle “olmamıştır” diyenleri hatta, tarafsız tarihçileri bile hapse sokacak bir yasayı kabul etmek, güya “özgürlüklerin anavatanı” olan Fransa’ya ve diğer Avrupa ülkelerine ne kadar da yakışıyor? Makul bir gerekçe yok, ama gerçek açık; Ermeni gücü= oy gücü ve ataerkil Türk düşmanlığı!

Ancak Fransızlara, Avrupalılara neden kızıyoruz?

Bizim sözde aydınlarımız da, “Tarihimizle yüzleşelim. Soykırım yaptık” diye sempozyumlarda popolarını yırtıyorlar!

Eğer Avrupalıların da maksatları tarihle yüzleşmekse, ilk taşları masum olanlar atmalı! Ermenilerin Doğuda yaptıkları mezalim, katliam yok mu? Ve 1820’de Mora’da 20.000 Türk kadın-erkek ve çocuğunun bir gecede katledilmelerini, 1920-21’de Yunanlıların yaptıkları vahşeti, Kıbrıs’ta EOKA’nın, toplu mezarlara gömdüğü yüzlerce Türkü, ASALA’nın katlettiği elliden fazla Türk diplomatını, kim hatırlıyor ve hatırlatıyor? Fransız askerlerinin Cezayir’de yaptıkları katliamı da hatırlamak-hatırlatmak gerek.

ÇİFTE STANDARDIN DANİSKASI

Asıl rezalet, AB’nin Ermeni soykırımını kabul etmemizi, 30l. maddenin kaldırılmasıyla birlikte, üyeliğimizin ön şartı olarak dayatması. Sadece bu, AB’nin Türkiye için doğru bir adres, “sürecin” de, “doğru yol” olmadığını göstermeye yeter. Böyle çifte standartlı ve asıl maksadı “Türk Gücünü” kırmak olan bir “Birliğe” kaderimiz, geleceğimiz emanet edilebilir mi? “Edilebilir” diyenler beri gelsinler!

Evet, inanılmaz şeddeli bir çifte standart var. AB, TCK’nın 301. maddesinin kaldırılmasını, güya “ifade ve düşünce özgürlüne” aykırı olduğu için üyeliğimize, ön koşul olarak dayatılıyor… Bizden Türklüğün artık pervazsıca aşağılanmasını serbest bırakmamız da aynı özgürlüklere göre isteniyor. Ama eş zamanda, tarafsız tarihçilerin bile “Soykırım olmamıştır” demelerinin yasaklanması, AB üyesi Hollanda’da Türk asıllı milletvekillerinin soykırımıı kabul etmedikleri için adaylıktan çıkarılmaları, düşünce ve ifade özgürlüğüne aykırı değil!

Fakat asıl ahlaksız çifte standart, bizim sözde aydınlarımızda! Türkiye’deki hoşgörüden yararlanarak “Soykırım yaptık” diyorlar. Ama, Fransa’nın, Avrupa ülkelerinin yasaları ve AB dayatmaları karşısında derin bir suskunluk içindeler.

Avrupa ülkelerinde, “Soykırım olmamıştır” demek yasak, ama Türkiye’de sempozyumlar düzenlememek serbest. Bunları yazan ve söyleyenler, Hrant Dink, Orhan Pamuk, Elif Şafak, Türk mahkemelerinde beraat ettiriliyorlar! Çelişki değil mi?

YETTİ GAYRI

Eğer Fransa’da bu tasarı bu sefer geçmezse hiç sevinmeyelim ve AKP hükümetini “Başarısından” dolayı fazla övmeyelim. Tasarı rafa kaldırılsa bile soykırım iddiaları, AB de ve ABD’de başımızın üstünde hep tutulacak!

Ben, Amerika’da ve Avrupa’da mücadele vermiş bir kişi olarak, bu bitmez tükenmez soykırım iddialarından -oyunlarından- bıktım. Ve bilimsel olarak tartışılmasıyla bir neticeye varılacağına da inanmıyorum. Çünkü, asıl maksat gerçeklerle ve tarihle yüzleşmek değil, Ermeni gücüyle Türk gücünü kırmak. Artık bu münakalatı bilimsel olarak da sürdürerek, kendimizi fazla küçük düşürmeyelim! AB’ye de, artık “al diyetini, ver kolumuzu” diyelim!

http://www.yenicaggazetesi.com.tr/yazidetay.asp?AuthorID=78&ArticleID=2657

Yorumlar kapatıldı.