İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Biz bu Fransızlara ne yapalım?

Hakkı Devrim

Ermeni soykırımı iddiasını kabul etmenin, Avrupa Birliği nezdinde, Türkiye’nin üyeliğe kabulü bakımından bir ön şart sayılmadığını biliyoruz. Fransız Parlamentosu’ndan, soykırımı kabul etmemeyi suç sayacak kanunun geçmesi, uluslararası hukuk açısından bir anlam ifade etmeyecek.

İcada çalıştıkları bu tuhaf suçla kimi cezalandıracaklar?

Karşısında benzer duruma düşmemek gerekecek düzeyde aşağılık bu girişime, en iyi cevap, soylu bir duruş olabilir.

Bu durumda yapılması gereken nedir sualine cevap ararken, çalınacak kapıları isabetle seçmek akıllıca bir ilk tedbir sayılabilir.

Yol göstericiler çoktan harekete geçti. Dünkü köşe yazılarından ikisini seçtim bendeniz: Radikal’den Hasan C. Güzel ile Hürriyet’ten İlter Türkmen’in yazılarını. Köşe kadısı olmalarından önce devlet adamı tecrübesi edinmiş düşünürler.

Güzel, söze Frenkler’in nankörlüğünden giriyor. Muhteşem Süleyman şayet Fransa Kralı Fransuva’ya (François I) yardım etmeseydi, bugün Fransa diye bir ülke olmayabileceği ihtimalinden geçiyor, St.Bartelemi (Saint-Barthélemy Katliâmı), Fransız İhtilali, Afrika sömürgeciliği ve Cezayir cinayetlerini de ziyaretten sonra, Millî Mücadele sırasında Fransız askerinin Ermenilerle birlik olup Antep’te 6317 Türk’ü şehit etmelerine kadar geliyor.

Amerikalılardan önce Fransızlara hayran oluşumuzu ayıplamayı da ihmal etmeden, gelip, Paris’te kabulü beklenene benzer kanunlar çıkarmamız teklifine dayanıyor, Hasan C. Güzel. Mecelle’nin «Sui misal imtisal olamaz» hükmünü de hatırlayıp tekrarladığı halde…

Sonra gelsin, Fransa ile ekonomik ve ticarî münasebetlerin dondurulması türünden tedbirler! Fransız malları aleyhinde kampanya, kültürel münasebetleri asgariye indirme vb…

Beride Türkmen, iki noktaya dikkat gerekir diyor: sebat edebileceğimiz kararları alalım ve kendimize vereceğimiz zararı da iyi hesaplayalım!

Ermeni iddiaları konusunda, Nuremberg Mahkemesi kararları benzeri uluslararası bir dayanak olmadığını hatırlatıyor. 1948 Soykırım Sözleşmesi geriye dönük değildir, diyor. Cezayir’deki soykırımı suçlayan bir kanun Cezayir’de bile çıkarılmamıştır, diyor. Adana bölgesine Fransızların getirdiği Ermeni Lejyonu’nun katliamı üzerinde durmalıyız, elde tarihi belgeler var; TBMM belki bu konuda bir karar veya kanun kabul edebilir, diyor..

Asıl şunu söylüyor: Paris’te o kanun kabul edilirse Fransa Devleti aleyhine AİHM’de dava açabiliriz. Zaman alır, ama o «kanuna en anlamlı ve etkin bir mukabele oluşturur.»

Kendinize iyi danışman bulur, der dururuz ya!

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=201255&tarih=11/10/2006

Yorumlar kapatıldı.