İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yabancı gözüyle

Can Dündar

Son günlerde Ankara’daki birkaç davette yabancı misyon temsilcileriyle bir araya gelme fırsatı buldum.

Dünyanın etkili başkentlerini büyükelçi veya müsteşar düzeyinde temsil eden diplomatlarla Türkiye’yi konuştuk.

İşleri zor:

Ülke o kadar sık gündem ve yön değiştiriyor ki, izlemek bizler için bile mesele…

6 ay önce AB’ye tam üyeliği konuşan başkent şimdi “yumuşak askeri darbe” söylentisiyle çalkalanıyor. Bu hızdaki bir değişime akıl erdirmek kolay mı?

Zihinleri soruyla dolu:

“Erdoğan Köşk’e çıkacak mı?”, “Ordu ayak koyacak mı?”, “AB süreci duracak mı?”, “PKK ateşkesi kalıcı olacak mı?”, “Milliyetçilik yükselecek mi?”

Bu konularda konuşurken resmi demeçlerde söyleyemedikleri samimi yorumlarını aldım. Durumun “dışarıdan” nasıl göründüğünü kısaca özetlemek istiyorum.

* * *

İki yıldır Türkiye’de bulunan bir büyükelçi şunu itiraf etti:

“Türkiye’nin tam üyeliğine yüzde yüz inanıyordum, şimdi umudum azaldı.”

“Ne zamandır?” diye sordum.

“Yılbaşından beri” cevabını verdi.

Geçenlerde ülkesinin Avrupa’daki büyükelçileriyle bir araya gelmişler. Türkiye için onların nabzını da yoklamış.

Özellikle Fransız kamuoyundaki muhalefetin büyüklüğünden ve Türkiye’deki reform sürecinin durmasından kaygılı… Almanya desteğinin yetmeyeceği görüşünde…

AB’nin hep siyasi kriterlerle ve ordunun rolü, Kıbrıs, Ermeni sorunu gibi konularla tartışılmasının tam üyelik sürecine zarar verdiğini söyledi:

“Bunlar yerine tam üyeliğin yaratacağı ekonomik refah ve yeni iş alanları üzerinde durulmalı” dedi.

Türkiye’deki gezilerinde gözlediği yoksulluğu, kızların durumunu, Güneydoğu’daki tepkiyi anlattıktan sonra Türk meslektaşlarının kendileri kadar buralarda seyahat etmediklerinden yakındı.

* * *

Türkiye’nin güçlü bir müttefikinin diplomatik temsilcisiyle konuşurken de Silahlı Kuvvetler’in son çıkışlarının Batı’da Türk demokrasisinin geleceği açısından kaygı yarattığını hissettim.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına sıcak bakmıyorlar.

Bunun ülkeyi gereceğinden, AKP’yi dağıtacağından, istikrarsız bir ortama zemin hazırlayacağından kuşkulanıyorlar.

Hükümetin ekonomik karnesini genelde takdir ederken, reformları durdurmuş olmasını anlamakta zorlanıyorlar.

Bir elçilik müsteşarı, “Hükümetin son anda 301. maddede bir tadilat yapacağı, müzakere sürecini baltalamayacağı” konusunda iyimser olduğunu, hatta iddiaya girebileceğini söyledi.

Milliyetçi bir dalgadan da kuşkulu görünüyorlar.

* * *

Batı’da kaygılı bir bekleyişin başladığı anlaşılıyor.

Türkiye’deki Avrupa karşıtları ile Avrupa’daki Türkiye karşıtlarının neredeyse elbirliğiyle tam üyelik sürecini baltaladığı konusunda bir mutabakat var.

Diplomatların akıl erdirmekte zorlandıkları bir başka konu ise CHP’nin özellikle 301. maddeyle ilgili tutumu…

Ufukta başka bir iktidar alternatifi görünmemesine de hayret ediyorlar.

Üst düzey bir diplomat, “Lider adayı olarak kimi ciddiye alacağımızı bilemiyoruz” dedi.

Biz biliyor muyuz sanki?

Yorumlar kapatıldı.