İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Rehn ağır konuştu

RADİKAL – ANKARA – Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik müzakerelerine resmen başlamasının birinci yıldönümünde Ankara’ya gelen AB Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Komiseri Olli Rehn, hükümete “Reform süreci yavaşladı. Tren kazası olmaması için acilen hızlanın” uyarısını yaptı.

Ankara’da Türk-İş ile Finlandiya İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun düzenlediği ‘AB Müzakere Sürecinde Avrupa Sosyal Modeli ve Sendikal Haklar’ konulu uluslararası sempozyuma katılan Rehn, kendisinden önce konuşan Türk-İş Başkanı Salih Kılıç ile Çalışma Bakanı Murat Başesgioğlu’nun “AB, Türkiye’ye çifte standart uyguluyor” eleştirilerine “Biz dostluk ve açık konuşmalıyız” diyerek şu yanıtları verdi:

301. madde: Görüşlerini şiddet içermeyen yollarla açıklayan yazar, gazeteci ve düşünürler TCK 301. maddeden yargılanıyor. ‘Türklüğe hakaret’ten görülen davaların sayısı 70’i aştı. Yüksek mahkeme, Hrant Dink davasında ifade özgürlüğünü tehdit altına alan bir içtihat oluşturdu. Açık olmak gerekir ki, bu bir at pazarlığı ya da Brüksel’in taleplerinin karşılanması konusu değildir. İfade özgürlüğü, AB’nin demokratik değerlerinin köşe taşıdır.

Türkiye bizi dinlemedi: Ne yazık ki, TCK yeniden değerlendirilirken bizim tavsiyelerimiz dikkate alınmadı. İfade özgürlüğüne adil olmayan bir şekilde 301. madde ile getirilen kısıtlamaların kaldırılmasına karşı olanlar, AB üyeliğinin kilit koşullarından birine fiili olarak karşı çıkmaktadırlar. Türkiye, 301. maddeyi Avrupa standartlarına uygun hale getirmelidir artık.

Reformlar yavaşladı: Bir dostunuz olarak size dürüst olmak istiyorum. Türkiye’de reform süreci bir yılda yavaşlamıştır. AB Komisyonu’nun 8 Kasım’da yayımlayacağı ilerleme raporu öncesinde yeni girişimlerde bulu nulması ve elle tutulabilir gelişmenin sağlanabilmesi hayati önemdedir. Reformların somut sonuçlarının acilen alınması gerekiyor.

Tren kazası: Reform sürecine tam kararlılıkla yeniden başlanması gerekiyor. Müzakerelerin bu ilk yıldönümünün, son yıldönümü olmasını istemediğim için Ankara’dayım. Gerekli kararları alarak tren kazasını önleyebiliriz. Başbakan Erdoğan ve Gül’le bunu görüşeceğim. Bizler sahadaki oyunculardan değiliz. Belki antrenör görevi alabiliriz, ama oyuncu da, takım kaptanı da Türkiye.

Kıbrıs’a dikkat: Türkiye, reformları sürdürürken Gümrük Birliği’ni Kıbrıs’ı da kapsayacak şekilde genişleten ek protokolü TBMM’de onaylamalıdır. Finlandiya’nın Kıbrıs sorununa çözüm konusundaki önerisini taraflar iyi değerlendirmelidir. Ben iyimserim. Çünkü her iki taraf da, çözümün gerekliliğine inanıyor.

Güneydoğu: Avrupa Birliği PKK’yı şiddetle kınıyor. Güneydoğu’da teröre karşı önlem alınırken sadece güvenlik yaklaşımıyla hareket edilmemesi gerekir. Türkiye’nin bu bölgeye yönelik strateji geliştirmesi gerekir. Bu stratejinin içinde siyasal ve sosyoekonomik sorunlarla birlikte Kürt nüfusunun kültürel haklarının da ele alınmasını bekliyoruz.

Terörle Mücadele Yasası’nın getirdiği bazı kısıtlamalar konusunda endişeliyiz, yasa terör suçunu belirsiz olarak tanımlıyor ve ortaya net çerçeve koyamıyor. Türkiye, siyasi kriterleri yerine getirdiğinde AB, Türkiye’ye verdiği taahhütleri yerine getirecektir.

Türkiye’nin üyeliği önemli: Türkiye ve AB’nin kötümserlerle mücadele edebilmesi ve bir tren kazasından kaçınabilmesi için ortak hedefleri var. Hiçbir şeyi önceden hesap edemeyiz. Güçlü siyasi arzular Türkiye’nin AB üyeliğinin önünü açabilir. Türkiye’nin üyeliği bizim geleceğimiz, çocuklarımız ve torunlarım için önemli. Avrupa’nın Türkiye’ye anahtar oyuncu, bir köprü ve proaktif bir arabulucu olarak ihtiyacı var.

Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin iddia edilen ‘medeniyetler çatışması’na karşı güçlü bir örnek oluşturması gerekiyor. Türkiye’nin üyeliği konusunda kötümser olanlarla beraber mücadele ederek başarıya ulaşabiliriz.

Bahsedilen Türkiye’nin üyeliği: Avrupa Birliği’nin genişlemesine ilişkin tartışmalar Avrupa’da giderek artıyor. 25 Avrupa Birliği ülkesinin bu konuda çeşitli endişelerinin olması doğaldır. Ama demokratik tartışmalar, AB ve Türkiye’nin geleceği için sürecektir. Bu tartışmalar içinde Türkiye’nin imtiyazlı ortaklığından da söz edenler olabilir, ama biz Türkiye’nin üyeliğinden bahsediyoruz, başka bir şeyden değil.

——————————————————————————–

Orduya sivil denetim

Rehn, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın irtica tehdidiyle ilgili sözlerini hatırlatarak “Siz böyle bir tehlike görüyor musunuz” diye soran gazetecileri “Büyükanıt’ın açıklamalarını ayrıntılı okumak isterim” yanıtını verdi. Rehn, Türkiye’de ordunun rolü konusunda üstü örtülü şu mesajı verdi:

“Havada bir yanlış anlamanın söz konusu olduğunu görüyorum. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin profesyonelliğine inancım tamdır. AB ülkelerinde ordu, sivil denetim altındadır ve sadece savunma işleriyle ilgilenir. Türkiye’de asker-sivil ilişkilerinin demokratikleşmesi için önemli reformlar olmuştur. Bizim bugüne kadar kastettiğimiz bu ilişkilerin normalleşmesi ve demokratikleşmesidir.”

‘Çifte standart’ yanıtı

Rehn, “Fransa’da 12 Ekim’de görüşülmesi beklenen Ermeni soykırımıyla ilgili yasa tasarısı ifade özgürlüğü ihlali görülmüyor da, Türkiye’deki neden görülüyor. Çifte standart uygulamıyor musunuz” sorusunaysa bazı AB mevzuatlarında farklı uygulamaların bulunduğunu söyleyerek yanıtladı “İngiliz olmaya hakaret, Fin olmaya hakaret gibi genel bir kavram olmadığını görüyorsunuz. 301. maddedeki Türklüğe hakaret gibi bir yaklaşım söz konusu değil” diyen Rehn, Ermeni soykırımını tanımanın AB üyeliğinin bir koşulu olmadığına da dikkat çekti ve tarafların diyalogla bu sorunu çözmelerini istediklerini söyledi.

Yorumlar kapatıldı.