İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

HAYIR SAYIN BAŞKAN, SOYKIRIMI KABUL ETMEYECEĞİZ

M.Ali Birand

Başkan Chirac’ın geçen haftaki Ermenistan gezisi beklendiği gibi geçti. Her ne kadar bizim medyada “Chirac, Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine soykırımı kabul etme koşulu getirdi” diye yazıldıysa da, durum daha farklı. Konuşmalarının ve basın toplantısının tam metnini okuduğunuzda durum daha iyi anlaşılıyor.

Chirac, soykırımın kabulünü bir koşul olarak koymuyor. Türkiye’nin soykırım trajedisini içine sindirdiği taktirde daha rahat edeceğini ve AB’de işinin kolaylaşacağını söylüyor. Konuşmasının devamında da, 12 Ekim’de Fransız Parlamentosu’nda oylanacağı söylenen, Ermeni soykırımını reddetmenin cezalandırılmasıyla ilgili tasarıya olumsuz bir yaklaşım sergiliyor. Fransız Parlamentosu’nun zaten soykırımı kabul ettiğini, ayrıca bir de ceza getirilmesinin gereksiz bir polemik yaratacağına dikkat çekiyor.

Aslında Chirac güç durumda.

Bir yandan seçimler yaklaşıyor öte yandan da Ermenistan’a ilk resmi gezi yapan Başkan olarak konuştuğundan dolayı, bazı sözleri sarfetmeden edemiyor.

Fransız Devlet Başkanı ne derse desin, bütün Avrupalı dostlarımızın veya aleyhimizdekilerin bilmeleri gereken bir nokta var. O da, Türkiye’nin soykırım iddialarını kabul etmesinin söz konusu olmayacağıdır.

Türkiye’ye belki çok şey kabul ettirilebilir, ancak soykırım gibi aşağılık bir suç, ne AB tam üyeliği, ne de bir başka nedenle kabullendirilebilir.

Doğrudur, 90 yıl önce trajediler yaşanmıştır. Karşılıklı ölümler olmuş, bizim Ermeniler’e verdiğimiz zarar belki daha fazla olmuştur. Ancak, bunu soykırıma dönüştürmeyi kabul edemeyiz.

1915’te hiçbir şey olmamış gibi davranamayacağımızın da bilincindeyiz, ancak iş soykırımın kabullenilmesine gelinince, HAYIR.

* * *

BÜTÜN DÜNYAYI, BİR AVUÇ ERMENİ Mİ ALDATIYOR?

Uzun süredir kafamı yoruyordum: Nasıl oluyor da, bir avuç Ermeni bütün dünyayı soykırım iddialarına inandırabiliyor ?

Doğru değil mi?

Sayıları birkaç milyonu geçmiyor. Her tarafları etkin olsa bile yine de yetişemezler. Çok iyi yalan söylüyor olsalar dahi, karşılarındaki insanların hepsi de ahmak değil ya. Önce ulusal ve uluslararası parlamentolardan soykırıma uğradıklarına dair kararlar çıkarttılar. O kadar insanı ikna ettiler. Şimdi de giderek, “Ermeni soykırımı olmamıştır” diyenlerin cezalandırılmasıyla ilgili yasalar hazırlanıyor.

Peki, nasıl oluyor da dünyanın büyük bir bölümüne iddialarını kabul ettirebiliyorlar?

Acaba, Ermeni iddialarını kabul edenler bunu, Ermeniler Hıristiyan olduklarından ve sırf din nedeniyle, Müslüman Türkler’e düşmanlık olsun diye mi yapıyorlar?

Pek mantıklı gelmiyor.

Bizlerden nefret ettikleri veya bizi büyük bir tehdit olarak gördüklerinden dolayı mı, Ermeni iddialarından yararlanıp bizi ezmek için böyle davranıyorlar ?

Çok fazla komplo teorisi kokan bir iddiaya benzemedi mi?

Peki neden?

Meğer bütün bu soruların yanıtı çok basitmiş.

Sayıları az dahi olsa, adamlar 90 yıldır çalışmışlar.

Anlatmışlar…

Yine anlatmışlar…

Tekrar anlatmışlar…

Filmler çevirmişler, kitaplar yayınlamışlar…

Bu arada bizler “onurlu şekilde” köşemizden kalkmamışız. Dahası, kendi aramızda dahi konuşmamışız. Suçunu saklar gibi, herşeyi halı altına süpürmüşüz. Ne doğrularımızı, ne de hatalarımızı tartışmışız.

Bugün baktığımızda şaşırıyoruz. Bakıyoruz ki, artık iş işten geçmiş. Dünyanın büyük bölümü artık Ermeniler ne derlerse haklı buluyor. Zira, Ermeniler’in soykırıma uğradıklarına inanmışlar. Osmanlılar’ın torunu olarak da bizim manevi bir bedel ödememizi benimsemişler.

Şimdi kendi kendime soruyorum.

Acaba eskiye dönüp, Ermeniler’in yalancı olduklarını, bütün dünyanın inancının aksine Ermeniler’e hiçbir şey olmadığını, asıl Türkler’in soykırıma uğradığını anlatmaya çalışıp, kimseyi inandıramamak yerine, bugünün gerçeklerinden hareket edip (kamuoyu çok duyarlı, yanlış anlaşılmasın, üstü kapalı şekilde soykırımın kabul edilmesini söylemeye çalışmıyorum. Üstelik soykırıma inanmadığımı defalarca yazdım) yeni bir sayfa açıp, yeni bir stratejiyle ortaya çıkmak daha akıllıca olmaz mı?

Unutmayalım ki, bu iddialar bir defa bize yapıştı. Bunlardan kurtulmaya imkan yok. İyisi mi, soykırım lekesini sildirecek farklı bir tutumla ortaya çıkalım.

Tembellikten kurtulalım, başkalarını suçlamak veya Ermeniler’in peşinden sürüklenmek yerine, kendimiz akılcı ve gerçekçi bir politika üretelim. Hislerimizle değil, mantıkla hareket edelim. Aksi halde, günün birinde kendimizi kurtulamayacak bir çıkmaza sıkıştırabiliriz.

Yorumlar kapatıldı.