İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Farklı bir edisyon farklı bir bakış: Talat Paşa´yı okumak

HALUK HEPKON

Hüseyin Cahit Yalçın, Tanin gazetesinde Talat Paşa’nın hatıralarını yayımlarken “Ebediyete çekilmiş bir adamın son müdafaanamesine bir yayım hakkı vermek mukaddes bir borçtur.” demişti. Hüseyin Cahit Yalçın borç konusunda değilse bile borçlu konusunda yanılmaktadır. Sadece Talat Paşa’nın hatıralarının yayım tarihlerine bile bakmak meselenin boyutlarını daha iyi anlamamızı sağlar. ‘Hatıralar’, Türkiye’de ilk kez Yeni Şark gazetesinde Sakarya Zaferi’nden iki ay sonra yayımlanmıştı. Hatıraların tekrar gündeme gelmesi ise Batı’nın Ermeni iddialarını bir dayatma meselesi haline getirmesinin ardından olmuştur. Bu zamanlamadan da anlaşıldığı üzere aslında Talat Paşa’nın hatırlanmaya değil hatırlamaya ihtiyacımız vardır.

Kaynak Yayınları Talat Paşa’nın hatıralarını Hatıralarım ve Müdafaambaşlığıyla yayımladı. Yayınevinin sunuşu okurken şimdiye kadar yayımlanan Talat Paşa’nın hatıralarının Almanca çevirisinden yapılmış Türkçe çeviriler olduğunu öğreniyoruz. Nitekim Hüseyin Cahit Yalçın’ın yayımladığı hatıralar da Almancadan çeviri. Kaynak Yayınları ise hatıraları 1921 yılında Talat Paşa’nın kendi elinden çıkmış haliyle okuyucuya sunan Yeni Şark gazetesinin yayımını esas almış. Metin sadeleştirilirken tarihi dokusuna dokunulmadan sadece artık kullanılmayan sözcükler günümüzdeki karşılıklarıyla değiştirilmiş. Kitapta ayrıca Talat Paşa’nın İttihat ve Terakki’nin 1917 Kongresi’nde ve 1918’deki son Kongresi’nde yaptığı konuşmalar ile 22 Aralık 1919 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği mektup da yer alıyor. Kitapta ayrıca İngiliz istihbaratçı Aubrey Herbert’in Talat Paşa ile yaptığı görüşme ile ilgili yazdıklarının tam metnini de bulmak mümkün.

Anılarda Ermeni meselesi

Gerek Talat Paşa’ya gerekse de yakın tarihimize günümüzde gösterilen ilginin nedenini her iki dönemin birbirine benzemesinde aramak gerekiyor. Talat Paşa memleketin düvel-i mu’azzama tarafından parçalanmaya çalışıldığı bir dönemde iktidara gelen devrimci kadrolardandı. Parçalanmayı engelleyemediler ama onlar olmasaydı Kurtuluş Savaşı’nı zafere ulaştıracak ve cumhuriyeti kuracak birikim de olmazdı.

Talat Paşa’nın hatıralarında Ermeni meselesi önemli bir yer tutar. Onun yazdığı satırları okurken Ermeni meselesinin Birinci Dünya Savaşı ile başlayan ve Kurtuluş Savaşı ile devam eden vatan savunmasından ayrı ele alınamayacağını çok daha iyi kavrarız. Talat Paşa’nın hatıraları emperyalistlerle işbirliği içindeki Ermeni çeteleri yüzünden tehcir kararının neden ve nasıl alındığını anlamayı da sağlar.

Talat Paşa hatıralarında işgal altındaki İstanbul’da İngiliz süngülerinin gölgesinde toplanan Divan-ı Harbi Örfi’den de bahsetmektedir. Hatıralarda bir Abdülhamit yetiştirmesi tarafından yönetilen mahkemelerde hukukun zerresinin bile bulunmadığını okuruz. İngilizler emretmekte mahkeme de mahkum etmektedir. Tarih Talat Paşa’yı haklı çıkarır. Cumhuriyetten sonra söz konusu mahkemenin başkanı Nemrut Mustafa yaptığı hukuksuzluk yüzünden yargılanacak ve sürgün edilecekti. Talat Paşa’ya saldıranlar bugün de Nemrut Mustafa’nın iddialarından daha somut bir şey söyleyememektedirler.

Günümüzde gerek Talat Paşa ile gerekse de onun dönemiyle ilgili

bayat suçlamaların tekrar ısıtılıp gündeme getirilmesi, tıpkı Talat Paşa’ya gösterilen ilginin artması gibi, anlamlıdır. Talat Paşa’nın hatıraları üzerinde yaşadığımız coğrafyada emperyalizmin aleti olmanın ve daha düne kadar bir arada yaşadığı komşularına işgalci bir ordunun üniformasını giyerek saldırmanın sonuçları hakkında herkesin iyi düşünmesi gerektiğini hatırlatır.

Dürüstlük ve fedakârlık simgesi

Talat Paşa devrimci tarihimizin en müstesna adamlarındandır. Tarihin onun hakkındaki yargısı, emperyalistlerin ve Nemrut Mustafalarınkinden çok farklı olmuştur. Atatürk’ün Talat Paşa’nın katlini duyduğunda gözleri dolarak “Memleket büyük bir evladını kaybetti” demesi bu yüzdendir. Dürüstlüğü ve fedakarlığı herkesin dilindeydi. Sadrazam olduğunda bile mahalle fırınından vesikayla ekmek almaya devam etti. Öldürüleceğini bilmesine rağmen aklına ne korkmayı ne de kaçmayı getirdi. İşgalcilerin İstanbul’daki mahkemesi onu mahkum etmişti. Yetmediğini gördüler. Berlin’deki mahkeme ise katilini serbest bıraktı. Bugün ne Nemrut Mustafa’yı ne de İngilizlerin emriyle tetiği çeken katili hatırlayan var. Ama Talat Paşa, Hüseyin Cahit Yalçın deyişiyle, memleketini seven vatan evlatları arasındaki yüksek ve muhterem mevkisini hâlâ koruyor. Bu yüzden onun hatıralarını okumak aslında bizler için bir borcun gecikerek olsa da ödenmesidir.

HATIRALARIM VE MÜDAAFAM

Talat Paşa, Kaynak Yayınları, 2006, 248 sayfa, 12.5 YTL.

Yorumlar kapatıldı.