İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türklük ne demek?

Uzmanlara göre 301. madde değişse bile ‘Türklük’ tanımı yüzünden sorunlar sürecek

ADNAN KESKİN

ANKARA – TCK’nın 301. maddesi eksenli düşünce davalarında ‘Türklüğe hakaret’ suçunun öne çıkması, yargının ‘Türklük’ tanımını da gündeme getirdi. Yazar Hrant Dink davasında Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun (YCGK) yaptığı tanım dikkate alındığında, 301 değiştirilse bile bu tanım nedeniyle sorun yaşanabileceği belirtiliyor.

Yazar Orhan Pamuk, Hrant Dink ve Elif Şafak dahil onlarca kişi, eski TCK’nın 159, yeni TCK’nın ise 301. maddesinin ‘Türklüğe hakaret’ suçunu düzenleyen bölümüne muhatap oldu. Pamuk davası zamanaşımından düşmesiyle Şafak davası beraatle sonuçlanırken (henüz kesinleşmedi), Dink’e verilen cezanın yargının en üst organınca onanması 301. maddeyi Türkiye ve AB’nin gündemine taşıdı.

Yargı çevrelerinde, 301’deki sorunun yalnızca madde metninden değil, yargının tutumundan da kaynaklandığı konuşuluyor. Ve madde metni kısmen değiştirilse de, Türklük tanımı doğru yapılmadıkça, Türklüğe hakaret suçuyla ilgili maddenin yine mahkemelerce bir şekilde işletileceği için sorunun süreceğine işaret ediliyor.

159. madde, faşist İtalyan Ceza Kanunu’ndan esinlenilen 1926 tarihli TCK’da yerini aldı ve bugüne kadar değişikliklerle de olsa varlığını korudu. Aynı zamanda Cumhuriyet’e, TBMM’ye, orduya, yargıya yönelik tahkir-tezyif suçlarına da ağır ceza öngören maddedeki ‘Türklüğe hakaret’ten ceza verilirken yargının ‘Türklük’ anlayışı etkili oldu. Yargıtay’ın bu konuda bazı içtihatları vardı.

Dini, dili, değerleri…

Ancak yeni TCK yürürlüğe girdikten sonra YCGK, ilk kez bu tanımı Dink davasında yeniden tartıştı. Kurulun altıya karşı 18 oyla aldığı Dink’e cezaya onay kararının gerekçesindeki Türklük tanımı şöyle:

“Fıkradaki (159/1) Türklük kavramı devletin insan unsuruyla ilgili olup, bu kavramla Türk Milleti kastedilmektedir. Türklükten maksat, ‘Türk milletini oluşturan insani, dini, tarihi değerleri ile milli dil, milli duygular ve milli geleneklerden oluşan milli, manevi değerler bütünü’dür.”

YCGK’nın bu tanımı ve gerekçeleri, mahkemeler için yol gösterici. Türklük tanımı içindeki ‘Türk milletinin dini’ gibi kavramların objektif olarak nasıl belirleneceği meçhul.

Yargıçtan ‘inekli, şortlu, kanlı’ tarif

301’in sorun olmaktan çıkmasında yargıç tutumlarının etkili olacağına en çarpıcı örnek ise yine Dink’e ceza kararını veren yargıcın Türklük tanımı. Şişli Ceza Mahkemesi, Dink’e ceza kararında ‘Türklük’ ten ne anladığını şöyle açıklamıştı: “…Her ülkenin kendine göre değerleri vardır. Öyle ülkeler vardır, bayrağından şort yaparsın hoş görülür. Öyle ülkeler vardır, ineğine dokunursun, infial yaratır. Öyle millet var ki, kan dedin mi ecdatlarının (doğrusu ecdat) akıttığı oluk oluk şehit kanı gelir. Öyle millet vardır ki, kan dedin mi akla bu toprakların her santiminde bulunan ecdat kanı gelir. Bu toprağın her karesi kanla sulanmıştır…”

Bu gerekçe, Dink kararına muhalefet eden kimi yargıtay üyelerince ‘ırkçı’ yaklaşım olarak eleştirilmiş, mahkemenin bu duygularını karara yansıtamayacağına dikkat çekmişti.

Bu arada YCGK, Dink’e ceza kararını onama gerekçesinde bu suçun öğeleriyle ilgili ise şu ölçütleri getirdi:

Maddi öğe: Maddede belirtilen kavramların varsayılan tüzelkişiliklerine yönelik, onları aşağılayan, horgören, küçük düşüren, onurlarını zedeleyici hareketler olup, ne tür fiil ve sıfatların tahkir ve tezyif edici olduğu toplumda hâkim olan ortalama anlayış, örf ve âdetlere göre belirlenir.

Manevi öğe: Tahkir ve tezyif kastı güdülmesi ve yasanın anılan kurumlara sağlamak istediği saygıyla çelişen, bu kurumları koruyup kollama niyetini zedeleyip alçaltmayı hedefleyen amaçla hareket edilmesidir.

Yorumlar kapatıldı.