İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye Ermenileri Patriginden Siyasi Liderlere Mektup

Hyetert Notu: Diğer siyasi liderlere gönderilen mektup metni aynı olup, lraper’den takip edilebilir. Örnek olarak CHP lideri Deniz Baykal’a gönderilen mektup metni alınmıştır.


Sayın Deniz BAYKAL

CHP Genel Başkanı

Anadolu Bulvarı No: 12

Söğütözü – ANKARA

dbaykal@chp.org.tr

Sayın Genel Başkan:

Her şeyden önce İslam aleminin Mübarek Ramazan ayını kutluyor, bu ay süresince edilen dua ve ibadetlerin tüm insanlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Partiniz milletvekillerinin, TBMM Genel Kurulu’ndaki Özel Eğitim Kurumları Kanun tasarısına ilişkin konuşmalarını ilgiyle izledim. İzninizle iki konu hakkındaki görüş ve izlenimlerimi belirtmek istiyorum.

MÜTEKABİLİYET: Mütekabiliyet bir ülkenin kendi vatandaşları için değil, başka ülke vatandaşları için uygulanan bir kural değil midir? Örneğin, Türkiye’de yaşayan A.B.D. uyruklu kişilere ne hak tanınıyorsa, A.B.D. de kendi ülkesinde yaşayan T.C. uyruklu kişilere aynı hakları tanımalıdır. Bir devlet mütekabiliyet kuralını bazı vatandaşları için uyguladığında (dolayısı ile bazı vatandaşları için uygulamadığında) vatandaşları arasında ayırım yapıyor demektir ki, bu durum T.C. Anayasası’nın 10. maddesinde açık olarak belirtilen eşitlik ilkesinin ihlalidir.

Mütekabiliyetin uygulanmasının dayandırıldığı Lozan Anlaşmasının 45. maddesi “Bu kesimdeki hükümlerle (Md 37-44 kastedilerek) Türkiye’nin Müslüman olmayan azınlıklara tanımış olduğu haklar, Yunanistan tarafından kendi ülkesinde bulunan Müslüman azınlık için de tanınmıştır” demektedir. Bu madde açık bir şekilde azınlıklara herhangi bir hak kısıtlamasını değil aksine tanınan hakların uygulanmasını tarif etmektedir. Başka bir deyişle bu maddeden, iki ülkeden biri kendi azınlıklarına bu maddelerde belirtilen hakları tanımadığında diğer ülke de aynı hakları kendi azınlıklarına tanımaz anlamını çıkarmanın ne kadar doğru olduğunu takdirinize bırakıyorum.

Cemaatim, kendisiyle ilgili her konunun Türkiye-Yunanistan mütekabiliyet ilkelerine dayandırılmasından, dolayısıyla Rum Ortodoks cemaatinin sorunlarına endekslenmesinden ciddi bir rahatsızlık duymaktadır. Türkiye Ermenileri cemaatinin T.C. vatandaşlığı kimliği ile başka herhangi bir ülkeyle mütekabiliyet sorunu olmamasına karşın, bu konunun her dem gündeme getirilmesini anlamsız bulmakta, Türk-Yunan çekişmesine kurban gittiğimizi düşünmekteyiz.

AZINLIK OKULLARINA YABANCI UYRUKLULAR: Özellikle İstanbul, Antalya, Trabzon vilayetlerimizde olmak üzere, 30 – 40 bin kişi kadar Ermenistan Cumhuriyeti vatandaşının Türkiye’de bulunduğu resmi makamlarca da defaatle dile getirilmiştir. Ayrıca şu anda savaş bölgeleri olan Irak ve Lübnan’dan az sayıda da olsa bazı Ermeni kökenli ailelerin İstanbul’da bulundukları bilinmektedir. Resmen “mülteci” statüsüne tabi olmayan bu insanlar küçük işlerde çalışarak fakir ailelerinin geçimini sağlamakta ve geçici olarak ülkemizde bulunmaktadır. Bunların hudut kapılarındaki bilgisayarlarda kayıtlı oldukları aşikardır. Devlet tarafından kendilerine gösterilen müsamaha tüm insani değerler adına takdire şayandır.

Bu insanların çocukları, şu anda, en verimli olabilecek çağlarında, herhangi bir eğitim olanağından mahrum bulunmaktalar . Bu konudaki tartışmaları üzülerek izlediğimi ve çocuklar üzerinden siyaset yapılmasını çok esef verici bulduğumu söylememe lütfen izin veriniz. Tüm çağdaş ülkeler, muhtaçlarla ilgili insani yardım politikaları geliştirmektedirler. Türkiye’deki bu yabancı uyruklular ülkemizin diyalog çabalarını geliştirmesi gereken komşu ülkelerin çocuklarıdırlar. Devletimizin “Her çocuğun eğitime hakkı vardır” maddesini içeren Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni imzaladığını unutmamalıyız. Bu çocuklar önemli değillerse, ihtiyaç sahibi insanlar olarak kabul edilmiyorlarsa, o halde, her yıl 23 Nisan Çocuk Bayramı vesilesiyle yurtdışından davet edilen yabancı çocuklara gösterilen ilgi sadece bir gösteriden mi ibarettir? Öte yandan, T.C. Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetimi altında faaliyet gösteren azınlık okullarında zaten Milli Eğitim politikaları çerçevesinde eğitim verilmemekte midir? Özellikle Türkçe, Tarih, Coğrafya, Yurttaşlık Bilgisi ve Milli Güvenlik dersleri zaten Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından tayin edilen Türk-Müslüman ve asker öğretmenler tarafından verilmemekte midir? Bu şartlar altında, yabancı uyruklu çocukların Türk Milli Eğitim sisteminden geçmelerinde ne gibi bir sakınca görüldüğünü anlamakta doğrusu güçlük çekmekteyim. Bu yabancı uyruklu çocukların doğru dürüst Türkçe öğrenmelerinin, ileride bu ülkelerin vatandaşlarıyla geliştirilebilecek diyalog sürecine katkıda bulunması beklenemez mi?

Ben sade bir vatandaş kimliğimle, bölgedeki büyük ve güçlü devletlerden olan Türkiye Cumhuriyeti’nin, insani değerleri sahiplenmekten geri durmaması gerektiğini düşünüyorum. Sosyal demokrat bir partinin söz konusu insani değerlere özellikle sahip çıkması beklenirken, saygın partinizin tam tersi bir tutum içinde olmasının, Türkiye Ermenileri Cemaati’nde, diğer Müslüman olmayan azınlıklarda ve aydın çevrelerde hayalkırıklığına neden olduğunu gözlemlediğimi belirtir, çok sorumlu görevinizde başarılar dilerim.

En derin saygılarım ve hayır dualarımla,

MESROB II

Türkiye Ermenileri Patriği

Yorumlar kapatıldı.